25 Kasım 2010 Perşembe
It's a Free World...
Kes filminden sonra sanırım en sevdiğim Ken Loach filmi It's a Free World... / İşte Özgür Dünya...2007 yılı yapımı olan bu filminde Ken Loach bugünün Londra'sında göçmen işçilerin durumunu onları sömürenlerin gözünden anlatıyor. İşçi sınıfından gelen, 10 yıllık işinden kovulunca Londra’da bir barın arka tarafında ortağıyla birlikte kendi işçi bulma şirketini kuran ve göçmen işçilere iş bularak onların üzerinden kendi komisyonunu kazanmaya başlayan başroldeki Angie'nin nasıl sömürülenden sömüren sınıfına geçtiğini, kapitalizmin şerrinden etkilenerek oldukça Makyavelist bir tutumla (aslolan amaçlardır, bu amaçların hangi yolda elde edildiği ise o kadar önemli değildir !) hızla hedeflerine ulaştığının öyküsüdür film. Hırslı işveren konumuna geçen Angie için çalışmak her ne pahasına olursa olsun para kazanmaya, hayat standardını yükseltmeye dönüşecek, para kazandıkça başka kimseyi umursamayan bir canavar haline gelecektir. Filmin (ya da hayatın mı desem ?) en can alıcı noktasında birikmiş ücretlerini alamayan göçmen işçiler için Angie'nin ortağına ettiği laf hayli manidardır: "Burası özgür bir dünya ! Sen istersen kendi payınla öde ama ben ekmeğime bakarım yani 5 kuruş bile vermem onlara !"Dünya ne kadar özgürse sömürmek de o kadar serbest !