York Dükü: Tedaviye başlamayacak mısınız, Doktor Logue?
Lionel Logue: Tedavi olmak istiyorsanız, tabii. Lütfen bana Lionel deyin.
York Dükü: Doktor demeyi tercih ederim.
Lionel Logue: Ben de Lionel demenizi. Bu arada, ben size nasıl hitap edeceğim?
York Dükü: "Ekselansları". Ondan sonra da "efendim".
Lionel Logue: Burası için biraz resmi kaçar. İsimlerimizi kullanmayı yeğlerim.
York Dükü: Prens Albert Frederick Arthur George.
Lionel Logue: Bertie desem?
York Dükü: Yalnızca ailem öyle diyebilir.
Lionel Logue: Çok güzel. Burada eşit olmamız daha âlâ.
York Dükü: Eşit olsaydık burada olmazdım. Evimde karımla olurdum...ve kimsenin de umurunda olmazdı!
83. Oscar Ödülleri şaşırtmadı bu kez…The King’s Speech filminin, en iyi yönetmen, en iyi film ve en iyi erkek oyuncu ödüllerini aldığını öğrendiğimde bu sabah, eskilerde okuduğum bir makaleyi anımsadım birden. Kimin yazdığını anımsayamadığım makalenin özü “en iyi oyuncu (erkek ya da kadın farketmez) ödülü öyle ya da böyle hastalıklı birilerini canlandıranlara gider genellikle” idi. Bu yıl en iyi erkek oyuncu konuşma bozukluğu olan Kral’a (Kekeme Kral VI. George’u canlandıran Colin Firth) , en iyi kadın oyuncu ödülü ise kişilik bölünmesi yaşayan balerine (Black Swan / Siyah Kuğu’daki sorunlu balerin rolüyle Natalie Portman) gitmiş oldu.