26 Temmuz 2012 Perşembe

Mean Streets

İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen Martin Scorsese pek çok filminde güzel güzel anlatır doğup büyüdüğü New York’taki İtalyan Mahallesi (Little Italy / Küçük İtalya)’ni. İlk uzun metrajlı yarı otobiyografik filmi 1967 yapımı Who's That Knocking at My Door ? / Kapımı Çalan Kim ? filminde sevdiğim oyunculardan Harvey Keitel ile birlikte çalışmaya başlamış. Şu makalede okuyabileceğiniz üzere, Martin Scorsese kendisini etkileyen yönetmenlerden John Cassavetes’in Shadows / Gölgeler filmine değinerek, bu filmden aldığı ilhamla kendi deneyimlerinin oluştuğu, büyüdüğü çevreyi yani İtalyan Mahallesi’ni filmlerine konu etmeye başladığını söylemiş. Scorsese’yi etkileyen yönetmen John Cassavetes Who's That Knocking at My Door ? / Kapımı Çalan Kim ? filmini izledikten sonra “ Citizen Kane’den bile daha iyi, kalbe fazlasıyla hitap ediyor. “ yorumunu yapmış. Scorsese aynı zamanda iyi bir dostu da olan Cassavetes’in, Who's That Knocking at My Door ? filminden sonra çektiği 1972 yapımı Boxcar Bertha / Soygun ve Aşk filmini izlediğinde “bütün bir yıl bu berbat filmi çekmek için mi uğraştın !” eleştirisiyle aklının başına geldiğini ve tekrar kendi mahallesi ile ilgili filmlere dönüş yaptığını söylüyor.Mean Streetsİyi ki John Cassavetes ağır bir şekilde kendisini eleştirmiş diyerek, Martin Scorsese’i Martin Scorsese yapan film olarak kabul edilen 1973 yapımı Mean Streets / Arka Sokaklar filmine değinmek istiyorum. Amerikan Sinema Tarihi’ne kültürel, tarihsel ve estetik açıdan en iyi filmlerden biri sıfatıyla adını yazdıran Mean Streets sinemaseverlerin arşivinde olmayı fazlasıyla hak eden bir film. Bu filmle birlikte Scorsese'nin ilk kez çalıştığı, yeni parlamakta olan genç yetenek Robert de Niro da sinema kariyerinin ilk önemli rollerinden birinde yer alıyor ve ilerki yıllarda devam edecek olan Scorsese – De Niro işbirliği de başlamış oluyor.CharlieJohnny BoyFilm, oldukça gerçekçi sinema diliyle Charlie (Harvey Keitel) ve Johnny Boy (Robert de Niro)’un arkadaşlığı üzerinden 70’lerin başındaki İtalyan Mahallesi’nin “arka” sokaklarını anlatır. Hayli delidolu, serseri mafya elemanı Johnny Boy ve mafya liderlerinden amcasının kol kanat gerdiği, geleceğiyle ilgili büyük ümitler beslediği Charlie ile oldukça iyi bir soundtrack (film müzikleri) eşliğinde dönemin New York’unun sokaklarında dolaşırız. Mafya hayatından uzak kalmaya çalıştıkça daha çok içine batan Charlie’nin çaresizliğini, Teresa’yla olan imkansız aşkını, Johnny Boy’un isyanlarını, büyük oynamaya çabalamanın nasıl yerle bir edileceğini izlerken işte diyorsunuz budur Martin Scorsese’nin sineması.
Sinema sahnelerinde ya da TV’de olsun içinden geçen filmlerle de elbette ilgili kategorime yerleşiyor Mean Streets / Arka Sokaklar filmi. Ayrıca ufak tefek işlerde ekstra ellerinde kalan her parada Charlie’nin “haydi sinemaya gidelim” çoşkusunu izlemek de ayrı bir keyifliydi !Borsalino
Son notumu filmin senaryosu ile ilgili düşüyorum. Filmin öyküsü Martin Scorsese’a ait ve senaryoyu Martin Mardik ile birlikte oluşturmuş ancak Scorsese senaryoyu belli bir noktada keserek filmini tamamlamış. Her zaman filmin sonunu izleyiciye bırakan yönetmenleri daha çok sevmişimdir ama bu filmde senaryo bana orjinal haliyle daha hoş göründü diyebilirim. Keşke Martin Scorsese senaryosuna sadık kalarak filmi tamamlasaydı !
Bu arada, filmin çok iyi bir iyi bir soundtrack'e sahip olduğunu söylemiştim. Martin Scorsese filmleri kullandığı müziklerden hiçbir şekilde ayrı düşünülemez! Açılış sahnesinde The Ronettes grubunun "Be My Baby" şarkısı tüm vuruculuğuyla başlatıyor filmi.