``Öyle bir hikâye ki bizimkisi
kahramanına dar gelmiş dünya sanki.
Norveç'te anayurdunda,
dağlarda cinlerin sarayında,
Fas çöllerinde bedeviler arasında,
Mısır'da Sfenkslerin ardında,
kral olma tutkusuyla,
girmediği kılık, yapmadığı iş kalmasa da
vazgeçmemiş asla benliğinden ayrılmaya.
Rüyalarla masallar,
hayallerle yalanlar,
aslında aralarında ipincecik bir sınır var.´´
Anneler ve kızları olarak öğreneceğiz Henrik Ibsen'in yazdığı Edvard Grieg'in müziklerini bestelediği Peer Gynt (Per Günt) müzikli oyununda; "Birinin kendisi olması ne demek? Göründüğümüz gibi miyiz? Yoksa kimsenin bilmediği ve bilemeyeceği bir BEN var mı içimizde? İçimizdeki BEN'i ne kadar koruyabiliriz? Doğru her zaman doğru mudur? Bazen birisi için doğru olan başkası için yanlış olamaz mı?"
Oyun dönüşünde kızımdan ``I Dovregubbens hall / Dağ Kralının Salonunda´´ suitini dinlemenin hayaliyle haftasonuna başlamak ne güzel!