26 Mart 2008 Çarşamba

Guernica...Guernica...

Guernica...Guernica...
26 Nisan 1937 günü öğlenin erken saatlerinde faşist İspanyol diktatör Franco'yu destekleyen Nazi uçakları İspanya'nın Bask bölgesindeki Guernica kasabasını üç buçuk saat boyunca aralıksız bombalarlar. Kasaba yerle bir edilir. 2000 sivil Guernicalı, insan üzerinde patlayıcı ve yakıcı bombaların birleşmiş etkisini görmek için yapılan deneyin bir parçası olurlar. Sonuç; sivil ve silahsız halk üzerinde insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından biridir. Üstelik bir bakıma bu katliam II. Dünya Savaşının da habercisi gibidir. Bu katliamdan büyük ölçüde etkilenen Pablo Picasso 1 Mayıs 1937'de Guernica tablosuna başlar. Faşizmin ürkütücülüğüdür resmedilen. 1950'de Alain Resnais Picasso'nun Guernica tablosundan hareket ederek Robert Hessens ile birlikte Guernica filmini çeker. Görüntüler üzerindeki dizeler Paul Eluard'a aittir.

Bu sabah saat tam 07:00'de ailece Guernica belge-filmini izeledik, yaklaşık 13 küsur dakikalık bir kısa film. Kızım kabullenmek istemedi bir türlü faşist general Franco'nun kendi halkını bombalatmış olmasını. Mantığın bittiği yerde faşizm başlar. Guernica katlimanından sadece bir kaç sene sonra insanlık Avrupa'da bir dolu Nazi katliamına ve Hiroşima ile Nagazaki'de de atom bombalarına tanıklık etmiştir. Bugün de dünyanın pek çok noktasında katliamlar, işgaller, dayatmalar sürüyor. Neyi paylaşamıyorsak çözümü hep savaşlarda aramışız, arıyoruz. Yazık !

Guernica filminde geçen can alıcı bir dize var;
"Biz bunu (Guernica katliamını) bir fincan kahve
eşliğinde, gazetede okuduk."


Unutmamamız ve unutturmamamız gerek !