10 Mart 2010 Çarşamba

Apollon ile Defne

Ayrı birey AY Hanım ve arkadaşları "Koyu Mavi", "Kaz Dağları Perisi" ve de "Yaratıcı Elişi Perisi" bu öğlen buluştular. Halep'ten gelen defne sabunu ve çifte kavrulmuş Antakya kahvesi kokuları arasında "Kaz Dağları Perisi"'nin Antakya izlenimleri idi dinledikleri.

Defne Sabunu
Melih Cevdet Anday'ın dizelerinde daha da güzelleşen Apollon ile Defne'nin aşk hikayesi "AY'dan İzlenimler"'in konuğu bugün. Eğer yolunuz düşerse Antakya'ya, Apollon ile Defne arasındaki aşk hikayesinin geçtiği yerin bugünkü Antakya'nın Harbiye'si olduğunu söyleyegeldiklerini anımsayın ve unutmayın sakın Antakya Harbiye'nin şelalelerinin aslında güzel Defne 'nin döktüğü gözyaşları olduğunu...

Apollon ile Defne

DEFNE ile TANRI

Eskiden çok eskiden yeryüzünde
Güzelliği dillere destan
Bir su perisi vardı adı Defne
Upuzun saçları altın sarısıydı
Dolaşırdı kuytu ormanlarda bütün gün
Defne ırmak tanrısının kızıydı
Babası Pene derdi ki, kızım
Sen bana bir damat borçlusun
Sen bana bir torun borçlusun
Defne dedi ki babacığım
Beni zorlama ne olursun
Bırak beni kız kalayım ne olursun

Sıram boynu büyük yavuklu
Bekleyedursun bir ayında
Defne başıboş gönlü özgür
İnatçı, hırçın ve gururlu
Koşup dururdu ormanda
“ Benim geyiğim sen, kuzum sen
Benim biricik güvercinim sen
Kuzu kurttan korkar, geyik aslandan
Güvercin kartaldan kaçar
Ben sana acı vermek istemem
Ayaklarını kanatmasın çalılar
Yavaşla biraz düşeceksin
Geçtiğin keçi yolları dar
Dur hele kaçma benden
Sevgimdir seni kovalayan…”

Daha sözünü bitirmeden avcı
Korkak adımlarla uzaklaştı Defne
Kaçarken daha bir güzelleşti de
Ardında tir tir titreyen avcı
Tavşan kovalayan hırslı bir tazı
Gibi düştü Defne’nin peşine.
“ Ben de yılmadan kovalayacağım
Büyülediğin kimmiş öğren
Ben ne bir dağlı ne bir çobanım
Oklardan sakınılmaz tanrıyım
Koca Zeus’tur babam
Geçmişi, bugünü, geleceği
Benimle bildi herkes, benimle bilir
Saz tellerine ben verdim seslerini
İlaçlar yaptım yabanıl otlardan
Ama bana çare değil şimdi hiçbiri
Kimden kaçıyorsun öyle sen
Asıl sensin benim avcım
Beni sen vurdun can evimden”.
Tavşan koşuyor, durmadan koşuyordu
Ardında av köpeği ter içinde
Boynunu uzatmış, yetişmek üzere
Birinde umut vardı, birinde korku
Tavşan ensesinde nefesler duyuyordu
Çünkü ışık gibi saran tanrıyı
Sevinin kanatlarıydı.
Gücü kalmamıştı artık Defne’nin
Koşamıyordu kaçamıyordu
Sapsarı, yalvardı babasına
Pene’nin suları üstünde gezdirip gözlerini
Cezasını çekiyorum güzelliğimin
Irmakların gücü de sen gibi tanrısalsa
Ne yap yap değiştir beni
Başka bir biçime koy baba”.
Yalvarması daha bitmemişti ki
Bir gevşeklik sardı her yerini
Örtüldü göğüs yaprakla
Kolları, saçları dal oluverdi.
Avcı kollarına aldığı zaman
Kalbi çarpıyordu Defne’nin
Taze yaprakların altından.
Yazık dedi tanrı çok yazık
Saramadan yitirdim seni
Bari benim ağacım ol da
Yaprakların çelenk olsun kahramanlara
Ezgilerde, türkülerde anılsın bundan sonra
Yan yana adlarımız
Yazık dedi tanrı çok yazık.

- - -
Melih Cevdet Anday