Kolombiyalı yönetmen Gabriel Rojas Vera'nın yazıp yönettiği Karen llora en un bus / Karen Cries on the Bus / Karen Otobüste Ağlıyor filmi 2011 yapımı. Yönetmenin ilk filmi olan Karen llora en un bus açıkçası önce adıyla sonra da yalın anlatımıyla izleyiciyi yakalıyor.Kolombiya'nın başkenti Bogotá'da hayatını değiştirmek üzere ardında kocasını, evini, ev kadınlığını bırakmış Karen'le otobüste sessizce ağlarken tanışıyoruz. Biraz birikmiş parasıyla kentin kenar bir semtinde kendine küçük bir oda tutuyor Karen ve iş aramaya koyuluyor. Sadece dertleşmek için uğradığı annesi anlayamıyor bir türlü kızının neden terkettiğini kendisini aldatmamış, tek bir fiske bile vurmamış olan, deyim yerindeyse "gül gibi" kocasını ! Oysa duyarlı kadınlar hemen çözüyorlar Karen'in gömmek istediğinin hizmetçi ruhuna bürünmüş (buradaki kasıt kesinlikle hizmetçilik mesleğini yapanlar değil, biliniz lütfen blog takipçileri !), konforlu evinin duvarlarının arasına hapsedilmiş boş hayatının olduğunu. Yeknesak günlerdir evlilikleri, ilişkileri öldüren. Gündelik hayatın akışında iş arkadaşı ile daha çok konuşacak konu bulan ve kendisi alabilecekken "Ceketimi verir misin ?" diyen bir koca da hak edendir elbette en sonunda terkedilmeyi !
Parası çabucak azalır Karen'in, bir de çantasını çaldırır yetmezmiş gibi. Aç kalır, dilencilik yapar, iş bulamaz. Ne derler, başa gelen çekilir. Üstelik kendi başına bu sorunları getiren de Karen'in kendisidir. Evet sevgili Karen, ayaklarının üzerinde hem de bu kadar vasıfsızken durmak zor, yeni baştan bir hayata başlamak kabul ediyorum hiç kolay değil fakat bil ki olanaksız da değil.
Son zamanlarda izlediğim bağımsız sinemanın en güzel örneklerinden olan Karen llora en un bus / Karen Cries on the Bus / Karen Otobüste Ağlıyor filminin ana karakteri olarak Karen izleyiciye öylesine hoş kanıtlıyor ki bağımsızlığını, "Ceketimi uzatır mısın ?" deme gafletinde bulunan eski kocasından sonraki sevgilisi de bir güzel yanıtını alıyor ! Film başlarken otobüste ağlayan Karen, film biterken otobüste kitap okuyor. Duraklardan birinde binen başka bir kadın ağlamakta bu kez. Kimbilir, belki başka bir yönetmen de bu kadının öyküsünü filme çekmiştir diye düşünürken annemin hep dediği gibi yoksa hayatımız mı bir film saplantısından kurtulamamış olduğumun, kurtulamamış olacağımın ayırdına vardığımı da yazmadan duramayacağım.