31 Temmuz 2009 Cuma

"Oh baby baby it's a wild world"


Ay Hanım
Bugün, küçük kızım için önemli günlerden biri olarak anılarımıza, kişisel müzelerimize kaydoluyor.

28 Temmuz 2009 Salı

Deniz Yıldızı

Sea StarŞu sıralar Éric Rohmer'in "Contes des quatre saisons / Dört Mevsim Öyküleri" serisinden 1996 yapımı Conte d'été / A Summer's Tale / Yaz Öyküsü filmini izlemekteyken geçtiğimiz Pazar gününü Föhr Adası'nda geçiren Alman arkadaşlarımdan deniz yıldızı fotoğrafının gelmesi çok hoş!

Fransız "Yeni Dalga" akımının temsilcilerinden ve Cahiers du cinéma dergisi eski editörlerinden Éric Rohmer'in filmleri ile "Koyu Mavi" arkadaşım sayesinde tanıştım. Geçtiğimiz haftasonundan beri sırasıyla Le Rayon Vert / The Green Ray / Yeşil Işın ile Contes des quatre saisons serisinden Conte de printemps / A Tale of Springtime / İlkbahar Öyküsü ve Conte d'hiver / A Tale of Winter / Kış Öyküsü filmlerini izledim. Şimdi Yaz Öyküsü'nü izlemekteyim. Sonra sırada Conte d'automne / Autumn Tale / Güz Öyküsü filmi var. Éric Rohmer ile ilgili izlenimleri "Contes des quatre saisons / Dört Mevsim Öyküleri" bitince aktarmayı düşünüyorum.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Balık, Kedi ve Ortaköy

Dün, şu sıralar anneannesinin yazevinde keyifli bir tatil yapmakta olan kızımın kitap raflarını düzeltirken küçük cep defterinde 2003 yılındaki Alman arkadaşlarımızla birlikte İstanbul gezintilerimize ait çizimlere rastladım. 4 Ekim 2003 akşamı Ortaköy'de yediğimiz balıklarla ilgili çok hoş iki çizim var...Ortaköy 4 Ekim 2003
Masadaki oturma düzenimiz renklere göre idi. Pembe kızım, mavi benim, sarı ve yeşil ise arkadaşlarımız...
Balık, Kedi ve Ortaköy
Çınaraltı'nın kedisi de balığı bizim kadar lezzetli bulmuştu o akşam!

24 Temmuz 2009 Cuma

Göremediklerine de inananlardan mısınız?

Ölümle yüzleşebilmekAlman yönetmen Wim Wenders sevdiğim yönetmenlerdendir. Uzun bir süre Amerika'da filmler çektikten sonra 2008'de kendi memleketindeki Düsseldorf'ta başlayıp Palermo yani Sicilya'da noktaladığı Palermo Shooting / Palermo'da Yüzleşme filmini 30 Temmuz 2007'de (aynı gün) ölen sinemanın ustaları Michelangelo Antonioni ile Ingmar Bergman'a adamış.

Filmin başrolünü Alman punk rock Die Toten Hosen / Ölü Pantolonlar grubunun solisti Campino üstleniyor. Dünyaca ünlü bir fotoğrafçı Finn'i canlandırıyor Campino. Finn sürekli müzik dinlediği için kulağından hiç çıkarmadığı kulaklığı ile adeta bütünleşmiş durumda. Bir geceyarısı arabasıyla evine dönerken çarpmak üzere olduğu aracın penceresinde ölümle (yani Dennis Hopper) yüzyüze geliyor. Hiçbir şey olmamış gibi arabasından çıkıp o andan itibaren süregelmiş hayatından farklı bir hayata doğru yürüyor ve geçmişiyle ilgili herşeyi Düsseldorf’ta bırakarak Palermo’ya geliyor.

1999 yılının Haziran ayında ciddi bir araba kazası geçirdiğim ve de kaza sonrasında hayatla ilgili tüm düşüncelerim değiştiği için Wim Wenders'in neden ölümü sorgulattığını algılayabiliyorum. Ama Finn'in hayatının anlamsızlığı karşısında yerine koyduğu ile çok da inandırıcı olmadığını söyleyebilirim. Hayatın (gündelik koşuşturmacalar, sürekli bir şeyleri yetiştirmeye çalışmak, kendine bir türlü zaman ayıramamak, özel ya da genel tüm ilişkiler vb.) anlamsızlığı zaten hep başa bela değil midir? Anlamsızlığın yerine farklı bir şeyler koyamadığın sürece kafa karışıklığı her daim seninle olmaya devam ediyor sonuç olarak.

Benim için filmden geriye sadece hoş müzikleri kalıyor...

23 Temmuz 2009 Perşembe

Kendinize ne kadar yabancısınız?

Zetterstrøm geçmişini arıyor! Evet, herkesin içindedir "Pandora Kutusu". Ya da Christoffer Boe'nin Allegro / Seni Seviyorum Diyebilmek (Türkçe'ye bu şekilde çevirisi uygun görülmüş) filminde piyanist Zetterstrøm'un bilinçaltına hapsettiği gibi pek çok kutuları vardır kimilerinin... Doğduğu şehirden, sevdiği kadından, geçmişinden uzaklara giden piyanist Zetterstrøm bir konser vesilesiyle yıllar sonra yeniden doğduğu şehre gelince tüm anılarının şehirde "Zone/Bölge" adı verilen bir yerde hapsedildiği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyor ve içsel yolculuğuna başlıyor!

Filmden geriye kalanlar: Herşey zamanında ve yerinde güzel! Olması gereken zamanda sevdiğini söyleyebilmek çok önemli! Her zaman ikinci şansınız olmayabilir, velev ki oldu (?) işe yaramayabilir!

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Aksak gidiyor zaman

Güneş de tutuldu. Yavaş geçen yaz mı yoksa gündelik yaşam mı? İkisi birlikte mi yavaşlatıyor yoksa herşeyi? Ayırt edemiyorum artık!

21 Temmuz 2009 Salı

Tutulursan!? Yengeç Burcunda Güneş Tutulması

22 Temmuz 2009 Tam Güneş Tutulması
Bu geceyarısından sonra Türkiye saati ile 03:53'te Hindistan'ın batısında bulunan Gucarat eyaletinde (orasının yerel saatiyle 06.23'de) güneşin doğuşundan bir süre sonra yeniden akşam olacak. Daha sonra karanlık (gölge) 15 bin kilometre uzunluğunda, 200 kilometre eninde bir koridor halinde Hindistan, Nepal, Butan, Bangladeş, Myanmar, Çin ve Japon Ryukyu adalarına kadar yayılacak ve 07:18′de Dünya’mızı terk edecek. Tutulmanın hiç bir evresi Türkiye’den izlenemeyecek. Daha ayrıntlı bilgi için Kandilli Rasathanesi linkine bakabilirsiniz.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

20 Temmuz 2009

20 Temmuz 1969'da sevgili(m) kocamın 1. yaşgünü kutlamaları için (kendisi öyle olduğunu iddia ediyor !) insanoğlu Ay'a ulaştı. "Benim için küçük, insanlık içinse büyük bir adım" diyerek, Neil Armstrong sevgili(m) kocam adına (!) bu büyük adımı Ay'da attı ve ayak izini bıraktı. Sevgili(m) kocam her zaman anımsatır; üstelik 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı'nın da yıldönümüdür...
Sırasıyla sevgili(m) kocam, ay ve güzelim Kıbrıs; 41, 40 ve 35. yıldönümleri kutlu olsun...
A Ay
Ay'da İlk Adım

19 Temmuz 2009 Pazar

Beatles söylüyor; "In My Life"

Yarın 20 Temmuz.
"In My Life" modundayım.
Mutluyum.
Mutlu muyum ?

18 Temmuz 2009 Cumartesi

Çıktı sonunda.

Heyecanla beklenen (Bkz.: http://www.ozgurlukicin.com forumları ve diğer ilgili forumlar)
Pardus 2009 sürümü nihayet dün akşam kullanıcılara sunuldu. Aşağıdaki FTP dizininde Türkçe için Pardus_2009.iso, uluslararası dil destekli sürüm içinse (bunda bu kez Türkçe yok) Pardus_2009_International.iso seçilerek alınır. Kalıp (ISO) dosyası Disk At Once (DAO / Bir seferde diske yazım) modunda ve olabilen en düşük hızda kaliteli bir CD'ye K3B, Nero vb. bir programla yazılır ve hard/sabit diskinize kuruluma geçilir...Çift veya daha çok sistem kullanacaksanız, grubu(açılış yöneticisi/açılışta işletim sistemi seçimi) master/başat diskin olduğu kısma kurmayı unutmayın. Pardus'u ise kurulum sırasında önceden belirleyeceğiniz bir boş alana... Bu konuda kafanıza takılabilecek her türlü sorunun yanıtları için http://www.ozgurlukicin.com'dan ve diğer Pardus forumlarından yararlanabilirsiniz.
Daha önceden 2009 RC/RC2 sürümü yüklemiş olanlar ise doğrudan güncelleme yapabilir.
Bildiğim kadarıyla 2008.2 sürümünden henüz 2009'a geçiş yok. Belki geliştiriciler bir betik
ile bunu sağlarlar yakında. Ancak, önerilen temiz 2009 kurulumu...
Bilgisayarımda şu an Pardus 2008.2 (2008-2008.1 Kernel'leri dahil), Pardus 2009 (RC1/RC2 dahil)
işletim sistemleri ve adı lazım olmayan, malum Bill Amca'nın işletilememe sistemi yüklü.
Şimdilik, Çalışan/Live CD sürüm henüz yok ortalarda.


ftp://ftp.pardus.org.tr/pub/pardus/kurulan/2009/

http://ftp.pardus.org.tr/pub/pardus/kurulan/2009/Pardus_2009.iso

ftp://ftp.pardus.org.tr/pub/pardus/kurulan/2009/Pardus_2009_International.iso

Yaşasın açık kaynak kodlu işletim sistemleri ve yazılımlar!

GNU/LINUX dünyasına ve ülkemize hayırlı olsun Pardus 2009.

13 Temmuz 2009 Pazartesi

Seçtiğim Filmler

50 en iyi filmIain Stott, The Online Review'da tüm dünyadan sinema yazarları, sinema eleştirmenleri, yapımcılar, sinema bölümü öğrencileri, sinema üzerine blog/günce yazarları, sinemaseverler gibi katılımcıların görüşleri, önerdiği listeler üzerinden, The 50 Greatest Films / 50 En İyi Film listesini yayınladı. Katılımcılar listesinde 8. sırada ``AY'dan İzlenimler´´ olarak benim listeme ulaşabilirsiniz.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Pardus 2009 RC2 Yayınlandı!

"Pardus 2009 öncesinde son deneme sürümü olan Pardus 2009 RC2 yayınlandı. Bu deneme sürümüne Pardus FTP sunucularından ulaşabilirsiniz.

Pardus 2009 RC2 sürümüyle beraber en son KDE kararlı sürümü 4.2.4, Pardus özelleştirmeleri ve ilk RC sürümüne kıyasla pek çok iyileştirme ve hata düzeltmesiyle birlikte geliyor. Yeni sürüm, aynı zamanda bir takım önemli güncellemeleri de içeriyor: KDE masaüstü ortamı 4.2.4, Linux çekirdeği 2.6.30.1, OpenOffice.org ofis araçları 3.1.0.6, Mozilla Firefox Internet tarayıcı 3.5, Gimp 2.6.6, Xorg 1.6.2, Python 2.6.2 ve daha pek çok yenilik Pardus 2009 RC2 sürümünde kullanıcılarımızla buluşuyor.

Pardus 2009 RC2 sürümü görsel yenilikleriyle de dikkatleri çekiyor. Ön tanımlı programların açılış ekranları, bootsplash, KDM ve KDE Splash temaları Pardus 2009 sürümüne özel tasarımlarıyla bu sürümde yerini aldı. Pardus projesi, 2009 RC2 sürümüyle birlikte özgür yazılım dünyasına yeni simge seti Milky'i de sunuyor.

Pardus 2009 RC2, farklı işletim sistemleri altında bulunan ayarlarınızın göçünü sağlayan Göç Aracı'nı ve Kaptan'da Smolt desteğini beraberinde getiriyor. Smolt desteği sayesinde isteyen kullanıcılar kişisel hiçbir bilgilerini paylaşmadan bilgisayarlarının donanım profillerini projeyle paylaşabilecekler. Proje bu bilgi havuzu sayesinde gelecekte donanım destek süreçlerini geliştirmeyi amaçlıyor.

Bu sürümün, kararlı sürümden önceki son test sürümü olduğunu unutmayınız. Bu yüzden testlerinizde karşılaştığınız hataları ve iyileştirme isteklerinizi, her zamanki gibi hata takip sistemimize bekliyoruz."

Yukarıdaki yazı/duyuru "http://www.pardus.org.tr/" ve "http://www.ozgurlukicin.com/" sitelerinden alıntılanmıştır.

10 Temmuz 2009 Cuma

Hasankeyf'e Bir İmza

Hasankeyf / Ferrell Jenkins tarafından fotoğraflanmıştır.
Döngü...Hasankeyf'e SadakatDöngü...

9 Temmuz 2009 Perşembe

Geiranger

Geiranger / 7 Kızkardeşler Şelalesi Geiranger Fiyordu bulunmak istediğim yerlerden biri... Geiranger Fiyordu'ndaki "Yedikızkardeşler Şelalesi"'nin fotoğrafı ulaştı çok yeni Alman arkadaşlarımdan, 25 Haziran'da oradaydılar...

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Sessizlik

Çin malları almayalım en azından !!!
Uzaklarda bir yerde korkunç olaylar oluyor.

http://www.hurgokbayrak.com/
http://www.gokbayrak.com/
.

7 Temmuz 2009 Salı

Yusuf'un "Sonbahar"ı

Sonbahar / Autumn filmini çok ama çok sevdim. Yönetmen Özcan Alper'in ilk filmi olan 2008 yapımı Sonbahar sevdiğim mevsimlerin birinde başlayıp, sevdiğim coğrafyalardan birinde geçen çok duru, alabildiğine dingin ama aslında "sessiz" isyanlarla, çığlıklarla dolu etkileyici bir film. 1993 yılının Nisan ayında Alman arkadaşlarımla birlikte Amasra'dan başlayarak Sarp sınır kapısına dek karış karış gezdiğimiz, büyüleyici Karadeniz'in muhteşem doğası Sonbahar filminde ana karakterlerden bir diğeri gibi adeta.
Filmde açlık grevi sonrasında revire kontrole gelen Yusuf ile tanışıyoruz. 90’lı yıllarda öğrenci olaylarına katılan Yusuf 19 Aralık 2000 tarihindeki "Hayata Dönüş Operasyonu" sonrasında F tipi cezaevine nakledilmiş bir siyasi suçludur ama ne sebeple cezaevine girdiğini öğrenmeyiz filmde. Ciğerleri artık iflas noktasına gelmiş olan Yusuf fazla ömrü kalmadığı için serbest bırakılır ve memleketi Hopa'ya yaşlı annesinin yanına döner 10 yılın ardından. Yusuf'un (dolayısıyla izleyicinin de) ilk kez revirdeyken gördüğü karga/lar bir türlü peşini bırakmayacaktır. İlk o zaman anlarız Yusuf özgürlüğüne kavuşmasına kavuşacak, cezaevinden çıkıp annesinin yanına gidecektir ama aslında bu buluşma Yusuf'un "Sonbahar"ı olacaktır. Yusuf'un son zamanlarını geçireceği evinde mevsim değişikliklerini pencereden izlerken, Yusuf'un da isyanlarını, geçmişiyle hesaplaşmalarını gözlemleriz. Hayattan düşen pay bu olmuştur Yusuf'a, yüzünü görmediğimiz arkadaşı Cihan günbatımında böyle söylemiştir ve gerekirse yine yaşayabileceklerdir aynısını inadına! Pencereden dolan hüzünYusuf'un sessiz haykırışlarına, isyanlarına ortak oluruz köylülerle olan konuşmalarında, arkadaşı Mikail ile olan diyaloglarında ve küçük kızına bakabilmek için Sarp kapısından sınırı geçerek fahişelik yapmaya gelen Gürcü kızı Eka ile olan duygusal yakınlaşmalarında. Ölümü beklemekte olduğunu ya da ölümün O'nu beklemekte olduğunu kimselere söyleyemez Yusuf, sadece hissettirir izleyiciye keskin bir hüzünle.Seninle uzun bir yolculuğa çıkmak isterdim.Ve... Sonra... Mevsim "Sonbahar"dan kışa doğru değişirken Yusuf'un bütün isyanını Karadeniz'in hırçın dalgalarında izleriz sanki...
Karadeniz'in hırçın dalgalarıAnnesinin isteği üzerine tulumunu üflerken Yusuf, kırmızı (kızıl mı demek daha uygun acaba? /// bu arada kırmızı renk ile başka göndermeler de söz konusu filmde; Yusuf kırmızı minibüse biner köyden kasabaya inişlerde ve dönüşlerde, arkadaşı Mikhail'in kamyoneti kırmızıdır, iskelede son görüşmelerinde kırmızı bir trençkot giymektedir Eka) bayrağa (?) ya da kumaşa sarılı olarak köylülerin omuzunda aşağıda bir tabutun geçişini izleriz pencereden. O pencere ki tüm hayatı özetleyen noktadır aslında filmde, annenin oğlunu beklemesini, mevsim dönüşlerini, Yusuf'un yaprakların düşüşünü izlemesini, ağaçların çıplaklığa bürünmesini, tüm hayatsal döngüleri...."Her daim düşleri peşinde koşan sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına..." mesajı beliriyor ekranda. Film sonlanmıyor içimde.

Filmde hoş ayrıntılar var; Yusuf'un odasında duvarda Doctor Zhivago / Doktor Jivago filminden bir fotoğraf karesinin asılı olması, Yusuf ve Eka'nın birbirlerinden habersiz olarak TRT2'de oynayan Vanya Dayı'yı seyretmeleri gibi...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Yaşar Erdinç'ten 36/42 Para Harekatı

36/42 Para HarekatıHayat; bu kez, bir Pazar öğleden sonrasında, deniz kıyısında, güneş altında, şemsiyenin gölgesinde, sürekli esen rüzgarın eşliğinde ve arasıra serpiştiren yağmur damlaları arasında Yaşar Erdinç'in 36/42 Para Harekatı kitabını bitirmek ve krizlerden ders çıkarmak gerektiğinin ayırdına varmaktı.

NOT: Sevgili(m) kocam halen "Kumsalda" halet-i ruhiyesinde (modunda "?") olduğumu düşünüyor sanırım...

Oysa ben "When I'm Sixty-Four" modundayım...Beatles

3 Temmuz 2009 Cuma

"Faubourg St. Denis"

Paris'e ilk kez 1990 yılının Mayıs ayında Köln'den trenle gitmiştim. Tren Kuzey Garı'na (Gare du Nord) ulaştığında saat sabahın 06:00'sıydı ve bir Fransızla evli olan arkadaşımı arayıp, kalacak yer için yardım istemiştim. Şanslıydım çünkü Fransız eşinin kızkardeşinin Pigalle'deki evi boşmuş o sıralar, rahat rahat orada kalabilecektim. Tam dolu dolu bir 8 gün geçirdim Paris'te. Sabah uyanır uyanmaz evden çıkıyor, akşam hava kararıncaya, tabanlarım yürümekten şişinceye ve bitkin halde yorgun kalana dek eve dönmüyordum. Türk Mahallesi yani Strasbourg Saint-Denis'i çok ilginç bulduğumu anımsıyorum. Hamburg, Köln gibi daha soğuk, mesafeli Alman kentlerinden ve kent sakinlerinden sonra Paris sıcaklığı, içiçe geçmişliği, faklı havası ile sadece ilaç gibi gelmemişti, Türk Mahallesi de inanılmaz keyifli bir yerdi. Hiç unutmuyorum beni en çok şaşırtan, gülümseten uzun cadde üstündeki koskocaman "Elbistan Çayevi" tabelası olmuştu. Hiç yabancılık çekmiyordunuz Strasbourg Saint-Denis'de, nam-ı diğer Türk Mahallesi'nde.
Dün akşam 21 yönetmenden kısa kısa 18 aşk filmini içeren 2006 yapımı Paris, Je T'aime / Paris, Seni Seviyorum filmini izledik.
18 film içerisinde, Alman yönetmen Tom Tykwer'in yönettiği Faubourg Saint-Denis isimli kısa filmde birdenbire "Star Çankırı Çay Salonu"nu görmek çok hoştu.
Star Çankırı Çay Salonu - SALON DE THE
Filmde,
Francine (Nathalie Portman) Thomas(Melchior Beslon)'a şöyle der:
"Dinle! Zaman değişime uğradı.
Bizim bağlantımız mevsimler gibi.
İlkbaharımız harikaydı, ama yaz bitti. Sonbaharı da kaçırdık ve şimdi herşey soğuk.
Herşey çok soğuk, herşey donmaya başladı.
Aşkımız uykuya daldı ve kar bize sürpriz yaptı. Aşkımız karların içinde uyuya kaldı. Şimdi ölüm yaklaşıyor."

Aşk tekdüzelik içinde yitip gidermiş !

"Who am I?"


6 yıl sonra yeniden The Animatrix

AnimatrixElbette Matrix Trilogy'i (Matrix Üçleme) seyredip Animatrix'i yeniden izlememek olmazdı. Animatrix içinde yer alan kısa filmlerin dizelgesini yazmadan geçemeyeceğim.

Animatrix
Final Flight of the Osiris (Osiris'in Son Uçuşu) / Yazan: Wachowski Kardeşler Yöneten: Andy Jones
The Second Renaissance, Bölüm I ve II (İkinci Rönesans) / Yazan: Wachowski Kardeşler Yöneten: Mahiro Maeda
Kid's Story (Çocuğun Öyküsü)/ Yazan: Wachowski Kardeşler Yöneten: Shinichiro Watanabe
Program (Program)/ Yazan ve Yöneten: Yoshiaki Kawajiri
World Record (Dünya Rekoru) / Yazan: Yoshiaki Kawajiri Yöneten: Takeshi Koike
Beyond (Ötesi)/ Yazan ve Yöneten: Koji Morimoto
A Detective Story (Bir Dedektif Hikayesi) Yazan ve Yöneten: Shinichiro Watanabe
Matriculated (Üyelik Kaydı Tamamlandı) / Yazan ve Yöneten: Peter Chung

2 Temmuz 2009 Perşembe

"2 Temmuz 1993"

2 Temmuz 1993
...
16 yıl önce bugün Ortaçağ karanlığı yaşandı !
Unutmayın, unutturmayın !


Yine Gönlüm Hoş Değil

Bugün dost yaralanmış
Yine gönlüm hoş değil
Her yanı parelenmiş
Yine gönlüm hoş değil

Dost hasreti zor imiş
Her dem ah-u zar imiş
Dert adamı yer imiş
Yine gönlüm hoş değil

Akarsuyum yansam da
Kül olup savrulsam da
Bazı bazı gülsem de
Yine gönlüm hoş değil

Muhlis Akarsu

1 Temmuz 2009 Çarşamba

"This is my world! My world!"


5 yıl 8 ay sonra yeniden The Matrix Revolutions
Neo neredesin?
"Everything that has a beginning has an end."