18 Şubat 2014 Salı

Tengri: Le Bleu du Ciel

Fransız kadın yönetmen Marie-Jaoul de Poncheville, Kırgız Türkü Cengiz Aytmatov ‘un ünlü Cemile adlı öyküsünden esinlenerek senaryosuna da katkıda bulunduğu 2008 yapımı Tengri: Le Bleu du Ciel / Tengri: Blue Havens / Mavi Cennet adlı filminde, Kırgız bozkırlarında geçen bu çok hoş aşk öyküsünü inanılmaz görsel ve işitsel güzellikte anlatmış. Louis Aragon’a göre Dünya’nın en güzel aşk öyküsü olan Cemile, Marie-Jaoul de Poncheville’in uyarlamasında filmin çekildiği yılların koşullarına taşınmış. Bu kez filmdeki savaşın adı hiç geçmiyor ama muhtemelen Afganistan savaşı olmalı diye düşündürtüyor. Marie-Jaoul de Poncheville’in ilk Cemile göndermesi, Fransa’daki Calais kentinden kamyona binip Kırgız topraklarında kamyondan inen ve tek amacı babasını bulmak olan Timur’a “sen Cemile’nin oğlu olmalısın” diyen yayladaki kabile şefinin eşinden geliyor. Daha sonra Timur’un gördüğü, kocası savaşta olan güzeller güzeli Amira ise doğrudan Cemile’yi çağrıştırıyor. Timur babasının öldüğünü öğrendiği halde yayladan uzaklaşamıyor ve Amira’ya aşık oluyor.
İkili elele verip, birlikte yeni bir hayata doğru yaylayı terk ettiklerinde elbette Amira’nın kocası ve arkadaşları peşlerine düşüyor. Sonrası güzelim Kırgız topraklarında kah bozkırda kah dağlarda geçen muhteşem bir anlatıya dönüşüyor. Bir kadın yönetmenin duyarlı ellerinde soluk soluğa izlenirken kaçıp kovalamaca, yönetmen beni yanıltmıyor ve mavi cennete kavuşturuyor kahramanlarını...

Unutmadan belirtmeliyim ki, kulağınızı dikkatlice filmdeki diyaloglara verince Kırgız Türkçesi'nin duruluğunu ve sadeliğini, Türkiye Türkçesi'yle benzeştiği sözcükleri de keyifle keşfediyorsunuz.