30 Ocak 2010 Cumartesi

2010'UN İLK DOLUNAYI

30 Ocak 2010 - Dolunay

29 Ocak 2010 Cuma

İki yurdu var José Martí'nin: "Küba ve gece"

José Martí
İKİ YURT

İki yurdum var benim: Küba ve gece.
İkisi de bir sayılır aslında. Yiterken
Güneşin görkemi, Küba
Üzgün bir dul gibidir
Uzun örtüleri içinde, suskun, elinde karanfil.
Bilirim ne olduğunu elinde ürperen
Bu kanlı karanfilin! Bomboş
Göğüs kafesim, bomboş, paramparça
İçinde yüreğimin çırpındığı. Vaktidir
Ölüme gitmenin. Uygundur gece
Elvedalara. Işık engeller bizi.
Sözler de. Evren
İnsandan daha ustadır konuşmada.

Bayrak gibi
Kavgaya çağıran bir bayrak gibi
Işıldıyor kızıl alevi mumun, açıyorum
Pencereleri. Daralıyor yüreğim.
Küba, dul Küba, göğü karartan
Bir bulut gibi sessizce geçiyor
Kopararak yapraklarını karanfilin.


José Martí
(28 Ocak 1853 - 19 Mayıs 1895)

Çeviri: Ataol Behramoğlu


28 Ocak 2010 Perşembe

Trinidad Ancon Plajı'dan Evimize Gelen Beyaz Mercan

Beyaz Mercan"Koyu Mavi" arkadaşımın Trinidad Ancon Plajı'ndan topladığı ve getirdiği beyaz mercanlardan bir tanesi AY'dan İzlenimler'in konuğu bu kez. Fotoğrafta göründüklerinden çok daha güzeller hepsi... Hemen iki küçük bilgi aktarayım: Küba'nın mercan resifleri önem açısından dünyada ikinci sırada yer alarak doğal dünya mirası olarak kabul edilmekteymiş. Küba'nın en büyük yedi şehrinden biri olan Trinidad ise 1988'den beri dar kaldırımlı sokakları, ilginç mimari yapısı ve renk renk boyanmış eski evleriyle Unesco’nun dünya kültür mirası listesinde yer almaktaymış.

Nazım Hikmet der ki; "...türkü söyleyerek geçiyorum Havana sokaklarından..."

Bir önceki Küba paraları ile ilgili girdimde sözü geçen "Küba Değiştirilebilir Pesosu" görselini ekleyerek arka yüzde yer alan Küba bağımsızlık savaşçısı, şair ve yazar José Martí (José Julián Martí Pérez)'yi Nazım Hikmet'in "Havana Röportajı"nda geçen dizeleriyle selamlıyorum;

"...
Dolaşıyorum Havana sokaklarında
Asfaltla ağaçları birbirine karıştırıyorum
Otomobillerle asfaltı birbirinden ayırt etmek olmuyor
Yağmurla güneşi, akbulutlarla masmavi yüzme havuzlarını
Kadınlarla yemişleri birbirine karıştırıyorum
Çocuk bahçeleriyle hürriyeti
Hürriyetle bu şehrin insanlarını birbirinden ayırt etmek olmuyor
Köylü analarla cumhurbaşkanı sarayını
birbirine karıştırıyorum
José Martí'nin anıtları heykelleri düşleriyle Fidel'in fotoğraflarını birbirine
Karıştırıyorum, hele taş basma resimlerini
Fidel'le türküleri birbirine karıştırıyorum
Enternasyonel marşıyla ça ça ça ile conga'yla Fidel'i
..."


Büyütmek için paralara tıklayınız.

Silvio Rodríguez söylüyor; "Comandante Che Guevara"

Bir süre Küba üzerine yazılar okuyacağınız dünkü 'Soy Cuba' girdisinden belliydi elbette. Aşağıdaki Küba para birimi Küba Pesosu'nun ön ve arka yüzleri. (Bir de Küba Değiştirilebilir Pesosu vardır ki diğer para birimidir Küba'nın ve ülkedeki turistler salt bu para birimini kullanabilir.) Ön yüzdeki Ernesto Che Guevara'nın portresi Kübalı fotoğrafçı Alberto Korda'nın (asıl adı Alberto Díaz Gutiérrez) 1960 yılında çektiği artık bir simgeye dönüşmüş en ünlü Che fotoğrafıdır. Arka yüzdeki şeker kamışı hasatındaki çiftçi görseli elbette Yevgeny Yevtushenko'nun dizelerini anımsatıyor;
"...
Ben Küba'yım.
Gemilerin, şekerini alıp...
...bana gözyaşı bıraktılar.
Garip şeydir şu şeker, Bay Kolomb.
İçindeki onca gözyaşına rağmen...
...hâlâ tatlı."
..."

Comandante Che Guevara
Büyütmek için paralara tıklayınız.
Şeker KamışıAslında ben ve sevgili(m) kocam, kağıt para ve yabancı pul toplamıyoruz fakat bir şekilde elimizdeki mevcutları muhafaza ediyoruz.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Soy Cuba

Rastlantıların büyüsüne her zaman inanırım ! 24 Ekim 2007'de AY'dan İzlenimler'e 'Soy Cuba' filmini izledikten sonra şu cümlelerle başlamışım: "Mikhail Kalatozov'un Soy Cuba/
I am Cuba/Ben Küba'yım
filmini izledim... Her şeye bakışım değişti ! "
"Koyu Mavi" arkadaşım gittiği Küba seyahatinden bir dolu güzel anıyla döndü. Öğlen buluştuk, Küba izlenimlerini paylaştık. Bana getirdiği armağanlardan biri 22 Ekim 2007 damgalı Che'nin ölümünün 40. yılında bastırılmış pullar. Tarih sadece iki gün ile sekmiş ! Hasta la Victoria siempre !
Büyütmek için pullara tıklayınız.
Zafere kadar daima !En kısa sürede Küba filmleri haftası yapmalı ve yeniden Küba filmlerini izlemeliyiz diyerek vedalaştık "Koyu Mavi" arkadaşımla...

25 Ocak 2010 Pazartesi

Doktor Jivago / Kar / Buz Tutmuş Ev

Varykino'daki Ev Dışarda kar kesintisiz bu kadar güzel uçuşurken Doktor Jivago filminden Varykino'da yer alan buz tutmuş ev karelerini anımsamamak olmaz !Yuri ve Lara Buz Tutmuş Evde

1293/12 Altın 250 Kuruş

1293/12 Altın 250 Kr.Tura yüzü ayrıntılar...
Osmanlı madeni para ve sikkelerinde paranın basım tarihi yerine, parayı bastıran Padişah'ın tahta çıkış yılı ve üzerine tahttaki kaçıncı yılı olduğu yazılıdır... Örneğin sevgili(m) kocamın koleksiyonuna yakın zamanda giren bir II.Abdülhamid (II.Abdülhamit) parasını ele alırsak, eski takvimle ve eski yazıyla / arap rakamlarıyla 1293 yılı ibaresini görürüz.
Bu yıl, 1293, II.Abdülhamid'in Cülûsu'dur. Cülûs yılı basılan paralara arap rakamıyla 1, sonraki yıl basılana 2 vb. şeklinde basım yılı belirtilir. Örnek olarak inceleyeceğimiz sikke,
meskûk yani ziynet olmayan bir altın sikkedir. Cülûs yılı 12 olan bu para 250 Kuruş nominal değerdedir. Zİyneti 17,5 gr., meskûku 18 gr. civarında ağırlıktadır. Çapı 27 mm.'dir ve yaklaşık % 91,7 oranında altın içerir; dolayısıyla saflık derecesi 22 ayara tekabül eder. 1304-1305'i yani 12. Cülus yılını günümüz takvimine çevirirsek 1888 yılına denk geldiğini buluruz.
Acaba hiç, o esnada yedi yaşlarında olan küçük Mustafa Kemal, bu paralardan görmüş müdür..? O yıl görmemişse bile, ilerleyen yaşlarında kullanmıştır sanırım.Orijinal ölçülerinde 1293/12 Altın 250 Kuruş
1888... Bu da bahsi geçen sikkenin 122 yıllık olduğu demektir. Bilindiği gibi son altı Padişah tarafından bastırılan sikkelerin koleksiyonu ve alım-satımı tamamen serbest. Daha öncekilerin ve "toprak altı" tabir edilenlerinse özel izinle ve müzelere kayıtlı olarak koleksiyonunu yapmak mümkündür. Bu açıdan II.Abdülhamid paraları için izin almaya gerek yoktur...
Genelde Konstantiniye yani İstanbul darplı sikkelerde değeri basılıdır. Diğer basım yerlerinde, değer yer almaz. Elbette her şekilde istisnalar mümkündür. İstisnai bir sikke, fazladan değer kazanır! Kondüsyon, nadirlik, varsa basım hatası koleksiyon değerini etkiler... 1293/12 Meskûk Altın 250 Kuruşu sadece 400 adet darbedilmiştir. Bunların büyük kısmı kulplanarak ziynet haline getirilmiş ve/veya zaman içinde eritilmiştir. Darbedilen 400 adetten günümüze tam olarak kaç tanesinin kalabildiğini söylemek güçse bile, sevgili(m) kocam en çok 40-50 civarında olduğunu düşünmektedir. Bu durumsa nadirliği yüzünden koleksiyon değerini artırıcı bir unsurdur. Sikkenin XF (Extra Fine / Çok Temiz) bir örneği Darphane Müzesi envanterinde 3408 numarayla kayıtlıdır.
Diğer bir örnek Kocaer Kataloğunda 18,041 gr. ağırlığında ve 27,2 mm. çapındadır. II.Abdülhamid, tahta çıkışının 6.yılına dek darbettirdiği sikkelerde Tuğra yanında çiçek deseni, akabindeyse
"El Gazi" ibaresi kullanmıştır. Bu meyanda 1293/12 de "El Gazi" yazanlardandır...
Güvendik Bey'se (Fişekçioğlu) 2006 kataloğunda 'RRR' yani üç nadirlik derecesinde, Dündar Nümismatik - Çağlar kataloğuysa (1984) 'RRRR' şeklinde 4 nadirlik derecesinde göstermişlerdir bu parayı. Osmanlı Paraları Sitesi - Estimasyon : 1293/12 Altın 250 KuruşGünümüzdeki değeri açısından Sn.Kaan Uslu'nun Osmanlı Paraları sitesine baktığımızdaysa, şu şekilde değerlendirmesi (estimasyonu) yapılmıştır: Temiz 1000 US$, Çilaltı 1400 US$ ve Çil 5000 US$ üstünde... Bizdeki mevcudu, Çilaltı kondüsyonda denilerek edindiysek de, böylesi konularda tavizsiz ve muhafazakar sevgili(m) kocam Temiz-Çilaltı aralığında olduğunu, dolayısıyla Kaan Bey'in 1000-1400 US$'lık Temiz/Çilaltı değerlendirme aralığına göre, 1200 US$'lık (~ 1750-1800 TL) bir "estime" buyurmuşlardır!
Tek örnek (unique) olarak bulunan 1293/10'unun da bir gün bir yerlerden daha fazla sayıda çıkmasını ve edinebilmeyi tahayyül etmekle meşgul nümismat olma yolundaki sevgili(m) kocam (...ama çok sayıda olursa koleksiyon değeri düşer - çelişki !!!...) !
Ayrıca 250 (Tuğra'nın altında yazar değeri) Kuruş nominaldeki (saf altın olarak yaklaşık 1/2 Oz.) bu tarz altınlara "Gremse" denildiğini ve Almanca "Kremlitz" sözcüğünden "Gremse" veya galat-ı meşhuru yani bozulmuş haliyle "Gramise" şeklinde dilimize girdiğini belirteyim.
Gremse, nişan veya evliliklerde, ortada 250 Altın Kuruş (2,5 Lira) olmak üzere, sağında ve solunda, yanlarda en az ikişer "100 Altın Kuruş" (1 Lira / ~ 7.2gr.) dizilerek, aralıklı olarak kırmızı kurdeleye yerleştirilir ve bir tür gerdanlık olarak, gelin adayı kıza sunulur(du?). Nişan veya evliliğin gerçekleşmemesi durumunda, erkek tarafına geleneksel olarak iade edilmez ve kız tarafında kalır(dı?). Şimdi bir hesap yapalım: Ortada bir Gremse 17,50 veya 18 gr. civarı, en az iki sağda ve iki solda olmak üzere 100 kuruş 7,2 gr.'dan 4 adeti 28,8 gr. eder. Demek toplamda minimum 45-50 gr. civarında ağırlıkta bir altın gerdanlık oluyor ki günümüz değerleriyle (koleksiyon değil - salt altın değeri) yuvarlak olarak 1 gr. altını 52 TL alsak, ~ 2500-2600 TL eder.
Duyduk-duymadık-uyumadık-uyuyamadık diyen kalmasın!
İlgili-ilgisiz tüm genç kızlara ve genç kız olmayan kızlara ve de erkeklere ve kadınlara ve çocuklara yani burayı izleyen herkese duyurulur! :D
Daha fazla ayrıntı için bkz. : Osmanlı Paraları
1293/12 250 Kuruş Altın TURA yüzü1293/12 250 Kuruş Altın YAZI yüzü

24 Ocak 2010 Pazar

23 Ocak: Maçka Parkı, çam ve kar...

Karçimen'den bahsede bahsede sonunda kar yağdırdık İstanbul'a... İlk kar her zaman güzeldir. Bembeyaz, dolu dolu... Henüz vıcıklaşmamışken yerler, karda yürümek de güzeldir... Biraz kartopu oynadık kızımla Maçka Parkı'nda 23 Ocak akşamı... Emektar çam ağacını karlarla dolu dolu fotoğrafladık... Çok üşüdük, buz kesti ellerimiz, hatta yerlerde bile yuvarlandık. Hayatın, bu kez karlar üzerinde izler bırakarak, tadını çıkardık !

23 Ocak 2010 Cumartesi

Voksne Mennesker

Dagur Kári'nin 2005 yapımı Voksne Mennesker / Dark Horse / Tutunamayanlar filmi oldukça yorgun ve uykulu olmama rağmen uzun zamandır izlediğim en keyifli filmdi. Asıl adı Dagur Kári Pétursson olan yönetmen aslen İzlandalı. 1999'da Danimarka Film Okulu'ndan mezun olmuş, 2003'te tamamladığı ilk uzun metrajlı filmi Nói Albínói / Noi the Albino / Buzdan Hayaller ile uluslararası olarak tanınmış ve 2005 yılında İzlanda - Danimarka ortak yapımı Voksne Mennesker filmini tamamlamış. Filmin Danca adı "Voksne Mennesker" yetişkinler anlamına geliyor. Filmin Türkçeleştirilmiş adı ise elbette Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar" romanına çağrışım yapıyor. Açıkçası film seçerken ellerimin bu filme yönlenmesi "Tutunamayanlar" isminin yaptığı çağrışımdan kaynaklandı. DANIEL Sisteme ayak uydurmayı tercih etmeyen, sorumluluk nedir bilmeyen grafiti sanatçısı Daniel ile çevresindekilerin (Daniel'in toplu taşıma araçlarını kullanmamasını sağlayarak ayaklarını yerden kesen emektar arabası Fiat 500, sistemin parçası olmak istemeyen ve asıl adı Francesca yerine Franc olarak çağrılmak isteyen kız arkadaşı, sürekli tuhaflıklar sergileyen, kurallara uymayı körü körüne kabullenen ve Büyükbaba diye çağrılan Roger, Daniel'i duvarlara grafiti çizdiği için yargılayan ve suçlu bulan ama sonra birdenbire sanki Daniel sayesinde pek çok şeyin farkına varmışçasına süregiden monoton hayatını değiştirmek ve sistem dışı kalmak için çabalayan yargıç) sarmal öykülerini izliyoruz siyah-beyaz olarak. Siyah-beyaz diyorum ama film sonlarına doğru tek bir karede renkleniyor. Fiat 500'ün içinde Daniel kız arkadaşı Franc'a bakarken aniden çok kısa bir süre renkli görüyoruz Franc'ı. Kızıl saçlı Franc'a Daniel'in aşık olduğunun ayırdına vardığının göstergesi mi acaba bu renklilik ? FİLLER GEÇER FİLMİN İÇİNDEN... Sokaktan filler geçerken sessizce (!), anlatmakta zorlanan Daniel şöyle dillendiriyor içsel sıkıntılarını;
Daniel: Sanırım grip oluyorum.
Franc: Ne hissediyorsun?
Daniel: Başım dönüyor, normal duymuyorum. Sanki bir balonun içindeyim...
Franc: Kulak iltihabı olabilir mi?
Daniel: Hayır, çünkü midem de ağırıyor. Ne olabilir ki ?
Franc: Belki de dünyanın en eski hastalığıdır.
Daniel: Verem mi ?
Franc: Hayır... Hayır, hastalıkların en güzeli...

Aşk, sistem dışında kalmak isteyen kaybedenleri, tutunamayanları sisteme dahil ederken farklı bir misyon da üstlenmiş oluyor. Birbiri ardına Fiat 500'ler ağaçlıklı yolda kayıp giderken "Ah diyorum, başkaları da varmış... Sistem bu işte, ne kadar dışında kalmak istersen iste olamayabiliyor çoğu zaman !!!"
Filmin müziklerini Dagur Kári'nin de bir üyesi olduğu Slowblow grubu yapmış. Film kadar müzikleri de gayet keyifli buldum.
Filmin en vurucu tümcelerinden biriyle sonlandırıyorum izlenimlerimi: Büyükbaba lakaplı Roger söylüyor (ya da kusuyor mu desem ?) Daniel'e; “İnsanlık, dünyanın dört bir tarafına yayılan bir hastalık. Bunun bir parçası olamazsın. Ne kadar sorumsuzsun !” VOKSNE MENNESKER / AFİŞ

20 Ocak 2010 Çarşamba

Karçimen

Kardanadamımız Hamburg'tan girdisinde değinmiş olduğum "Karçimen" nam, kardan zat-ı muhteremin elimizdeki tek fotoğrafı özel siyah-beyaz filmle çekilmiş ve çerçevelenerek salonumuzun uygun bir yerine konulmuştur ki, sevgili(m) kocam salonumuzda renkli fotoğraf içeren çerçeve görmek istemediğinden bu çözüm bulunmuştur ve dahi o esnada Kış-2004 sezonudur Maçka Parkı'nda ancak "İstanbul 1985'te son kez beyaz gelinliğini giymiştir; ondan sonrakiler hep kirli ve vıcık-cıvık kar olmuştur!" der sevgili(m) kocam !
Bir dil, işte böyle katledilir.
Yakılır ardından ağıtlar!

;-)
Karçimen ve kızım Maçka Parkı'nda _ İst.2004

19 Ocak 2010 Salı

Kardanadamımız Hamburg'tan

Kardanadamİstanbul'a yılın ilk karı yağıyor. Oldukça seyrek, sulu sepken ama güzel. Kardanadam fotoğrafı Alman arkadaşımdan yeni geldi... Çok kar varmış oralarda... En son ailece yaptığımız, kızımın "Karçimen" diye adlandırdığı kardanadamımızı anımsadım aniden... 2004 Ocak ayıydı yanılmıyorsam... Çok üzülmüştü kızım Karçimen'den ayrılırken. Parkta yalnız kalacak diye hüzünlere bürünmüştü.

18 Ocak 2010 Pazartesi

"Hem burada hem de çok uzakta olabilmek !"

Bir köy var uzaktaHasan Ali Toptaş'ın aynı isimli zamansız, mekansız ve gölgesiz romanından Ümit Ünal'ın uyarladığı 2009 yapımı Gölgesizler / The Shadowless düşler ve gerçeklerin birbirine karıştığı, yer yer (elbette romandan kaynaklanarak) Kafkaesk bir film.
İstanbul'da çalışan bir berber bir gün hem bulunduğu yerde hem de çok uzaklarda olmayı diler. Bir anda küçük berber dükkanından Kırklareli'nin Karadere köyüne geliverir. Çok uzaklarda bir köyde hiç kimse olmak, yeniden herşeye başlamak olanaklı mıdır sorularıyla berberin köyde karşılaştıklarını izletir film büyük bir merakla ve sabırsızlıkla...
Berber dükkanından kaybolarak çok uzaklara gelir, çok uzaklarda geldiği köyün berberi de seneler önce kaybolmuştur. Sonra başka kayboluşlara tanık olur. Köyün en güzel kızı Güvercin kaybolur. Bu arada köyün eski berberi çıkagelir, bu kez berberin karısı kaybolur... Güvercin'in kayboluşundan sorumlu tutulan Cennet'in oğlu kaybolur. Güvercin'in kaybolduğunu ilçeye haber vermeye giden Muhtar da dönmez olur. Köyün bekçisi Baki özetler bireyin devletin gözünde ne anlama geldiğini; "Güvercin var bizim köyde, o kayboldu da..." deyince Muhtar, "Kim lan güvercin?" dediler (ilçedeki yetkililer). "Kuş mu lan?" dediler. Amirim, o bizim köyün en güzel kızı deyince... raflarda böyle böyle kalın defterler var, onları indirdiler. Köyün en güzel kızı ha... köyün en güzel kızı... köyün en güzel kızı. Al sana köyün en güzel kızı. Muhtar baktı. Orada Asker Hamdi'den bu yana hepimizin ismi cismi soyu sopu arasında... mavi kalemle yazılmış ufacık bir satır: Gü-ver-cin. Ana adı, baba adı, doğum tarihi. O zaman anladı ki Muhtar devletin gözünde varımız yoğumuz o satırdır. Devlet iyi kötü bilmez, güzel çirkin, zengin fakir bilmez. Bilmez. Yerin aha şu. Pire gözü kadar, busun sen."
Kanıtla bakalım varoluşunu? Var mısın, yok musun ? Tek satır olarak devletin defterlerinde kalmaya mahkum musun ? Bak bakalım aynaya: Aynada mısın ?Ayna ayna söyle bana

16 Ocak 2010 Cumartesi

"Telli Turna" çıktı!

Telli Turna = Anthropoides VirgoTelli Turna uçuyor...Pardus 2009.1 "Telli Turna" ("Anthropoides Virgo") tüm GNU / LINUX ve PARDUS camiasına hayırlı olsun!
Aşağıdaki bilgilendirme metni Pardus Geliştirici Listesi'nden, "http:⁄⁄liste.pardus.org.tr⁄gelistirici⁄2010-January⁄022760.html" bağlantısından alınmıştır :

Onur Küçük onur at pardus.org.tr
15 Oca 2010 Cum 19:51:13 EET


Merhaba,

Pardus 2009 ailesinin güncelleme sürümü Pardus 2009.1 yayınlandı !

* Türkçe ve İngilizce Kurulan görüntüsünü;
ftp://ftp.pardus.org.tr/pub/pardus/kurulan/2009.1/Pardus_2009.1_Anthropoides_virgo.iso

* Birden çok dil destekli Kurulan görüntüsünü;
ftp://ftp.pardus.org.tr/pub/pardus/kurulan/2009.1/Pardus_2009.1_Anthropoides_virgo_International.iso

* Türkçe ve İngilizce Çalışan görüntüsünü;
ftp://ftp.pardus.org.tr/pub/pardus/calisan/2009.1/Pardus_Calisan_2009.1_Anthropoides_virgo.iso

adreslerinden indirebilirsiniz.


Pardus 2009 kullanıcıları bu gece depolara girecek olan güncellemeleri uyguladıklarında otomatik olarak 2009.1 sürümünü kullanıyor olacaklar.


Pardus ailesinin en yeni üyesi Pardus 2009.1 ile çok daha yetenekli masaüstü ortamı, geliştirilmiş sürücü desteği ve depolara eklenen yeni yazılımların en güncel sürümleri kullanıcıları bekliyor. Kararlılığı ve performansı iyileştirilmiş güncelleme sürümü olan Pardus 2009.1 ile tüm Pardus sürümlerinde olduğu gibi kullanıcılara kolay kullanılabilen, kararlı, hızlı, güvenli bir masaüstü ortamı ve binlerce özgür yazılım sunuluyor.


Pardus 2009.1 ile gelen özelliklerin başında yeni nesil Plasma teknolojisi ve görsel efektlerle zenginleştirilmiş KDE serisinin en son kararlı sürümü KDE 4.3.4 masaüstü ortamı geliyor. Ayrıca bu sürümde çok daha fazla donanım sürücüsü içeren Linux çekirdeği 2.6.31.11 sürümü, Internet üzerinde güvenle gezebilmek için Firefox tarayıcısı 3.5.7 sürümü, grafik işleme yazılımı Gimp 2.6.8, ofis araçları ailesi OpenOffice.org 3.1, ekran kartı ve masaüstü efektlerinin belkemiği Xorg 1.6.5, programlama araçları Python 2.6.4, GCC 4.3.3 vb. önemli teknolojiler yer alıyor.


Bilgisayarınıza kurulmaya ihtiyaç duymadan kullanılabilen Çalışan CD'nin 2009.1 sürümü de yeni Pardus ile gelen özellikler arasında. Çalışan CD'yi bilgisayarınıza takıp çalıştırdığınızda herhangi bir sürücü tanıtma ya da kurulum işlemi ile vakit kaybetmeden Firefox ile Internet üzerinde gezebileceğiniz, Kmail ile e-postalarınızı okuyabileceğiniz, Amarok ile müzik koleksiyonlarınızı dinleyebileceğiniz, SMPlayer ile filmlerinizi seyredebileceğiniz, OpenOffice.org ile tüm ofis işlemlerinizi gerçekleştirebileceğiniz masaüstü ortamınız otomatik olarak hazır geliyor.

İhtiyaç duyduğunuzda bilgisayarınızda oluşan sorunları
kolaylıkla düzeltebilmeniz için dosya sistemi tamir araçları, disk bölümleme yöneticisi araçlar ve çeşitli analiz yazılımları da ayrıca Çalışan CD ile geliyor.

Bir başka yenilik olan Hibrit Görüntü Teknolojisi ile oluşturulan Pardus ISO dosyaları ister CD ortamına, ister DVD ortamına yakılarak, istenirse USB çubuk ve SD kart gibi tak çıkar disk ortamlarına aktarılarak kullanılabiliyor. Ayrıca bilgisayarınızda yeterli miktarda hafıza var ise açılış sırasında tüm görüntünün hafızaya aktarılması yöntemi ile Kurulan ya da Çalışan Pardus çok daha hızlı çalışıyor. Hibrit Görüntü Teknolojisi ve kullanımı ile ilgili detaylı bilgiye http://www.pardus.org.tr/belgeler/iso_nasil.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Sorunsuz kullanım için ISO görüntüsü özetlerini kontrol etmenizi, görüntüleri CD ile kullanacaksanız kaliteli CD'ler kullanarak görüntüleri DAO modunda ve en fazla 16x hızında yakmanızı öneririz.

Bu sürümde emeği geçen, Pardus'u geliştiren, test
eden, çevirilerini yapan ve destek veren herkese Pardus ekibi olarak teşekkür ediyoruz.


--
Onur Küçük Knowledge speaks,
onur.--.-.pardus.org.tr but wisdom listens.

Parduskafa!

15 Ocak 2010 Cuma

The Petrified Forest

Taşlaşmış OrmanArchie Mayo'nun 1935-1936 yapımı The Petrified Forest / Taşlaşmış Orman filmini her izlediğimde nedense ikincil rolde olan kaçak gangster Humphrey Bogart'ın (filmde Duke Mantee), birincil roldeki hayal kırıklıkları ile dolu yazar Leslie Howard'ı (filmde Alan Squier) özellikle öldürdüğü kanısına kapılıyorum ! Oysa ilgisi yok elbette...
The Petrified Forest aslında Robert E. Sherwood'un bir oyunu. Leslie Howard ve Humphrey Bogart tiyatro sahnesinde birlikte oynuyorlar bu oyunda. Oyun filme alınırken Warner Brothers, Duke Mantee rolü için Bogart yerine Edward G. Robinson'da karar vermiş ama Leslie Howard filmdeki rolü de Bogart'ın oynamasında ısrar etmiş.Howard ve BogartLeslie Howard'ın en iyi performanslarından birini sergilediği Taşlaşmış Orman filmi, Bogart için de bir dönüm noktası olmuş. Warner Bros.'la imzaladığı beş yıllık sözleşme kapsamında toplam 28 film çevirmiş Bogart ve bu filmlerin çoğunda hep kanundışı adamları canlandırmış. II. Dünya Savaşı sırasında bindiği yolcu uçağı Almanlar tarafından düşürülünce 1943'te genç yaşta hayata veda eden Leslie Howard'u kadim dostu Bogart unutmamış ve Lauran Bacall ile kızları doğduğunda kızına Leslie ismini koymuş.

99.

99.

Aşağıdaki şiir, "Net" üzerinden şuradaki 99. girdiden alıntılanmıştır :
"çocuğun elinde kağıt mendil
elbiseleri yırtık pırtık yüzü kirli
çocuğun ayakları çıplak

"yakışıklı abi, ceylan gözlü abla"

diyerek satmaya çalışıyor mendilleri
çocuğun evi sokak.

siz mendil almadan da para veriyorsunuz
ve kaçar gibi uzaklaşıyorsunuz
maksat vicdan havalandırmak

çocuğun kalbi kırık
o paraya kıyacak
gidip bally alacak

kalbini mi yapıştıracak?!"

Metin Üstündağ "MetÜst" / Ocak 1997 - "ÖKÜZ" dergisi sayı 32...

Yukarıdaki 'yazılış', kaynağına göre, kısmen düzeltilmiş halidir.
99.

Whoishe?????????????????????
9...
99...
999...
9999...
99999...
999999...
9999999...
99999999...
999999999...
9999999999...
..............
...............
????????????????

14 Ocak 2010 Perşembe

K A D E H

Richard_Lovelace-A-FLY-ABOUT-A..-..-.
Richard Lovelace --- abstrACT
*1.
*2.

12 Ocak 2010 Salı

Mor AY...


Hem doğumgünüm, hem evlilik yıldönümüm !

Hem doğumgünüm, hem evlilik yıldönümüm !

Éric Rohmer yeşil ışınlar çıkararak göçtü.

Yeşilmişik...Kendisine Éric Rohmer diyen, 4 Nisan 1920 doğumlu, anlaşılması güç fakat anlaşıldığında da unutulmayan, asıl adı Jean-Marie Maurice Scherer olan, sinema ve düşün adamı, meşhur filmi "Le Rayon Vert"´in final sahnesindeki güneş gibi, yeşil ışınlar çıkararak bir an için, bu diyardan dün, 11 Ocak 2010'da göçtü.

Toprağı bol olsun büyük ustanın.
AY'dan İzlenimler´de kendisiyle ilgili şu girdilerim olmuş önceden :
*Contes des Quatre Saisons / Dört Mevsim Öyküleri
*Deniz Yıldızı
*Jean-Luc Godard'ın Beklenen Filmi

O da göçüp gidenler kervanına katıldı.

11 Ocak 2010 Pazartesi

Pardus 2009.1 RC Live CD (Çalışan CD) ekran görüntüm :

Live / Çalışan CD Pardus 2009.1 RC
Büyütmek için tıklayınız.

İskenderiye Şekerleri

ANTİK ÇAĞ YEMEKLERİ VE YEMEK KÜLTÜRÜ - ÖN KAPAK
"ANTİK ÇAĞ YEMEKLERİ VE YEMEK KÜLTÜRÜ" adlı kitap bu kez SAHAFİYE'nin ve KİTAPLAR'ın konusu... Aslında çok eski bir kitap değil; 2003'de almışız İstanbul / Nişantaşı / Reasürans Çarşısı'nın Abdi İpekçi tarafındaki arka kapısı civarındaki Patika Kitabevi'nden. 2001 basımı bir kitap. Orijinali 1996'da İngilizce olarak basılmış. 2001'de Betül Avunç çevirmiş bu ilginç kitabı ve dilimize kazandırmış.
Kitabın ilk basımı elimizdeki. Andrew Dalby ve Sally Grainger bu kitabı yazmışlar ve British Museum Press'ten 1996'da "THE CLASSICAL COOKBOOK" adıyla çıkmış. İngilizcesi çeşitli yabancı Internet kitapçı ve sahaflarında 23-32 US$ aralığında bulunabiliyor. THE CLASSICAL COOKBOOK - ÖN KAPAKANTİK ÇAĞ YEMEKLERİ VE YEMEK KÜLTÜRÜ - KENAR / SIRTBizdeki Homer Kitabevi'nden çıkmış olansa ya tükenmiş veya çok az mevcut yerli Internet kitapçıları ve sahaflarda. Tuhaf bir şekilde sanki US$, TL'ye eşitlenmiş gibi bizdekilerin rakamsal değeri de aynı. Kuşe kağıt... Ancak baskı ve kapak kalitesi sanırım İngilizce orijinalinde biraz daha iyi ve bu da orijinalin TL karşılığını artırıyor. İlginç değil mi?Sayfa sayısı 160. Ciltsiz ve karton kapak. 21 x 21 cm. ebadında. Özenle hazırlandığı belli oluyor. Betül Avunç, akıcı bir dille çevirmiş. Antik Dönem veya Klasik Dönem'den kasıt, Eski Grek-Roma hatta Part ve Eski Mısır, Helenistik Çağ... Kitaba alınmış çoğu tarif, günümüze uyarlanabilir veya olduğu gibi kullanılabilir durumda.İlginç tarifler hakikaten...
Burası, özellikle hanım blogcular arasında yaygın olan yemek blogu türünde bir yer değil veya yemek tariflerine yer vermiyorum. Ancak bu kitabın tanıtımı vesilesiyle bir istisna yapacağım... Kitabın içinde, "...tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında..." ibaresi mevcut. Dolayısıyla kitabı tanıtma maksatlı olarak yapılacak basit bir tariften bir zarar gelmez diye düşünüyorum.
Sayfa 84-85'teki "İskenderiye Şekerleri"´nden :
(Kitaptaki imla ile olduğu gibi yazılmıştır.)
YAKLAŞIK YİRMİ TANE
* 1 BARDAK (120 G) SUSAM
* 3/4 BARDAK (85 G) KIYILMIŞ KARIŞIK KURU YEMİŞ (BADEM, CEVİZ, FINDIK)
* 3/4 BARDAK (170 G) SÜZME BAL


Susamlarla kuru yemişleri, renkleri biraz dönünceye dek 180 derecedeki (gaz no 4) fırında kavurun. Balı bir sos tavasına koyup kaynama noktasına getirin, köpüğünü alın ve 7 dakika ağır ağır kaynatın. Bal henüz sıcakken, kuru yemişlerle susamları da katarak iyice karıştırın. Düz bir fırın tepsisini ya da bir fırın kabını yağlayıp, karışımı üzerine yayın. El değdirilecek duruma gelinceye dek soğumaya bırakın, sonra da şeker büyüklüğünde toplar halinde biçimlendirin.
Küçük kağıt parçalarına sararak, yemeğin sonunda meyve ve kuru yemişle birlikte servis edin.

-_Z E Y T İ N -_
Şimdi de arka kapaktan alıntı :
Antik Çağ Yemekleri ve Yemek Kültürü, antik dünyanın bütününden- hem Yunan hem Roma yazınından- yemek tariflerinin derlendiği ve bunların günümüz mutfağında yeniden nasıl yaratılabileceğini gösteren ilk kitaptır. O dönemlerden kalan ziyafet, içki ve şölen resimleri ile öykülerinin yanına, sonuç veren " menüler" yerleştirilerek, ikibin yıl öncesinin tatları, kokuları ve zevkleri ile günümüz arasında bir köprü oluşturulmaya çalışılmıştır.
Bu kitap sekiz bölümden oluşmakta ve her bölüm arkeolojik kanıtlarla desteklenmiş olan Yunanca ve Latince metinlere dayanmaktadır. Böylece Yunan-Roma yaşamına, yiyeceklerinin çeşitliliğine ve yemek kültürüne ilişkin mevcut tüm kaynakların elverdiği ölçüde doğru ve kapsamlı bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır.
Kitabın en çarpıcı özelliği ise antik çağ mutfağını bizzat tatmak isteyen okurlar için elli çeşit özgün antik yemeğinin tam ve uygulanabilir tarifini içermesidir.


Kitapta arkeolojik bazı objelerin görüntüleri de bulunuyor. Örneğin gümüş yemek takımları var. Eskilerin zeytin yetiştirme ve işleme kültürleri dikkat çekiyor. Çeşitli çizim ve görseller ile hoşça okunabilen, gurmelerce pek sevilebilecek bir yapıt. AntiKitEHmmm..!Şikemperest derlerdi eski dilde bizde gurme karşılığı olarak. Oburun kültürlüsü yani mide düşkünü! Kaç adet basıldığını ve meraklısının şu saatten sonra bulup bulamayacağını, kaç baskı yapıldığını bilmiyorum. Fakat bir şekilde edinirseniz, hem tarihe, eski çağlara hem de değişik yemeklere meraklıysanız siz de seveceksiniz bu kitabı.
Afiyet şeker, bal olsun! :-)ANTİK ÇAĞ YEMEKLERİ VE YEMEK KÜLTÜRÜ - ARKA KAPAK
Hello Kitty!    No Kitty!

10 Ocak 2010 Pazar

Pardus 2009.1 RC sunucularda!

PARDUS 2009.1 RELEASE CANDIDATEAşağıdaki duyuru, http://www.ozgurlukicin.com´daki http://www.ozgurlukicin.com/haber/pardus-20091-surum-adayi-cikti/'dan alınmıştır. Henüz duymayan Pardusseverlere, Pardusdaşlara duyurulur..!
PARDUS.ORG.TR-/\/\/\/-ÖZGÜRLÜK İÇİN.COM


Pardus 2009.1 RC ile beraber en güncel kararlı KDE sürümü, gelişmiş sürücü desteği ve depolara eklenen pek çok yeni uygulama en güncel sürümleriyle geliyor. Kullanıcıların çok daha kararlı ve performanslı bir sisteme sahip olacakları Pardus 2009.1 sürüm adayı; tüm Pardus sürümlerinde olduğu gibi kullanıcılara kolay kullanılabilen, kararlı, hızlı, güvenli bir masaüstü ortamı ve binlerce özgür yazılım sunuyor.

Pardus 2009.1 sürüm adayı ile gelecek yeni özelliklerin başında yeni Plasma teknolojisi ve görsel efektlerle zenginleştirilmiş KDE 4 serisinin yeni sürümü KDE 4.3.4 masaüstü ortamı geliyor. Pardus için özelleştirilmiş 2.6.31.9 sürümü Linux çekirdeği, İnternet tarayıcı olarak Mozilla Firefox 3.5.7, Gimp grafik işleme yazılımının güncel 2.6.7 sürümü, Xorg 1.6.5, Python 2.6.4, GCC 4.3.3 ve GLIBC 2.9 gibi, sürümü tamamlayan önemli teknolojilere yer veriliyor.

Bu sürümden itibaren Pardus CD kalıpları Hibrit Görüntü olarak hazırlanmaya başlanıyor. Hibrit görüntüleri ister CD ister DVD'ye yakabilir, arzu ederseniz de USB çubuk gibi sabit disk benzeri aygıtlara yazarak kullanabilirsiniz.

Pardus 2009.1 sürüm adayı RC, her zaman olduğu gibi Pardus FTP sunucularında yer alarak, farklı dillerdeki desteği ile de yine göz dolduruyor. Türkçe ve İngilizce Kurulan görüntüsünü buradaki bağlantıdan, birden çok dil destekli Kurulan görüntüsünü bu bağlantıdan ve de Pardus'u bilgisayarına kurmadan denemek isteyenler için Türkçe ve İngilizce Çalışan görüntüsünüyse buradan indirebilirsiniz.

Pardus Projesi, deneyimli kullanıcılarımızdan deneme sürümlerini incelemelerini, tecrübelerini bizlere aktarmalarını, ayrıca Pardus Test Ekibi'ne katılarak sorunları yakalayıp daha iyi bir Pardus için projeye destek olmalarını bekliyor.

Sıradan bir Pardus ekran görüntüsü...BÜYÜTMEK için TIKLA..!