8 Ocak 2014 Çarşamba

Sunday, Bloody Sunday

Bugün Pazar değil. Fazlasıyla farkındayım. (Peşinen belirteyim, Pazar günlerinin ayrı bir önemi var benim için. ) Başlığın 1972’de Kuzey İrlanda'nın Derry kentinde 26 silahsız göstericinin İngiliz askerleri tarafından vurulması ve 13'ünün ölmesi ile sonuçlanan korkunç olay üzerine yapılmış Bloody Sunday /Kanlı Pazar filmi veya 1972’de gerçekleşmiş bu olayın ardından rock grubu U2’nun bestelediği, 1983 tarihli “War” albümlerinde yer alan “Sunday Bloody Sunday” şarkısı ile de ilgisi yok. Açıkçası John Schlesinger’in 1971 yapımı Sunday, Bloody Sunday / Allah'ın Belası Pazar filmini izlemeye başlamadan bu olayla ilintisi olduğunu düşünmüştüm. Elbette hiç bir ilinti yok ve sanırım “Allah'ın Belası Pazar” denilmesinin sebebi filmin bir Cuma gününden başlayarak izleyiciye aktardığı 10 günlük süredeki Pazar günlerinin bıraktığı etkiler yüzünden. Karmaşık bir eşcinsel/biseksüel/heteroseksüel aşk üçgeni var filmde. Aynı cevap verme servisini kullanıp, aynı adama aşık olup, hiç karşılaşmadan birbirlerinin farkında olan ve aşık oldukları uçarı sanatçı, egoist, biseksüel Bob Elkin’in (şarkıcı/oyuncu Murray Head bu rolde) ülkeyi terk edip gitmesiyle yıkılıp, kendilerini yarım kalmış hisseden eşcinsel Yahudi doktor Daniel (Peter Finch var bu rolde) ile boşanmış heteroseksüel genç kadın Alex’in (Glenda Jackson canlandırıyor) yaşadıkları, hissetikleri, ruh halleri çok güzel yansıtılmış.
Alex, Bob Elkin’i, yalnızca kendisi için isterken, Daniel daha bir kabullenmiş gibi paylaşmayı fakat sonuçta, gülen, her ikisi de olamıyor; Bob Elkin’in gitmesiyle bir başlarına kalıveriyorlar.
Penelope Gilliatt’ın senaryosunda ve John Schlesinger’in muhteşem çekimlerinde, ön planda üst-orta sınıfa mensup İngilizler'in bireysel ve ailevi sorunlarını izlerken, arka planda da Londra sokaklarında neler olup bitiyor, İngiliz toplumu nasıl yozlaşıyor, hayli ilginç kesitler gözlemliyoruz.
Sunday, Bloody Sunday / Allah'ın Belası Pazar filminin, sinema perdesinde ilk tutku ve sevgi dolu eşcinsel öpücüğün, hem de neredeyse film başlar başlamaz, vurucu bir şekilde göründüğü film olarak adını sinema tarihine yazdıran bir film olduğunu belirterek noktalıyorum günce notlarımı.