"Hiç kimse savaşı barışa tercih edecek kadar aptal değildir" der tarihin babası Heredot, "çünkü barışta oğullar babalarını gömerler, savaşta ise babalar oğullarını !"
Mikhail Kalatozov'un Letyat Zhuravli/The Cranes are Flying/
Turnalar Uçuyor filmi sizi alıp uzaklara götürüyor tıpkı gökyüzünde süzülen turnalar gibi...Turnalar filmin başında cepheye giden askerler gibi,filmin sonunda ise umutlarımızın körelip kaybolması gibi uzaklara gidiyorlar Moskova semalarında...
"Turnalar tıpkı gemiler gibi
Gökyüzünde yelken açmışlar,
Beyaz turnalar, gri turnalar
Uzun gagalarıyla uçuyorlar..."
1957 yapımı bu filminde Kalatozov yine inanılmaz kullanmış kamerayı. Siyah-beyaz şiirsel bir anlatım... Temelde filmin ana konusu Veronica ile Boris'in aşk öyküsüne dayanıp sıradan bir melodram gibi gözükse de savaşın acımasızlığı, etkileri, Veronika'nın ruh hali Kalatozov'un gerçekçi anlatımı ve kameranın mükemmel kullanımıyla bezenerek derin izler bırakıyor !
Bu arada çok tuhaf ama bu film yer yer bir diğer çok sevdiğim film olan Metin Erksan'ın Sevmek Zamanı'nı anımsattı bana...Veronica'nın bakışlarında Meral'i
bulduğumdan mıdır acaba ?