Alman yönetmen Wim Wenders sevdiğim yönetmenlerdendir. Uzun bir süre Amerika'da filmler çektikten sonra 2008'de kendi memleketindeki Düsseldorf'ta başlayıp Palermo yani Sicilya'da noktaladığı Palermo Shooting / Palermo'da Yüzleşme filmini 30 Temmuz 2007'de (aynı gün) ölen sinemanın ustaları Michelangelo Antonioni ile Ingmar Bergman'a adamış.
Filmin başrolünü Alman punk rock Die Toten Hosen / Ölü Pantolonlar grubunun solisti Campino üstleniyor. Dünyaca ünlü bir fotoğrafçı Finn'i canlandırıyor Campino. Finn sürekli müzik dinlediği için kulağından hiç çıkarmadığı kulaklığı ile adeta bütünleşmiş durumda. Bir geceyarısı arabasıyla evine dönerken çarpmak üzere olduğu aracın penceresinde ölümle (yani Dennis Hopper) yüzyüze geliyor. Hiçbir şey olmamış gibi arabasından çıkıp o andan itibaren süregelmiş hayatından farklı bir hayata doğru yürüyor ve geçmişiyle ilgili herşeyi Düsseldorf’ta bırakarak Palermo’ya geliyor.
1999 yılının Haziran ayında ciddi bir araba kazası geçirdiğim ve de kaza sonrasında hayatla ilgili tüm düşüncelerim değiştiği için Wim Wenders'in neden ölümü sorgulattığını algılayabiliyorum. Ama Finn'in hayatının anlamsızlığı karşısında yerine koyduğu ile çok da inandırıcı olmadığını söyleyebilirim. Hayatın (gündelik koşuşturmacalar, sürekli bir şeyleri yetiştirmeye çalışmak, kendine bir türlü zaman ayıramamak, özel ya da genel tüm ilişkiler vb.) anlamsızlığı zaten hep başa bela değil midir? Anlamsızlığın yerine farklı bir şeyler koyamadığın sürece kafa karışıklığı her daim seninle olmaya devam ediyor sonuç olarak.
Benim için filmden geriye sadece hoş müzikleri kalıyor...