27 Aralık 2010 Pazartesi

K O S M O S

KosmosGünlerden bir gün, nereden geldiği belli olmayan yarı meczup bir adam ağlaya ağlaya karlar içinden Kars'a gelir. (Kars diyorum ama adı hiç bir zaman geçmez kentin, sınırdaki bir kasabadır burası...) Gelir gelmez nehirde boğulan çocuğu kurtarır. O çocuk ki babası mezbahada hayvanları kesmektedir. Yani can alan birinin oğluna can vermiştir. Şeker dışında başka bir şey yemez, uyumaz, çalışmaz, hırsızlık yapar, etrafındakilere şifa dağıtır, kuşlar gibi ses çıkararak iletişim kurmaya çalışır, çok anlamlı sözler çıkar ağzından, sadece çay içer ve tek derdi aşktır. Aşık olduğu kız "adım Neptün olsun" deyince, "Sen Neptün ol, ben de 'Kosmos' olayım!" der.Neptün ve KosmosReha Erdem, ilk filmi ve bence başyapıtı 1988 yapımı A Ay / Oh Moon filmi ile kalbimi ve beynimi tam onikiden vurmuş bir yönetmendir. Reha Erdem'in A Ay'ı izleyen tüm filmlerini izledim elbette ama A Ay filminin bıraktığı tat her zaman farklıydı. A Ay'dan sonra Hayat Var filmi ile beni bambaşka bir İstanbul'a götüren Erdem, son yapıtı 2010 yapımı Kosmos ile sadece fiziki olarak İstanbul dışında bir kente değil farklı bir dünyaya da beni taşıdı diyebilirim.
Kosmos algılaması güç bir film. 'Kosmos' karakteri de gerçekte olunabileceğine inanması zor bir karakter. Biraz eski zamanların mecusi dervişleri gibi. Reha Erdem'in sözleriyle, 'Kosmos', bir süper kahraman. Yönetmen bu nedenle de karakterin, gerçek olmadığını belirtiyor ve gerçek değil derken, keşke gerçek olsa anlamında da söylediğini ekliyor. Reha Erdem'in belirsiz bir zamanda, belirsiz bir kente gelen, iletişimde olduğu kent sakinlerini varlığıyla rahatsız eden, bazılarını iyileştiren, bazılarını sarsan ve geldiği gibi kentten çekip giden karakteri en vurucu sözlerinden birini kente sürgün gönderilmiş öğretmene söylüyor: "İnsanın hayvana bir üstünlüğü yok efendim !"
Reha ErdemKarlar altındaki güzeller güzeli Kars'a Gezici Film Festivali kapsamında giden Reha Erdem kentten çok etkilendiğini belirtmiş bir söyleşisinde. Bazı yıkık görüntüler, O'na bir savaş ortamını çağrıştırmış ve bir de oradaki insanların varoluş şekilleri dikkatini çekmiş; örneğin karın üzerindeki siyah paltolu, siyah şapkalı adamlar... "Her şey aşırı derecede sinematografikti." diyor Erdem ve ekliyor; "Dolayısıyla ham duran proje fikrim, bir elbise gibi Kars’ın üzerine oturdu." Bu kent Reha Erdem'in filmine çok yakışmış bence. İzlerken seneler önce gördüğüm Kars'ı gözümün önüne getirmeye çalıştım. Kışın değil, baharda görmüştüm Kars'ı... Taş evler, ağaçlar, sokaklar, nehir... Kars hakikaten büyüleyici bir kent...
Kosmos müzikleriyle de çok güzel bir film bence. Rachel's grubunun "Systems: Layers" albümünden filmin fragmanında da yer alan "Even Odd" parçası oldukça hoş. Benim için salt 1999 yapımı "Selenography" albümü demek olan Rachel's grubunun hemen bu albümünü de edinmeliyim diye düşündüm yaylıların eşliğinde Kars'ın kazları koşuştururken ! Elbette Reha Erdem'in deyimiyle Kars’ta nereye giderlerse duydukları ‘Bu Gala Daşlı Gala’ türküsü de filmin olmazsa olmazı olmuş.
İnanmasına inanmak zor 'Kosmos' karakterine ama ben yine de sevdim film kahramanı olarak kalacak olsa da, kendine ait bir evrende yaşayan ve oradan çıkmaya niyeti olmayan bu hayli anarşist / şamanistik varlığı ! Vampirlik ile dervişlik arasında bir acaip noktadaki hafifliğin düşsel ağırlığını duyumsattı bana!!!