17 Aralık 2016 Cumartesi

Bu sette çocuk var!

Bilgi için buradan buyrunuz:

11 Kasım 2016 Cuma

So Long, Leonard Cohen

"...
Oh, the wind, the wind is blowing
Through the graves the wind is blowing
Freedom soon will come
Then we'll come from the shadows.
..."

The Partisan
Söz: Hy Zarret
Beste: Anna Marly
Leonard Cohen'in Songs From a Room isimli albümünden (1969)

10 Kasım 2016 Perşembe

1881 - ....



“Sinema öyle bir keşiftir ki, gün gelecek barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak uçlarında oturan insanların birbirlerini tanımalarını, sevmelerini temin edecektir. Sinema insanlar arasındaki görüş, görünüş farklarını silecek; insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Sinemaya lâyık olduğu ehemmiyeti vermeliyiz.”
Mustafa Kemal Atatürk
.

7 Kasım 2016 Pazartesi

João César Monteiro

Portekizli film yonetmeni João César Monteiro'nun filmleriyle yeni tanıştım. Geçtiğimiz haftasonunda yönetmenin 1995 yapımı A Comédia de Deus / God's Comedy / Bir Tanrı Komedisi ile 1999 yapımı As Bodas de Deus / The Spousals of God / Tanrı'nın Düğünü filmlerini peşisıra izledik. Aslında, yönetmen João César Monteiro'nun, kendisinin canlandırdığı 'João de Deus yani John of God / Tanrı'nın John'u karakteri üzerinden "Tanrı"'nın sembolize edildiği üç filmi var. Yukarıda belirttiğim filmlerden önce 1989 yapımı Recordações da Casa Amarela / Recollections of the Yellow House / Sarı Evin Hatıraları ile başlamış yüce yaratıcı üzerinden mesajlarını iletmeye tuhaf bir dünyası olduğuna kanaat getirdiğim ilginç yönetmen João César Monteiro. Üçlemenin tüm filmlerini hem yazmış, hem oynamış hem de yönetmiş. Filmlerine en kısa sürede değineceğimi belirterek günceme not düşürmek istedim kendisiyle ilgili olarak!

29 Ekim 2016 Cumartesi

29 Ekim 1923 - 29 Ekim 2016

Cumhuriyet'imizin 93. yılı kutlu olsun!.

10 Ekim 2016 Pazartesi

Andrzej Wajda geçti bu Dünya'dan.


Leh sinemasının ustalarından Andrzej Wajda
filmleriyle hep aramızda olacak!

'Kanal' filmi için buraya,
'Vaatler Ülkesi' filmi için şuraya tıklayabilirsiniz!

8 Ekim 2016 Cumartesi

Giovanni Scognamillo geçti bu Dünya'dan.


60 yıldır sinema, fantastik edebiyat, bilim kurgu, korku edebiyatı üzerine kitaplar ve yazılar yazan Giovanni Scognamillo artık aramızda değil, yıldızlarda!

16 Eylül 2016 Cuma

Ah, Tarık Akan!!!

6 Eylül 2016 Salı

Hundraåringen som klev ut genom
fönstret och försvann

Orhan Pamuk'un "Yeni Hayat" romanındaki "Bir kitap okudum, hayatım değişti!" mottosuna öykünerek rahatlıkla "Bir film izledim, hayatım değişti!" diyebileceğim filmlerden biri Felix Herngren'in 2013 yapımı, uzun isimli Hundraåringen som klev ut genom fönstret och försvann / The Hundred Year-Old Man Who Climbed Out of the Window and Disappeared / Yüz Yaşında Camdan Atlayıp Kaybolan Adam filmi!
Huzurevinde 100. yaşının kutlanacağı gün, birdenbire camdan atlayarak kaçan Allan Karlsson'un hem günümüzdeki hem geçmişindeki maceraları izleyicisini gerçekten başka dünyalara sürüklüyor. Jonas Jonasson'un aynı adlı romanından hem yönetmen Felix Herngren hem de Hans Ingemansson tarafından senaryolaştırılan Hundraåringen som klev ut genom fönstret och försvann / The Hundred Year-Old Man Who Climbed Out of the Window and Disappeared / Yüz Yaşında Camdan Atlayıp Kaybolan Adam incelikli esprileriyle izleyicisinin kalbini fethetmeyi başarıyor! İçinden kedi Molotov, fil Tumba, Amerikan başkanlarından Truman, Faşist İspanyol diktatör General Franco, Komünist Rus diktatör Stalin, Perestroyka'yı gerçekleştirmiş Rus devlet başkanı Mihail Gorbaçov'un da bizzat geçtiği ve renklendirdiği, güldüren ama güldürürken düşündüren şahane bir film Hundraåringen som klev ut genom fönstret och försvann / The Hundred Year-Old Man Who Climbed Out of the Window and Disappeared / Yüz Yaşında Camdan Atlayıp Kaybolan Adam!

100 yaşımı görebilecek miyim bilemiyorum? Ancak eğer görebileceksem 100. yaşımı, Allan Karlsson kadar sağlıklı olabilmek elbette artık tek dileğim!!!

30 Ağustos 2016 Salı

30 Ağustos Zafer Bayramı...

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!


.

29 Ağustos 2016 Pazartesi

Vedat Türkali geçti bu Dünya'dan.

Bir Gün Tek Başına!

26 Ağustos 2016 Cuma

'Ay Tanrıçası' için

Ay Tanrıçası Madrid üzerinden Burgos yollarında... :))

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Évolution

Lucile Hadžihalilović, 2004 yapımı uzun metrajlı ilk filmi Innocence / Masumiyet'ten 11 yıl sonra Évolution / Evolution / Evrim adlı hayli ilginç ve ürkütücü son filmiyle kızlar okulundaki kabustan bir adada yaşayan erkek çocukların kabusuna geçiş yapmış! Şuradaki söyleşiden detaylara ulaşabileceğiniz filmi hayli gerilerek izlediğimi, kafamın karıştığını, yönetmenin de kafasının hayli karışık olduğunu söyleyebilirim.

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Qivitoq

Danimarkalı yönetmen Eric Balling, Qivitoq / Münzevi filmini 1956 yazında tamamen Grönland'de çekmiş. Qivitoq filmi, hem yabancı film Oscar'ını alan ilk Danimarka filmi olmuş, hem de 1957'de Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye kazanmış. Grönland Adası, adanın yerli halkı Kalaallit dilinde "Kalaallit Nunaat" olarak adlandırılıyor. Anlamı "Kalaallit'lerin ülkesi" demekmiş. Danca "Grønland" ise "Yeşil Ülke" anlamına geliyor. Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde, 2.166.086 km² yüzölçümüyle Kuzey Kutbu'ndaki en büyük buz örtüsüyle kaplı olan Grönland, Danimarka'ya bağlı özerk bir bölge. Filme adını veren "Qivitoq" sözcüğü farklı nedenlerle vahşi hayata sürgün edilen, öfke ve çaresizlikle şekil değiştiren insanlara ada halkının verdiği bir ad. Kendisini kalabalıktan soyutlayan bu bir çeşit münzevi diyebileceğimiz insanlar hakkında ada halkı tarafından pek çok hikayeler anlatılırmış.
Aslında konusuyla hayli sıradan bir melodram olabilecek Qivitoq filmi, Eric Balling'in muhteşem Grönland çekimleriyle neredeyse dökümanter filme dönüşmüş. Danimarka'dan Grönland'e nişanlısını görmeye gelen genç kadın nişanlısının başka birisiyle olduğunu öğrenince hemen adadan ayrılmaya karar verir. Ancak bir sonraki gemi bir hafta sonra gelecektir. Zorunlu olarak adada kalan genç kadın nişanlısıyla aynı kasabada bulunmak istemeyince bir başka köyde yaşayan, kendisini modern dünyadan soyutlamış yalnız bir görevlinin evine kalmaya gider. Genç kadın ve yalnız adamın arasında arasında hoş bir iletişim kurulur ve genç kadın hayatını tamamen değiştirecek kararı verir.
Elbette ön planda aldatılmış kadın, karısı Grönland'de kalmak istemeyip Kopenhag'a dönünce bunalıma girmiş ve yalnızlaşmış adamın öyküsüne odaklanırken, diğer taraftan ada halkının sorunları, mutlulukları, hayalleri, hayatın Grönland'de ne kadar zor olduğunu da izleyip, fazlasıyla duyumsuyoruz buz kütlelerinin ürkütücü ama muhteşem güzelliğini!

1 Temmuz 2016 Cuma

Oranges and Sunshine

İşçi sınıfının yönetmeni Ken Loach filmleriyle günceme konuk olan, sevdiğim İngiliz yönetmenlerden biridir. Dün akşam Ken Loach'ın oğlu olan Jim Loach'ın ilk uzun metrajlı filmi, 2010 yapımı Oranges and Sunshine / Portakallar ve Günışığı filmini izlerken, yönetmen oğulun da tıpkı babası Ken Loach gibi tarafını ezilenlerden yana seçmiş olduğunu gördüm.
Jim Loach'ın Oranges and Sunshine / Portakallar ve Günışığı filmi, Margaret Humphreys’in "Empty Cradles / Boş Beşikler" adlı kitabından sinemaya uyarlanmış. İngiltere ve Avustralya'yı utanç dolu tarihleri, kirli sırlarıyla karşı karşıya getiren film gerçekleri bir tokat gibi yüzünüze çarpıyor. Koşulları uygun olmayan annelerinin, ailelerinin ellerinden alınan çocuklar Avusturalya`ya götürülmek için İngiltere’den bir gemiye bindiriliyorlar. “Göçmen çocuklar” olarak değerlendirilen bu olay aslında, ülke politikası gereğince sahipsizleştirilen çocukların Avustralya'ya kahvaltıda portakal yeme ve sürekli günışığı bahanesiyle kandırılıp kaçırılma hikayesi. 19. yüzyılın sonlarından 1970'lere dek devam eden bu süreç İngiliz hükümeti tarafından yıllarca gizlenmiş. Bu skandalı 1980’lerin sonlarına doğru ortaya çıkaran sosyal hizmetler görevlisi Margaret Humphreys’in çabaları yüzlerce aileyi birleştirmiş ve her iki hükümetin geç de olsa hesap vermesini sağlamış. Araştırma yapmak için Avusturalya'ya sürekli gidip gelen cesur kadın Margaret Humphreys (Bu arada, bu roldeki Emily Watson inanılmaz performansıyla göz kamaştırıyor), gemilere bindirilerek kolonilere gönderilen küçücük çocukların ne zor şartlarda büyüdüğünü, kaldıkları yurtlarda rahiplerin oyuncağı olduklarını, köle gibi çalıştırıldıklarını öğrenmiş. Sahipsiz çocukları koruma altına alma programında çocuklara zalimce davranıldığını ortaya çıkartmış. Adının ışıl ışıl güzelliğine bakmayın, hayli hüzünlü, izleyeni de travmaya sürükleyen bir film Oranges and Sunshine / Portakallar ve Günışığı!

29 Haziran 2016 Çarşamba

28 Haziran 2016 İstanbul Atatürk Havalimanı Terör Saldırısı

3 Haziran 2016 Cuma

Izgnanie

Andrey Zvyagintsev'in Izgnanie / The Banishment / Sürgün adlı filmi pastoral, dingin ve hüzünlü bir senfoni!

19 Mayıs 2016 Perşembe

19 Mayıs 1919 - 19 Mayıs 2016



.

13 Mayıs 2016 Cuma

Sweet Bird of Youth

Yönetmen Richard Brooks, yazar Tennesse Williams ve aktör Paul Newman 1958'deki Cat on a Hot Tin Roof / Kızgın Damdaki Kedi filminden sonra 1962'de Sweet Bird of Youth / Yaralı Kadın filminde bir araya gelirler. Nedense "Yaralı Kadın" diye Türkçeleştirilmiş filmin adı ama bence "Gençliğin Tatlı Zamanları" demek daha uygun film için. Oyunculuklar müthiş, öykü izlettiriyor kendini ve sonuçta etkileyici bir film Sweet Bird of Youth / Gençliğin Tatlı Zamanları!

6 Mayıs 2016 Cuma

La novia

Paula Ortiz'in 2015 yapımı La novia / The Bride / Gelin filmi, Federico García Lorca'nın "Köy Trajedileri Üçlemesi"'nin ilk oyunu olan "Bodas de Sangre / Kanlı Düğün" adlı eserinden uyarlanmış. (Diğer iki oyun "Yerma" ile "Bernarda Alba'nın Evi".) İçinden Türkiye geçen bir film La novia / The Bride / Gelin çünkü dış sahnelerin pek çoğu için çekim yerlerinden biri Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya!

23 Nisan 2016 Cumartesi

Kutlu Olsun!



23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı


Bugün 23 Nisan.
Neşe ve umut doluyor insan...
.

22 Nisan 2016 Cuma

Purple Rain... Purple Rain

Prince geçti bu dünyadan! Artık mor yağmurlar yok!

19 Nisan 2016 Salı

The Lady in the Van

Nicholas Hytner'ın 2015 yapımı The Lady in the Van / Minibüsteki Kadın filmi, yazar Alan Bennett ve hayli ilginç geçmişe sahip, minibüste yaşayan evsiz Miss Shepherd'ın 15 yılı aşkın zorunlu komşuluklarının öyküsü...
İlginç, yer yer trajikomik, oldukça hüzünlü!

11 Nisan 2016 Pazartesi

1001 Gram

Bir kilogramın gerçek ağırlığı ne kadardır? Hayal kırıklıkları, aşklar, acılar, kayıplar terazide ne kadar çeker? Norveçli yönetmen Bent Hamer'ın 2014 yapımı 1001 Gram / 1001 Grams filminde, ana kahramanı bilim insanı Marie'ye hayatını yeni baştan sorgulatmış!

29 Mart 2016 Salı

O slavnosti a hostech

Jan Němec'in 1966 yapımı O slavnosti a hostech / The Party and The Guests / Parti ve Konuklar filmi, çekildiği ve gösterildiği dönemin Çekoslavakyası'nda yönetimin "sahip olduğumuz cumhuriyet, sosyalizm ve komünizmle hiç bir ortak yanı yok" gerekçesiyle yasaklanmış bir film. Neyse ki, yönetmen Jan Němec, yetkililer çekimi durdururlar diye filmini beş hafta içinde sessizce ve çabucak tamamlamayı başarmış.
1960 ve sonrası Çekoslovakya’sının toplumsal / politik yapılanmasının aynası ve köşetaşlarından biri O slavnosti a hostech / The Party and The Guests / Parti ve Konuklar filmi! Bir grup Çek burjuvası taşrada piknik yaparken bir grup tarafından alıkoyulup görkemli bir parti yerine ulaşırlar. Nazik parti sahibinin tutumuyla rahatlayan konuklar hiçbir şeyin uzaktan göründüğü kadar güllük gülistanlık olmadığının farkına varacaklar, mumların söndürülmesiyle yavaş yavaş karanlığa karışacaklardır!