27 Ocak 2016 Çarşamba

Vonarstræti

İzlandalı yönetmen Baldvin Zophoníasson'un 2014 yapımı Vonarstræti / Life in A Fishbowl / Akvaryumda Yaşamak (Fanusta Yaşayanlar) filminin asıl adı "Hope Street / Umut Caddesi" anlamına geliyor ve İzlanda'nın başkenti Reykjavík'te bir caddenin adı gerçekten de... Filmin uluslararası adı ise Maus adlı rock grubunun aynı adlı şarkısından geliyor. Üstelik grubun üyelerinden Birgir Örn Steinarsson yönetmen Baldvin Zophoníasson ile beraber kotarmış senaryoyu. Doğrusu şarkının sözlerini de dinleyince filme "Akvaryumda Yaşamak ya da İstanbul Film Festivali'ndeki "Fanusta Yaşayanlar" adını daha çok yakıştırdım.

Vonarstræti / Life in A Fishbowl / Fanusta Yaşayanlar filminde hayatları birbirleriyel kesişen üç ana karakter var. Sırasıyla ünlü yazar Móri, bekar anne Eik ve eski futbolcu yeni bankacı Sölvi'nin öykülerine ve birbirleriyle olan kesişmelerine odaklanırken düşünmeden duramıyorsunuz... Gerçekten de yaptığımız fanusta yaşamak değil mi?!

26 Ocak 2016 Salı

Filantropica

Romen yönetmen Nae Caranfil'in 2002 yapımı Filantropica / Philanthropy / Hayırseverler Derneği filmi, kısıtlı maaşıyla geçinmeye çalışan, bir yandan da yazar olmak için çabalayan edebiyat öğretmeni Ovidiu'nun hayatına odaklanıyor. Günün birinde bir barda bir kadeh votka karşılığında insanlara şiir okuyan bir ayyaşın kendisini "Hayırseverler Derneği" diye adlandıran bir kuruma yönlendirmesiyle Ovidiu'nun hayatı değişiveriyor.
Ovidiu'nun başına gelenleri izlerken şahane bir sistem eleştirisi de gözlemliyoruz. En üsttekiler, en alttakiler ve sürekli havlayan ortadakiler!

20 Ocak 2016 Çarşamba

Ettore Scola geçti bu Dünya'dan...

Kalbimi Una Giornata Particolare / A Special Day / Özel Bir Gün filmiyle fethetmiş olan sevgili Ettore Scola artık sonsuzlukta...
Unutmadan belirteyim, Alexandre Dumas'nın "Üç Silahşörler" kitabı geçer Una Giornata Particolare / A Special Day / Özel Bir Gün filminin içinden...

18 Ocak 2016 Pazartesi

Cut

İranlı film yönetmeni / auteur Amir Naderi'nin 2011 yapımı Cut filmi, Japon sinemasına karşı bir saygı duruşu...
Shuji adındaki ana kahraman evinin terasında dünya sinemasının en önemli filmlerini kısıtlı izleyici grubuna gösteriyor, ünlü Japon film yönetmenlerinin mezarlarını ziyaret ediyor. Kendi filmini yapmanın peşindeki Shuji'nin hayatı kendisine finansal açıdan destek olan ağabeyinin Yakuza tarafından öldürülmesiyle bir anda değişiveriyor.
Üstteki karede ünlü Japon yönetmeni Yasujirō Ozu'nun mezarı başında Shuji.

15 Ocak 2016 Cuma

En Güzel Günlerimiz...

11 Ocak 2016 Pazartesi

David Bowie geçti bu Dünya'dan...

The Man Who Fell to Earth / Dünyaya Düşen Adam yok artık aramızda, karıştı sonsuzluğa!

45 Years

Andrew Haigh'ın, David Constantine'nin kısa öyküsünden uyarladığı 2015 yapımı 45 Years / 45 Yıl filmi, başrollerdeki Charlotte Rampling ve Tom Courtenay'ın oyunculuk şöleni gibi... 45. evlilik yıldönümlerini kutlamaya hazırlanan Kate ve Geoff çiftinin yaşantıları Almanya'dan Geoff'a gelen bir mektupla değişiverir. Geoff'un Alpler'de buzula düşerek ölen Kate'den önceki kız arkadaşının öldüğü andaki gibi korunmuş olan cesedi bulunmuştur. Ancak eskisi gibi saklanmış olan sadece eski sevgilinin cesedi değil, Geoff'un eski sevgilisine ait anılarıdır da.
Sadakatsizliktir insanı yıldıran, 45 Years / 45 Yıl geçse bile!
Üstelik acaba "Geçmiş" geçmiş midir, bitmiş midir, geçmediyse nerededir? 45 Years / 45 Yıl, her şeyin üstesinden gelebilecek midir?

8 Ocak 2016 Cuma

Bashu, gharibeye koochak (باشو غریبه کوچک)

Bahram Beizai'nin 1980 - 1988 yılları arasında gerçekleşen İran - Irak savaşı sürerken 1986'ta çektiği ama ancak 1989'da gösterime giren Bashu, gharibeye koochak (باشو غریبه کوچک)/ Bashu, the Little Stranger / Küçük Gariban Bashu filmi, Bashu adlı küçük bir çocuğun öyküsü üzerinden savaşın getirdiği yıkımı, çaresizliği, savrulmuşluğu anlatıyor.
Bashu, gharibeye koochak (باشو غریبه کوچک)/ Bashu, the Little Stranger / Küçük Gariban Bashu filminin jeneriği giderek çoğalan uçak görselleriyle açılır. O uçaklar ki filmin ilk sahnesinde bombalarını İran'ın güneyindeki bir yerleşim yerinin üzerine bırakıverecek olan savaş uçaklarıdır. Çöken bir evin altında kalan bir adam, çarşafı alevler içinde kalmış bir kadın ve dumanlar arasında küçük bir kız çocuğunu görürüz. Bashu'nun ailesidir bu gördüklerimiz. Bombardımanda hayatlarını kaybeden Bashu'nun annesi, babası ve kızkardeşi film boyunca Bashu'nun peşini bırakmayacaktır. Toz duman yıkıntılar arasında bir tarlaya sığınabilmiş olan Bashu'nun hayatı ise bir kamyonun arkasına atlamasıyla birlikte tamamen değişecektir. Kamyon İran'ın kuzeyine gitmektedir. Hem doğası hem konuşulan dil hem de yaşayan insanları tenlerinin rengi (daha açık ten rengi) ülkenin bu bölgesinde tamamen farklıdır. Geldiği yerin İran olduğundan bile emin olamayan koyu renk tenli Bashu kendi ülkesinde tamamen yabancı konumundadır. Kamyonun getirdiği bu yaban ellerde kocası uzaklara çalışmaya gitmiş olan, iki çocuklu Naii adlı bir köylü kadın Bashu'ya kol kanat gerer.
Bütün köy "kömür parçası" diye çağırdıkları Bashu'yu dışlarken, Naii yiyecek verir O'na ve kalabileceği bir yuva sunar. Kendi çocuklarından ayırmaz, bütün köye de karşı koyar kendi yöntemleriyle. Mektuplarında Bashu'ya bakmasını istemeyen kocasına bile karşı koyar, dilini anlamadığı bu çocuğa anne olur Naii. Bir gün Bashu'nun yerde bulduğu bir kitaptan okuduğu “İran bizim ülkemiz, biz İran’ın çocuklarıyız” cümleleri köy çocuklarının Bashu'ya olan tutumlarını değiştirir. Artık uzlaşma oluşmaya başlamıştır köy halkı ve Bashu arasında. Sonra birden Naii'nin kocası çıkıp gelir. Çalışmaya gittiği uzaklarda bir elini kaybetmiştir. Bashu'nun kalmasına kesinlikle karşı olan Naii'nin kocası Bashu'yla karşı karşıya gelince her şey değişir. Artık zorluklara karşı beraberce mücadele edecek yeni bir aile vardır ortada... Ailesini savaşta kaybeden Bashu, tüm olumsuzlukları geride bırakarak, yeni ailesiyle yeni hayatına doğru yol alacaktır...

7 Ocak 2016 Perşembe

Metro Manila

Sean Ellis'in 2013 yapımı Metro Manila / Metropol Manila filmi, daha iyi bir gelecek için köylerinden büyük şehre göç eden Ramirez ailesine odaklanarak, yoksulluk, yoksunluk, yolsuzlukla dolu adaletsiz bir Manila portresi çiziyor... Hayli dokunaklı, sinir bozucu, üzücü ama sonuyla izleyicisini ters köşeye düşüren bir film Metro Manila / Metropol Manila!

6 Ocak 2016 Çarşamba

Dar Ghorbat (در غربت‎‎)

IMDb kayıtlarına göre, Sohrab Shahid Saless'ın 1975 yapımı Dar Ghorbat (در غربت‎‎)/ Far From Home / Gurbet filminin dili "Farsça" görünüyor. Oysa film Türkçe!
Sohrab Shahid Saless, Almanya'ya çalışmaya giden Türk işçilerinin monoton hayatlarıına değiniyor filminde. Hüseyin adlı işçi diğer Türk işçilerle birlikte bir binada yaşıyor. Her sabah toplu taşıma araçlarıyla işine gidiyor, fabrikada aynı işi aynı yeknesaklıkla yapıp duruyor, çok kısıtlı Almanca biliyor...
Hüseyin'in aynı daireyi paylaştığı diğer Türkler'in de pek farkı yok kendisinden. Almanlar'la iletişimde olmaya çalışan tek Türk muhtemelen orada öğrenci olarak bulunan bir delikanlı. Ailesinden para bekleyip duruyor, bu arada da işçi arkadaşlarından hep borç para alıyor.
Hüseyin'in durumunu, binada yaşayan yaşlı Alman komşusu çok net bir şekilde özetliyor aslında. Hüseyin konuşulanlara sadece "evet, evet" deyip geçiştiriyor çünkü hiç bir şey anlamıyor!...
Naif bir film Dar Ghorbat (در غربت‎‎)/ Far From Home / Gurbet. Alman ellerine çalışmaya giden, Alman ekonomisini kalkındıran işçilerimizin durumu, adapte olamamaları, memleket hasretleri çok ama çok hüzünlü...

At Land

Maya Deren'in 1944 yapımı At Land / Karada filmi, sinemanın bu ayrıksı yönetmeninin en kişisel, büyüleyici, zamansız ve mekansız özgür bir yolculuğu gibi. Bende bıraktığı tat tam anlamıyla tuhaflıklar silsilesinin beynime ve ruhuma karıştırdıkları oluyor!..

4 Ocak 2016 Pazartesi

Meshes of the Afternoon

Maya Deren - Alexander Hammid çiftinin 1944 yapımı The Private Life of a Cat / Bir Kedinin Özel Hayatı filmini geçtiğimiz ay izlemiştik. 2016'nın hemen ilk günlerinde izlediğimiz ilk Maya Deren - Alexander Hammid filmi, Maya Deren'in yazdığı ve kocası Alexander Hammid'le birlikte çektiği 1943 yapımı Meshes of the Afternoon / Öğleden Sonra Kafesleri filmi oldu. 18 dakikalık bu deneysel siyah-beyaz filmde ayrıca karı - koca başroldeler. Amerikan "Avant-Garde" sinemasının öncüsü olarak Maya Deren henüz 26 yaşında olduğu bu filminde açık uçlu rüyalar ağında izleyicileri muhteşem görüntülerle büyülemektedir.

2 Ocak 2016 Cumartesi

Every Thing Will Be Fine

Wim Wenders'ın 2015 yapımı Every Thing Will Be Fine/ Her Şey Güzel Olacak filmi, 2016'nın hemen şu başlangıç günlerinde yeni yıla dair beklentilerimi karşılıyor adıyla... Her şey güzel olacak... Gerçekten mi?