Umursamazlık yapışmış üzerimize. Yanıbaşımızda gerçekleşen olaylar/sorunlar ya da bizden kilometrelerce uzaklarda televizyonlardan, radyodan, internetten izlediğimiz olaylar/sorunlar bizi ilgilendirmiyor. Başkalarının sorunlarına duyarsızız, duyarsızlaştırılıyoruz. Giderek bencilleşiyoruz, bencilleştiriliyoruz. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" deyimini fazlasıyla özümser olmuşuz.
Bu bağlamda izlemek gerek Alfonso Cuarón'ın "Y tu mamá también / And your mother, too / Ananı da..." filmini. Ön planda iki yeniyetme gencin kendilerinden büyük bir kadınla cinsellikle bezeli yol hikayesi var filmde. Başlangıçta varacakları yer hayali bir hedef aslında; "Cennet'in Ağzı" isimli muhteşem bir kumsal. Arka ya da gizli planda ise yol hikayesinin kahramalarının yanlarından geçip gittikleri Meksika'nın toplumsal sorunları var. Yorumsuz veriliyor hepsi, anlatan sadece aktarıyor bize, yorumlar izleyene kalıyor.
Soruyor sevgili(m) kocam filmi izlerken: "Meksika'nın sorunlarına ne kadar duyarlısın ?"
Sahi, ne kadar duyarlıyım ?
Ne kadar duyarlıyım ?
Ne kadar ?