10 Kasım 2020 Salı
30 Ağustos 2020 Pazar
23 Ağustos 2020 Pazar
Karantina Günleri,
İki Kıta Arasında Gökkuşağı
ve Leylekler Havada...
2020 ya da benim deyimimle YirmiYirmi ilginç bir yıl oldu, olmaya devam ediyor tüm Dünya için. Hepimizi etkileyen Corona virüsünün getirdiği Covid 19 hastalığı sebebiyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak hayatlarımızda. Ülkemiz ilk hastalık vakasını 11 Mart 2020 tarihinde açıkladı. O günden beri zaman zaman sokağa çıkma yasakları oldu, zorunlu-gönüllü karantina günlerine alıştık. Evlerimizde daha çok zaman geçirmeye, en yakınlarımızı, annemizi, kardeşlerimizi, akrabalarımızı ziyaret etmemeyi, arkadaşlarımızı görmemeyi, sokakta maskeli dolaşmayı, eve girer girmez minimum 20 saniye ellerimizi yıkamayı, maskeyi sonra çıkarmayı öğrendik, deneyimledik, devam ediyoruz tüm bunlara. Her akşam yetkililerin vaka sayısı, vefat sayısı açıklamalarını üzülerek izliyoruz ama ne yazık ki başımıza ya da yakınlarımızdan birinin başına gelmediği sürece kanıksar da olduk. Üzücü konulardan bahsetmek istemiyorum, yeterince depresif bir halim var karantinalı günler başladığından beri... Tüm bunların yanısıra bu arada güzel şeyler de olmuyor değil. Filmler izlemeye devam ediyoruz tüm aile. Bu filmleri çok hatta hiç aktaramasam da günceme hepsi kare kare aklımda. :) Karantina günlerinde sokakların, caddelerin hatta Boğaziçi'nin bile yalnız olması ne kadar da güzelmiş dedirtebiliyor. Böyle bu anlarda hep seneler önce izlediğim, Işıl Özgentürk'ün oyunu geliyor usuma; "Küçük Sevinçler Bulmalıyım!" İki gündür, 21 Ağustos Cuma ve 22 Ağustos Cumartesi günleri kaçırmadığım iki güzel an, iki küçük sevinci bırakmak istiyorum günceme...
21 Ağustos Cuma sabahı harika bir sağanaktan sonra sabah 08:28'de ilk kez İstanbul üzerinde iki kıta arasında gökkuşağını gördüm. İnanılmaz güzellikteydi, fotoğraflar çok iyi yansıtamıyor gördüğümü ama en azından bu anı dondurmayı başarabildim.
22 Ağustos Cumartesi ise leylekleri havada gördüm. Corona sebebiyle sadece ev içi hadi bilemedin İstanbul içi seyahatler yapacak olsam da bu yaşıma dek ilk kez gördüğüm bu kadar büyük bir leylek sürüsü başımın üzerinden uçtu gitti.
Bilirsiniz hayat kısa, gerçekten bulmak gerekiyor küçük sevinçleri... Kalbimiz ve ruhumuz için.
21 Ağustos Cuma sabahı harika bir sağanaktan sonra sabah 08:28'de ilk kez İstanbul üzerinde iki kıta arasında gökkuşağını gördüm. İnanılmaz güzellikteydi, fotoğraflar çok iyi yansıtamıyor gördüğümü ama en azından bu anı dondurmayı başarabildim.
22 Ağustos Cumartesi ise leylekleri havada gördüm. Corona sebebiyle sadece ev içi hadi bilemedin İstanbul içi seyahatler yapacak olsam da bu yaşıma dek ilk kez gördüğüm bu kadar büyük bir leylek sürüsü başımın üzerinden uçtu gitti.
1 Haziran 2020 Pazartesi
Im Lauf der Zeit
Wim Wenders’in “Yol Filmleri” üçlemesinin son filmi olan Im Lauf der Zeit / Kings of the Road / Zamanın Akışında filmi, izlenmek için 11 Mart 2020 tarihinden beri Covid-19 hastalığı sebebiyle tüm Dünya ile birlikte karantina altında olduğumuz günleri bekliyormuş meğer. Hemen belirteyim, üçlemenin ilk filmi 1974 yapımı Alice in den Städten / Alice in the Cities / Alice Kentlerde, ikinci film ise ise 1975 yapımı Falsche Bewegung / Wrong Move / Yanlış Davranış filmleridir. Arşive ilk iki filmle birlikte aynı tarihte giren ama seyredilmek için 2020 yılını bekleyen Im Lauf der Zeit / Kings of the Road / Zamanın Akışında, yol filmleri kategorisinde hakikaten bir kült film.
Filmde önce, kamyondan bozma karavanıyla Batı Almanya'nın Doğu Almanya sınırındaki küçük kasabalarında artık miadını doldurmakta olan sinema salonlarını tek tek gezip projeksiyon cihazlarının tamirini yapan Bruno (Rüdiger Vogler) ile tanışıyoruz. Rüdiger Vogler, Wim Wenders'ın "Yol Filmleri" üçlemesinin üçünde de başrolde olan oyuncu. Bruno (Rüdiger Vogler)'nun yolu karısından ayrıldığı için bunalıma düşmüş, kendi içindeki sorunları çözmeye çabalayan, huzursuz Robert (Hanns Zischler) ile kesişir. Filmin bundan sonrasında, küçük kasabalar boyunca birlikte yolculuk yapan ikilinin kendi hayatlarını sorgulamalarını gözlemlerken, bir yandan da II. Dünya Savaşı sonrası Almanya'sının nasıl bir süreç geçirmekte olduğuna tanıklık ederiz.
Wim Wenders ünlü Alman yönetmen Fritz Lang'a adadığı filmde Fritz Lang'ın (Ki bir tanesi de L'e Mépris' filminden alıntılanmıştır.) birkaç fotoğrafı da görülür.
Filmin son karesi hayli anlamlıdır. Adı Weisse Wand (Beyaz Duvar) olan sinema salonunun yarı sönmüş ışıklarında, "WW" ve "END" harfleri seçilmektedir. Farklı farklı yorumlayabilirim; Yani WW, Wim Wenders'ın filminin sonu ya da WW World War olarak okursam II. Dünya Savaşı'nın sonu ya da WW Weisse Wand yani sinema salonun adı olarak okursam salonun artık miadını doldurmakta olduğunu düşünebilirim. Sadece "END" harflerini algılamayı tercih edersem salt "SON". Kısaca, Alman sinemasının altın dönemleri artık geçmiştedir. Çünkü teknisyen Bruno (Rüdiger Vogler)'nun dolaştığı küçük kasaba sinemaları artık eski şaşaalı günlerini geride bırakmış, yoz Amerikan filmleri ile seks filmleri gösteren köhne sinemalara dönüşmüştür. 
Filmde önce, kamyondan bozma karavanıyla Batı Almanya'nın Doğu Almanya sınırındaki küçük kasabalarında artık miadını doldurmakta olan sinema salonlarını tek tek gezip projeksiyon cihazlarının tamirini yapan Bruno (Rüdiger Vogler) ile tanışıyoruz. Rüdiger Vogler, Wim Wenders'ın "Yol Filmleri" üçlemesinin üçünde de başrolde olan oyuncu. Bruno (Rüdiger Vogler)'nun yolu karısından ayrıldığı için bunalıma düşmüş, kendi içindeki sorunları çözmeye çabalayan, huzursuz Robert (Hanns Zischler) ile kesişir. Filmin bundan sonrasında, küçük kasabalar boyunca birlikte yolculuk yapan ikilinin kendi hayatlarını sorgulamalarını gözlemlerken, bir yandan da II. Dünya Savaşı sonrası Almanya'sının nasıl bir süreç geçirmekte olduğuna tanıklık ederiz.
Wim Wenders ünlü Alman yönetmen Fritz Lang'a adadığı filmde Fritz Lang'ın (Ki bir tanesi de L'e Mépris' filminden alıntılanmıştır.) birkaç fotoğrafı da görülür.
19 Mayıs 2020 Salı
19 Mayıs 2020 101.Yıl...
Bugün 19 Mayıs... Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun!
***
Corona günleri dolayısıyla sokağa çıkma yasağının olduğu ikinci bayram bu bayram. Oldukça ilginç günlerden geçiyoruz Covid-19 vakasının ülkemizde görüldüğü ilk tarih olan 11 Mart 2020'den beri...
***
Corona günleri dolayısıyla sokağa çıkma yasağının olduğu ikinci bayram bu bayram. Oldukça ilginç günlerden geçiyoruz Covid-19 vakasının ülkemizde görüldüğü ilk tarih olan 11 Mart 2020'den beri...
23 Nisan 2020 Perşembe
19 Şubat 2020 Çarşamba
Öykülerdir Bizi Uzaklara Götüren!
Bir süredir başucu kitaplarıma iki ayrı derleme yerleşti usulcacık. Mutluyum!
