Çekimleri Ortaca, Dalyan ve Sarıgerme’de tamamlanmış olan Nesli Çölgeçen’in 2010 yapımı Denizden Gelen (Zeytin Dalı) filmi kaçak göçmenler sorununa dikkat çekiyor.Film, Onur Saylak’ın canlandırdığı eski polis Halil’in duruşmasıyla başlıyor. Görevi başında Afrikalı bir mülteciyi vurarak ölümüne neden olan Halil çektiği pişmanlık ve vicdan azabı yüzünden mesleğini bırakıp babaevi Ortaca’ya döner… Bir gün denizde dalgalarla boğuşan bir çocuk bulur, ölmek üzere olan çocuğu hastaneye yetişitirir. Çocuğun adı Jordan’dır. Gana’dan gelen Jordan annesiyle birlikte Yunanistan’da kaçak mülteci olan babasına ulaşabilmek için tekneyle Yunanistan’a geçmeye, oradan da üçü birlikte İngiltere’ye gitmeye çalışmaktadırlar. Ama hesaplar boşa çıkacak, Jordan ve annesinin bulundukları tekne Aşı Koyu yakınlarında batacak, anne boğulacak, Jordan da karaya vurarak Halil tarafından bulunacaktır.Halil ve Jordan arasında biraz da hastanedeki hemşire Yaren’in yönlendirmesiyle (Ahu Türkpençe canlandırıyor) başlayan iletişim Jordan’ın babasının gelip oğlunu Türkiye’den alamayacak olmasıyla kaçınılmaz bir sona adım adım ilerleyecektir. Dalyan’da hayata gözlerini açan Caretta - Carettalar gidecekleri yeri kendi doğalarında varolan yön duygusuyla bularak ilerlerler ve okyanusa açılırlar. Gana’dan yola çıkan Jordan da acaba Halil’in dediği üzere Carettalar gibi yolunu bulabilecek midir? Jordan ve Halil’den yana herşey iyiye gitsin diye umutlanıyorsunuz filmde ama bu nokta da işler umduğunuz gibi olmuyor. Halil bir nevi işlediği cinayetin diyetini Jordan’ı babasına kavuşturarak ödemek isterken ödemesi gereken daha büyük bedelin de olduğunu üzülerek görüyorsunuz.
Tüm dünyada ciddi bir sorun olan mültecilik ve insan kaçakçılığının üstesinden nasıl gelinecek, gelinilebilecek mi, yoksa böyle gelmiş böyle gider denilerek herşey oluruna mı bırakılacak, daha iyi koşullar için ülkelerinden zorunlu olarak ayrılanları aynı son mu bekleyecek soruları yine yanıtsız kalıyor film bittiğinde… Daha iyi bir dünya, evet, iyi güzel ama hani nerede ?