27 Ağustos 2008 Çarşamba

Kibritçi Kız

Kibritçi Kız IrisIris (Aki Kaurismäki'nin kült kadın oyuncusu Kati Outinen oynuyor.) içine kapanık, mutsuz, sıradan bir genç kadındır. Bir kibrit fabrikasında yürüyen bant üzerindeki kibrit kutularının etiketlerini kontrol eder. Kazandığı tüm maaşı annesi ve üvey babasına vermektedir. Hiç arkadaşı yoktur. Ailesiyle iletişimi de yoktur. Hayatı tekdüzedir. İşten eve gelir, yemek yapar, tek söz konuşmadan ailesiyle yemek yer, küçük odasında rastgele radyo kanallarını dinler, aşk romanları okur ve akşamları süslenip püslenip barlara gider. Aradığı kötü şansını döndürecek, tekdüzeliği bitirecek, kendisini bardaki grubun şarkısında söylediği gibi rüya ülkesine götürecek bir erkektir. Ama gittiği barlarda kimse onu fark etmez ve dansa kaldırmaz. Bir gün maaşının büyük bir bölümünü vitrinde gördüğü kırmızı bir elbiseye harcar. [Sevgili(m) kocam kırmızı elbisenin göründüğü noktada elbisenin vitrindeki duruşuyla aslında şeytana benzediğini yorumladı. Film de bu kırmızı elbiseyle farklılaşıyor.] Ailesinin çok kızmasına, üvey babasından elbise yüzünden tokat yemesine ve de derhal elbiseyi götürüp iade etmesini söyledikleri halde Iris elbiseyi giyer ve bu kez daha lüks bir bara gidip şansını dener. Şansı dönmesine döner, geceyi barda tanıştığı zengin bir adamla geçirir ancak bardaki zengin adam için salt tek gecelik bir eğlencedir. Adam bir daha birlikte olmayacaklarını söyler, Iris daha çok içine kapanır ama bu arada hamile kaldığını öğrenir. Adama uzun bir mektup yazar Iris, bu bebek sürprizdir ve her şey yoluna girecektir. Oysa adamın tepkisi nettir: "o piçten kurtul" der yazdığı notta bir çekle beraber. İşte o noktada Iris sıyrılıverir her şeyden. Soğukkanlı bir intikam tek amacı olur !

Aki Kaurismäki 1990 yapımı Tulitikkutehtaan tyttö / The Match Factory Girl / Kibritçi Kız filmiyle kuzeyli insanların iletişimsizliğini, tekdüze hayatlarını anlatıyor büyük bir yalınlıkla. Andersen'in masalındaki Kibritçi Kız gibi düşlerinin gerçekleşmesini bekleyen Iris'in de sonu mutlu bitmiyor. Kibrit fabrikasında odunların kibrit kutularına dönüşüm sahneleri, Iris'in ailesiyle birlikte yediği akşam yemekleri ruhumu daraltıyor. Ölümcül derecede tekdüzelik, iletişimsizlik. Bunu inanılmaz yansıtmış Aki Kaurismäki.
Film sadece 68 dakika ama bu kısa sürede aktardığı mesaj çok ciddi derslerle yüklü.
Döngü...Döngü...Döngü...Masallar her zaman mutlu sonla bitmez, mutsuz sonlarla başetmek gerek ! Çağımızın en belalı sorunu iletişimsizlik, iletişimsizlikten kurtulmak için önce bireyin kendisinin çaba harcaması gerek !Döngü...Döngü...Döngü...