23 Kasım 2010 Salı

K E S

Billy ve KesKen Loach’u bütün dünyaya tanıtan 1969 yapımı Kes filmine adını veren kuşun kerkenez olması özgürlükle ilintili, çünkü kerkenez ortaçağda alt sınıfın sahip olmasına izin verilen tek avcı kuşu... Üst sınıflara mensup bireyler diğer yırtıcı kuşları eğitebilirken, alt tabakalar sadece kerkenezle haşır neşir olabiliyorlar. Diğer kuşları eğitebilme özgürlüğüne sahip değil alt tabakadan gelenler !
Barry Hines'in Billy Casper isimli 15 yaşında bir çocuğun öyküsünü anlattığı "A Kestrel for a Knave" romanını Ken Loach oldukça ilgi çekici bulmuş. Kitap sadece geleceği belki de doğduğu andan belirlenmiş olarak bölgedeki kömür ocağında çalışmaya mahkum olacak Billy'nin yuvasından aldığı ve 'Kes' adını verdiği yırtıcı kerkenez kuşunu eğiterek içinde bulunduğu kısıtlı yaşamdan bir nebze olsun sıyrılmasını değil, İngiliz okul sisteminin öğrencilerin olası potansiyellerini nasıl yok sayarak, gözardı ederek onları bir nevi başarısızlığa, sistemin gereksinim duyduğu köleliğe mahkum edişini de vurucu bir biçimde anlatmaktadır. 20 Mart 1970'de The Times gazetesinde yayınlanan bir söyleşide şöyle söylüyor Loach: "Ortaöğrenim sistemindeki modern okulların, içe katma değil dışa atma mantığıyla işleyen liberal yaklaşımlarıyla üstelendikleri rol, nesnel olarak belli bir miktarda vasıfsız işgücü üretmekten başka bir şey değildir. Okul olsun, gençlik istihdam dairesi olsun, bu çocuğun nasıl vasıflara sahip olduğunu kabul etmeye yanaşmazlar, yoksa onbirinci sınıftan sonra okuyamamışların meydana getirdiği havuza ellerini daldırıp, kol emeği gerektiren işler için bir başkasını bulmak zorunda kalacaklardır." Çok yerinde bir tesbit bu. Şimdi bizdeki eğitim sistemine dönelim, hatta ortaöğrenimden bir adım öteye yüksek öğrenime bakalım ve sisteme yetiştirilen içi boş ama hizmet ruhuyla donanmış köleleri (!) pardon genç beyinlerimizi bir düşünelim ! Acı ama gerçek değil midir bu durum ? Billy ve KesKes filminin uyarlaması üzerinde çalışan Ken Loach filminde oynatacağı Billy Casper'ı bulabilmek için Barnsley bölgesindeki üç okulu incelemiş. Bu rol için seçilen David Bradley de tıpkı romandaki Billy gibi işçi sınıfına ayrılmış konutlarda oturan, Barnsleyli bir madenci ile bir terzinin oğlu olarak içindeki potansiyel keşfedilmeyecek, ne olacağı Billy gibi baştan belirli bir çocukken bu filmle hayatı değişmiş olacaktır. Yıllar sonra şöyle diyecektir David Bradley: “14 yaşındaydım, İngiltere’ nin kuzeyinde yaşayan bir işçi çocuğu olarak sistemin bana sunduğu çok fazla seçenek yoktu. Benim kerkenezim Ken Loach oldu !” Kimbilir, belki de hiçbir oyunculuk deneyimi olmayan David Bradley’in Kes filminin unutulmaz Billy Casper'ını gerçekten inanılır kılabilmesinin belki de en büyük nedeni, kendisinin de aynı hayat koşullarının içinden geliyor olmasıdır.
İlgisini yöneltebileceği kerkenez kuşuyla keyifsiz ve kısıtlı yaşam koşulları bir parça olsun renklenen, eğittiği kuşuyla yeni ufuklara doğru yol alan, ne olduğu ve ne olacağı aslında hiç kimsenin umurunda olmayan Billy Casper karakteri Ken Loach'ın hüzünlü bir şiir gibi akan filminde ölümsüzleşir... Billy'nin sınıfta kerkenez kuşunu nasıl eğittiğini anlattığı sahne bence tüm filmin en güzel, en dokunaklı sahnelerinden birisi...Billy sınıfta Kes'i anlatırken...Olmadık imgeler olmadık imgelere yol açar ! Kes filmi de bana Cem Karaca'nın "işçisin sen, işçi kal !" dizelerini ve dolayısıyla "Tamirci Çırağı" şarkısının ezgisini anımsatıyor elimde olmaksızın...