2003 yapımı Station Agent / İstasyon Şefi filmi (ülkemizde ‘Hayatın İçinden’ adıyla oynamış) yönetmen Thomas McCarthy’nin senaryosunu da yazdığı bir ilk film. Arşivimizde uzun süreden beri var ama izlenme sırası ancak gelen filmlerden olduğundan ancak izleyebildim ve doğrusu bir tren fanatiği olarak keşke daha önce izlemiş olsaydım diye düşündüm. Yönetmen Thomas McCarty 2004 yazında yapılan bir röportajda Newfoundland tren istasyonunun senaryosuna ilham kaynağı olduğunu belirtmiş. Yönetmen, Batı New Jersey’de bir göl evi almış olan erkek kardeşini ziyarete giderken Newfoundland tren istasyonunu görmüş ve kendi başına öylece duran bu terk edilmiş istasyon O’nu derinden etkilemiş. Sahibinin kim olduğunu araştırırken de "tren yolu fanatikleri"´nin alt kültürüyle tanışmış. "Tren yolu fanatikleri" Amerikan tren yollarının geçmişine ve kültürüne hayranlık duyan insanlar için kullanılan bir terim ve tren raylarının insanları birbirlerine bağlamakta üstlendiği rol yönetmeni adeta büyülemiş. Ne kadar şiirsel değil mi? Tıpkı trenler gibi…
Station Agent / İstasyon Şefi filminde üç ana karakter, üç yalnız insanla tanışıyoruz. Finbar McBride (Peter Dinklage canlandırıyor) 135 santimetrelik boyuyla kendi dünyasını kurmuş, kendi kendine yetebilen bir cüce. Kendisine miras kalan Newfoundland tren istasyonuna taşınıyor.Finbar’ın hayatına önce hemen karşısında sosisli sandviç satan Joe Oramas (Bobby Cannavale), sonrasında da oğlunu kaybetmenin acısıyla baş etmeye çalışan Olivia Harris (Patricia Clarkson) giriyor.Fin’in tren rayları boyunca yürüyüşleri Joe’nun biraz askıntı olarak kendisine eşlik etmesiyle ikili yürüyüşlere ve Olivia’nın onlara katılmasıyla da üçlü gezintilere dönüşüyor. Küçük Amerikan kasabasının ücra tren istasyonunda üç ruhun kesişmesiyle bezeli film tüm duru samimiyetiyle ruhunuzu yakalıyor. Elbette güzelim trenleri ve tren raylarını da unutmamak gerek !