Bu yaz iki önemli tarih ev yaşantımıza damga vurdu ! 14 Temmuz 2008'de yani Fransız İhtilali'nin yıldönümünde alt kattaki dairemizde tadilata başlandı. 30 Ağustos 2008'de (yani yarın) şanlı Zafer Bayramı yıldönümümüzde tadilat bitiyor. Umuyorum ki bitiyor ! Eşim pek gergindi tadilat boyunca. Tadilattan sonra düzelmesini tüm kalbimle diliyorum.
Pazar günü kızım keyifli yaz tatilini bitirerek İstanbul'a dönecek.
Güneşi özleyeceğiz !
29 Ağustos 2008 Cuma
Resistiré
Saplantılı insanlar saplantılarının ne kadar farkındalardır acaba ? Benim de bir saplantım var mı ve bu saplantımın farkında mıyım ?
İspanyol sinemasının çok renkli yönetmeni Pedro Almodóvar'ın filmlerinde hep şaşırmayı beklersiniz. Yine bu beklentiyle izlemeye koyulduk Almodóvar'ın 1990 yapımı ¡Átame! / Tie me up ! Tie me down ! / Bağla Beni isimli filmini. Genç Antonio Banderas hastalıklı Ricky rolünde oldukça başarılı...Gözleriyle yansıtıyor tüm saplantısını...
Filmin son karelerinde Dúo Dinámico grubunun "Resistiré" adlı şarkısına filmin 3 ana karakteri araba içinde eşlik ediyor ve bu şarkı filmi hafızama daha çok yerleştiriyor. (Şarkıyı filmdeki hali ile www.duodinamico.com web adresinden dinleyebilirsiniz.)

Filmin son karelerinde Dúo Dinámico grubunun "Resistiré" adlı şarkısına filmin 3 ana karakteri araba içinde eşlik ediyor ve bu şarkı filmi hafızama daha çok yerleştiriyor. (Şarkıyı filmdeki hali ile www.duodinamico.com web adresinden dinleyebilirsiniz.)
28 Ağustos 2008 Perşembe
"Bir Yalnız"
Sinemamızın yıldızlarından Orhan Günşiray'ı dün yitirdiğimiz haberini yazıyor tüm gazeteler. Az önce İlhan Berk'i yitirdiğimizi geçmeye başladı internet haberleri, Behçet Necatigil'in deyimiyle "şiirimizin uç beyini"...
AY
Bir yalnız
Gökyüzünün sözlüğünde.
İlhan Berk
AY
Bir yalnız
Gökyüzünün sözlüğünde.
İlhan Berk
Les Amants Criminels

Ozon'un filmindeki Hansel ve Gretel'in yerini Luc ve Alice almış. Luc sessiz, sakin, eşcinsel eğilimleri olduğunu sezdiğimiz ve Alice'e aşık bir çocuk. Alice ise hayli sorunlu bir kız. Her şeyi açıkça yazdığı bir güncesi var. Sınıf arkadaşı Said'e takıp, O'nu öldürmeyi kafasına koyar. Tek başına yapamayacağı için de Luc'u kullanır. İkili Said'i defalarca bıçaklayıp öldürürler ve gömmek üzere ormana giderler. Alice'in dönüş yolunu bulmak üzere bıraktığı izler kaybolduğu için ormanda mahsur kalırlar. Yiyecekleri yoktur. Luc etrafı kolaçan etmek için ayrıldığında masaldaki pasta evin karşılığı olan bir kulübe bulur ve Alice'i alarak kulübeye girerler. Elbetteki kulübe sahipsiz değil ! Masaldaki cadının karşılığı olan tuhaf adam ortaya çıkıverir. Üstelik ormanda Luc ve Alice'in Said'i gömdüklerini görmüştür yani işledikleri suçu biliyordur. Alice'in güncesini ele geçirince kulübenin içindeki karanlık kilere kapattığı ikiliden Luc'u dışarı çıkarır. Alice kilerde aç kalarak cezasını çekerken, Luc ise tuhaf adamın hazırladığı yemeklerle beslenmektedir. Ancak adamın amacı Luc'u yemek değil cinsel açıdan kullanmaktır. İkili tuhaf adamdan kurtulmayı başarıp tekrar ormana kaçtıklarında Ozon'un kimi aslında nasıl cezalandıracağını da merakla bekliyoruz.
Ozon'un son izlediğim filmi olan Les Amants Criminels ile karmaşık düşüncelere sürüklendim. Ancak kısaca diyebilirim ki Ozon'un farklı yorumladığı Hansel ve Gretel'den hiç hoşlanmadım...
İzdüşüm(ler)
GÜLÜMSETEN YÖNETMENLER,
SİNEMA
27 Ağustos 2008 Çarşamba
Kibritçi Kız

Aki Kaurismäki 1990 yapımı Tulitikkutehtaan tyttö / The Match Factory Girl / Kibritçi Kız filmiyle kuzeyli insanların iletişimsizliğini, tekdüze hayatlarını anlatıyor büyük bir yalınlıkla. Andersen'in masalındaki Kibritçi Kız gibi düşlerinin gerçekleşmesini bekleyen Iris'in de sonu mutlu bitmiyor. Kibrit fabrikasında odunların kibrit kutularına dönüşüm sahneleri, Iris'in ailesiyle birlikte yediği akşam yemekleri ruhumu daraltıyor. Ölümcül derecede tekdüzelik, iletişimsizlik. Bunu inanılmaz yansıtmış Aki Kaurismäki.
Film sadece 68 dakika ama bu kısa sürede aktardığı mesaj çok ciddi derslerle yüklü.






İzdüşüm(ler)
İÇİNDEN TÜRK MOTİFLERİ GEÇEN FİLMLER,
SİNEMA
26 Ağustos 2008 Salı
Mies vailla menneisyyttä
Aki Kaurismäki'nin Mies vailla menneisyyttä / The Man Without a Past / Geçmişi Olmayan Adam isimli 2002 yapımı filmi Cannes Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nü kazanmış. Helsinki'ye trenle gelen ana kahraman saldırıya uğrar ve çok ciddi bir şekilde dövülür. Hemen hastaneye kaldırılır ve tam öldü derken, aniden uyanır. Duran kalp O'nun kalbi değildir sanki, ayağa kalkar, sargılarından kurtulur, kırık burnunu eliyle düzeltir. Ancak hafızasını kaybetmiştir. Sahilde iki çocuk onu bulur ve bir süre çocukların ailesinin barakalarına konuk olur. İyileşir ve yaşama tutunmaya başlar. Ama belgeleri olmadığı, ismini bile bilmediği/anımsamadığı için İş ve İşçi Bulma Kurumu'nda form dolduramaz, dolayısıyla iş başvurusunda bulunamaz. Evsizlere, işsizlere yiyecek ve giysi yardımında bulunan Kurtuluş Ordu'sununun işlerine yardımcı olmaya çalışır ve bu misyoner kurumda çalışan Irma ile aralarında ilginç bir aşk ilişkisi başlar.
Hafıza nedir ki ? Geçmişi anımsamak mı daha iyi, yoksa ondan kurtulmak mı ? Geçmişi olmayan adamın geçmişi ile yüzleşmemesini diliyorum film boyunca ve Irma ile ormanda mantar toplama sahnelerini çok romantik buluyorum.
Filmdeki bir bar sahnesinde Aki Kaurismäki'nin kült oyuncusu Matti Pellonpää'nın duvarda asılı fotoğrafı var. 1995'te kalp krizi ile yaşama veda eden Matti Pellonpää'ya bir tür saygı duruşu bu.

Filmdeki bir bar sahnesinde Aki Kaurismäki'nin kült oyuncusu Matti Pellonpää'nın duvarda asılı fotoğrafı var. 1995'te kalp krizi ile yaşama veda eden Matti Pellonpää'ya bir tür saygı duruşu bu.
22 Ağustos 2008 Cuma
Le Temps Qui Reste

8 Femmes/8 Women/8 Kadın (2002)
5x2 (2004)
Swimming Pool / Havuz (2003)
Le Temps Qui Reste / Time to Leave / Veda Vakti (2005)
Les Amants Criminels / Criminal Lovers / Katil Aşıklar (1999)
Ozon'un filmlerini kısaca tanımlamak gerekirse farklı ve hüzünlü filmler en uygunu olacaktır...Ozon karakterleri aracılığı ile bireyin eksiklikleri, hoşnutsuzlukları üzerine gidiyor hep. Le Temps Qui Reste filminde yakında öleceğini öğrenen moda fotoğrafçısı Romain'in sevdiği insanları kendinden uzaklaştırarak veda etmesini izliyoruz. Romain sevdiklerinin fotoğraflarını çekiyor sürekli olarak, ölümünden önce onları fotoğraf karelerine hapsederek beynine kazımak istiyor sanki.
İzdüşüm(ler)
GÜLÜMSETEN YÖNETMENLER,
SİNEMA
18 Ağustos 2008 Pazartesi
Kızım ve ben, bir de Ay
14 Ağustos 2008 Perşembe
Easy Rider

12 Ağustos 2008 Salı
Zombie ja Kummitusjuna

Bu arada Ghost Train film boyunca sürekli karşımıza çıkan ama hiç bir zaman sesini duymadığımız bir punk rock grubu.
İzdüşüm(ler)
İÇİNDEN TÜRK MOTİFLERİ GEÇEN FİLMLER,
SİNEMA
8 Ağustos 2008 Cuma
7 Ağustos 2008 Perşembe
All the Invisible Children
“Tüm yetişkinler zamanında çocuktu, pek azı hatırlasa da!"
Antoine de Saint-Exupery (The Little Prince / Küçük Prens)
Yedi farklı yönetmen (Cezayir doğumlu Fransız yönetmen Mehdi Charef, Balkanlardan Emir Kusturica, Amerikalı Spike Lee, Brezilyalı Katia Lund, İngiliz Ridley Scott ve kızı Jordan Scott, İtalyan yönetmen Stefano Veneruso ve Çin’den John Woo.) Unicef ve WFP (Dünya Gıda Programı)'nın ortaklığında hayata geçirilen proje kapsamında dünyanın farklı coğrafyalarında ezilen, görmezden gelinen çocuklar üzerine yedi kısa film (Tanza / Blue Gypsy / Jesus Children of America / Bilu e Joao / Jonathan / Ciro / Song Song and Little Cat) çekerek 2005 yapımı All The Invisible Children / Görünmez Çocuklar isimli filmi gerçekleştirmişler. Yapım masraflarını yönetmenler üstlenmiş, filmden elde edilen kazanımlar Unicef'e aktarılmış. All the Invisible Children / Görünmez Çocuklar tüm mağdur edilen çocuklar için duyarlı bir dokunuş olmuş. Yedi film arasında benim en çok beğendiğim Katia Lund'un Bilu e Joao'sı...İki kardeşin gözünden Brezilya sokaklarındayız. Suça bulaşmadan nasıl var olmaya çabaladıklarını görmek hüzünlü ama bir o kadar da halen umudun var olduğunu kanıtlıyor biz umursamaz izleyicilere.
Antoine de Saint-Exupery (The Little Prince / Küçük Prens)

5 Ağustos 2008 Salı
Machuca

Özel bir Katolik okulunun müdürü olan idealist Peder McEnroe’nin amacı insanların daha eşit şartlar altında yaşamasına yardımcı olmak. Yakın çevrede oturan yoksul ailelerin çocuklarını okulda okuyan bazı zengin öğrenci ailelerinin desteği ile okula kabul ettirmektedir. Santiagolu zenginlerden sadece birkaç sokak ötede bir gecekondu mahallesinde ailesiyle birlikte yaşam savaşı veren Pedro Machuca, Peder McEnroe tarafından bu zengin okuluna işte böylelikle kabul edilir ve zengin burjuva bir ailenin çocuğu olan Gonzalo Infante'nin arkasındaki sırada oturmaya başlar. Santiago sokaklarında farklı görüşlerdekilerin mitinglerinde birlikte bayrak satmaya varacak kadar hoş bir arkadaşlık kurarlar. Kurarlar ama baştan biliriz ki farklı sınıflardan insanlar arkadaşlıklarını sürdüremezler. Darbe olduktan sonra gecekondu mahallesine gelerek askerlerin yoksulları sorgusuz sualsiz götürmelerini sessizce izliyor Gonzalo. Bir asker onu da götürmeye geldiğinde "üstümdekilere baksana, ben onlardan değilim" sözleri dökülüveriyor dudaklarından. Arkasında belki de tek gerçek arkadaşı olan Machuca'yı gözleri yaşlı bir halde bırakıp gecekondu mahallesinden uzaklaşıyor Gonzalo. Darbeyle birlikte gecekondu mahallesi yerle bir olurken, zenginler daha da zenginleşiyor.
Filmde Gonzalo'nun babasının Allende'nin izlediği politikalarla ilgili söylediklerini düşünüyorum; "Sosyalizm Şili için iyi, ama bizim için iyi değil". Siz kimsiniz ?