27 Temmuz 2012 Cuma

Tôkyô sonata

Japon yönetmen Kiyoshi Kurosawa’nın (Akira Kurosawa ile sadece soyadı benzerliği var) 2008 yapımı Tôkyô Sonata / Tokyo Sonatı filminin bana fazlasıyla Yasujirô Ozu’nun Tôkyô Monogatari / Tokyo Story / Tokyo Hikayesi filmini anımsattığını düşündüm izledikten sonra. Sebebi elbette filmlerin isim benzerliği değil, her iki filmin de Japonya’daki toplumsal değişimi odaklandığı aileler üzerinden anlatması. 1953 yapımı Tôkyô Monogatari II. Dünya Savaşı sonrası toplumsal dönüşümü aktarırken, Tôkyô Sonata ise globalleşen Dünya’da her türlü olumsuzluktan nasibini almakta olan modern Japonya'yı anlatıyor.Tokyo SonataBaba, anne, büyük oğul ve küçük oğuldan oluşan dört kişilik Sasaki ailesi tek birarada oldukları yer olan yemek masasında dahi birbirleriyle iletişim kuramıyorlar. Globalleşmenin ilk hedefi olan baba işinden çıkartılıyor ama utancından bu durumu ailesine söylemeyip, hiç bir şey olmamışçasına her sabah giyinip işe gider gibi çıkıyor evinden. Anne gündelik hayatın çarklarında yemek, temizlik, ev idaresine boğulmuş bir durumda. Büyük oğul neredeyse eve hiç uğramıyor ve tek amacı Amerikan Ordusu’na yazılmak ! Küçük oğul ise babası izin vermese de hayallerinin peşinde koşarak piyano dersi almaya devam ediyor.Baba, anneBüyük oğul, küçük oğulDışarıdan bakıldığında, sıradan orta halli, "normal" (kime ve neye göre tartışılır elbette !) bir Japon ailesi profili çizen Sasaki’lerin yaşantılarını yakından izledikçe aralarındaki uzaklıkların hatta uçurumların da ayırdına varıyoruz. Adım adım dağılmasını, olabilecek en dip noktalara gelmelerini izlediğimiz Japon ailesi için yönetmen sanki bir sihirli değnek kullanmış ve her kötü biten gecenin ardından güzel bir sabah da başlayabilir iyimserliğiyle klasik Yeşilçam filmlerini anımsatan “Mutlu Son” ile taçlandırmış Sasaki Ailesi’nin sonunu. Böyle gelmiş böyle gitmez !