23 Nisan 2008 Çarşamba

Welcome to the Dollhouse

Oyun Evine Hoşgeldiniz

Aşk karmaşık bir şey
Bir banliyö evinde
Kendimi çok yalnız hissediyorum

Benim ezilmiş bir oyuncak bebeğim var
Ve tıpkı sana benziyor
Küçük kız

*****

(Welcome to the Dollhouse)


Dawn WienerGeçtiğimiz haftasonu sıradan Amerikan orta sınıfı yaşantıları eşliğinde Dawn'ı izledik içimiz burkularak. Todd Solondz, çirkin olduğu için “Viyana Köpeği” lakabı takılan, ailesiyle ve çevresiyle sorunlar yaşamakta olan, sürekli hakarete uğrayan, toplum dışına itilmiş ve tek ideali herkes tarafından sevilmek ve popüler olmak olan Dawn Wiener’ın trajikomik hayat hikayesini anlatıyor Welcome to the Dollhouse / Oyun Evine Hoşgeldiniz filminde. Todd Solondz'un 1995 yılında yazıp yönettiği bu filmden 9 yıl sonra gerçekleştirdiği Palindromes filmi Dawn'a seslenişi ("in loving memory of Dawn Wiener" ) ile başlıyor. İntihar etmiş olan Dawn'ın ardından kuzeni Aviva'nın öyküsünü izliyoruz Palindromes filminde. Palindrome okunuşu baştan veya sondan aynı olan sözcük anlamına geliyor. Örneğin Aviva, Otto, Anna, Ana, Ada vb. gibi. Çocuk istismarını, ikiyüzlülüğü, aklı karışık şaşkın çocukları, onların cinselliğe bakışlarını ve mutsuzluklarını masalsı bir tatla aktarıyor Solondz. Rahatsız eden ve yine iç burkan bir film Palindromes. Aviva teni, yaşı sürekli değişerek karşımıza çıksa da hep aynı Aviva; mutsuz, şaşkın ergen çocuk, sevgiyi ve mutluluğu arıyor !

18 Nisan 2008 Cuma

"Tous les matins du monde sont sans retour. /
Dünyanın tüm sabahları geri dönüşsüzdür."

16 Nisan 2008 Çarşamba

O Ano em Que Meus Pais Saíram de Férias

Hüzünlü Mauro 1970 yılının Haziran ayında Dünya Kupası maçları tüm hızıyla devam ederken Brezilya'dayız...Sao Paulo'daki Yahudi Mahallesi'nde dedesinin evinin önünde anne ve babasının içinde olduğu mavi vosvosun ardından bakakalan Mauro kalbimden yakalıyor beni...Carlos Imperio (ya da kısaca Cao) Hamburger'in yönettiği çok hüzünlü, çok hoş, çok vurucu bir film O Ano em Que Meus Pais Saíram de Férias / The Year My Parents Went on Vacation / Ailemin Tatile Gittiği Yıl.

Eski çağlarda halklar gladyatör savaşlarıyla uyutulurlarmış, yeni çağda bu işi futbol maçları üstleniyor !

14 Nisan 2008 Pazartesi

Ölümsüzlük

Ab-ı HayatYönetmen Darren Aronofsky'nin 1998 yapımı Pi filmini çok sevmiştim. Sonra 2000 yılında Requiem for a Dream / Bir Rüya İçin Ağıtfilmini gerçekleştirdi yönetmen. Bu filmini de sevmiştim. Sonra sessiz kaldı yönetmen ve uzun süre sahnelerinin üzerinde düşünmüş olduğu, sürekli ertelenen, oyuncuları değişen ölümsüzlüğü aradığı 16., 20. ve 26. yüzyıllarda geçen mistik filmi The Fountain / Kaynak (Ab-ı Hayat) ile gündeme geldi. 2006 yapımı The Fountain / Kaynak (Ab-ı Hayat) filmini dün akşam izledim ve çıkarımım oldukça öz; Ölümsüz olmak için öncelikle ölmek gerek !

9 Nisan 2008 Çarşamba

Tuvalu

Tuvalu Veit Helmer'in 1999 yapımı Tuvalu filmi ile ilk izlenimim ne kadar da tuhaf bir film olduğu yönünde. Tuvalu'yu neredeyse sessiz film sayabiliriz. Sanırım sessiz filmlere bir saygı duruşu olarak gerçekleştirmiş Veit Helmer. Terkedilmiş bir sanayi bölgesinin ortasında kurulu kapalı bir havuzda geçiyor olaylar. Fotoğrafta yer alan Anton ve Eva filmin ana karakterleri. Anton kendisini dış dünyaya kapatmış, köhne havuzda zamanını geçiriyor ve havuza gelen Eva'ya aşık oluyor. Bir dizi olaydan sonra ikili bir araya geliyor ve okyanustaki Tuvalu'ya doğru yola çıkıyorlar. Tuvalu Avustralya ile Hawai arasında 9 adet mercan adasından oluşan bir ada ülke bu arada.

7 Nisan 2008 Pazartesi

Kurbağa Yağı Satıcısı

Akira Kurosawa'nın "otobiyografiye benzer bir şey" olarak nitelendirdiği Kurbağa Yağı Satıcısı isimli kitabını en sonunda bitirebildim.

Kitap, 1950 yılında Akira Kurosawa'yı dünyayı tanıtan filmi Rachomon/Raşomon ile bitiyor. Kurosawa kitabını şu tümcelerle sona erdiriyor; "Benim hayatım, filmlerimde. Raşomon'dan sonraki yaşantım hakkındaki en iyi ipucu, daha sonraki filmlerimde yaşattığım karakterlerde beni aramanızdır....Hiçbir şey, bir insanla ilgili gerçekleri onun yapıtları kadar iyi sergileyemez."

1 Nisan 2008 Salı

Aydınlık ama güneşsiz bir gök

Days of Heaven 1978 yapımı Days of Heaven filmi tam anlamıyla bir görsel şölen...Yönetmen Terrence Malick "aydınlık ama güneşsiz bir gökyüzü istiyorum" diyerek hem yazıp hem yönettiği filminin neredeyse tamamını ya günün erken saatlerinde ya da akşam üzeri çekerek tamamlamış. Görüntü yönetmeni Nestor Almendros mükemmel ışık kullanımıyla inanılmaz keyifli bir iş çıkartmış.