25 Ekim 2011 Salı

Korkoro / Liberté / Freedom / Özgürlük

ÖzgürlükSinemasıyla geç tanıştığım Endülüs kökenli Çingene yönetmen Tony Gatlif’in arşivimize katılan filmleriyle dolu dolu bir haftasonu geçirdik, filmlerini izlemeye devam ediyoruz halen. Gatlif’in asıl adı Michel Dahmani. 1948 Cezayir doğumlu , Cezayir’in bağımsızlık savaşında Fransa’ya göç etmiş, Fransız vatandaşı bir Roman (Çingene).Tony GatlifÇok kültürlü, çok kimlikli müzisyen, yazar, şair, yönetmen Tony Gatlif’i aslında rahatlıkla "bir tür bilge" olarak tanımlayabiliriz… Köklerini araştıran, soruşturan filmler yapmış, her zaman filmlerinde Çingeneler'in aidiyet sorununu yansıtmış ama hep Çingeneler'i kendileri gibi göstermiş, asla karikatürize etmemiş. Birbirinden hoş ama bir o kadar da hüzünlü filmleriyle öncelikle Çingeneler'in kalbini fethetmiş.

Tony Gatlif’in son filmi, 2009 yapımı Korkoro / Liberté / Freedom / Özgürlük, 1943 yılının Nazi işgali altındaki Fransa’sında geçiyor. Hep dışlanmış bir topluluk olan Çingeneler'in savaştan önce Avrupa’daki toplam sayıları iki milyonu buluyormuş. Bu sayının dörtte biri ila sekizde biri arasındaki tam belli olmayan bir kısmı, Naziler tarafından katledilmiş.KorkoroFilm, at arabaları üzerinde sürekli oradan oraya göç ederek hayatlarını sürdüren onbeş kişilik Çingene topluluğunun (ailesinin de diyebiliriz) savaşta ailesini kaybeden minik Claude ile yollarının kesişmesiyle açılıyor. Bu küçük çocuğa Çingene topluluğunun en çılgın üyesi Taloş (Taloche) kimsesiz anlamına gelen “çororo” adını takıyor; aralarında derin ve güçlü bir dostluk başlıyor. Geçtikleri ormanda Naziler'i görünce panik halinde saklanmak amacıyla zaman zaman uğradıkları St. Amend Köyü'ne geliyor Çingeneler. Minik Claude’u, Belediye Başkanı Théodore Rosier’e teslim ediyorlar. Ancak köyün hemen dışında kamplarını kurar kurmaz, işlerin eskisi gibi yürümeyeceğini anlıyorlar. Güvenlik güçleri tarafından önce kendilerine Nazi kuklası Fransız Vichy Hükümeti'nin yeni kanunu bildiriliyor. Göçebelik artık yasaktır, Çingeneler öyle istedikleri gibi yollara dökülüp seyahat edemeyeceklerdir. Elbette bu yasağın asıl amacı buldukları, topladıkları tüm göçerleri toplama kamplarına götürüp tıkmaktır; orada sağ kalabilenlerse, imha kamplarına gönderileceklerdir...Théodore Rosier ve çingenelerMatmazel Lundi ve ÇingenelerSenelerdir köylerine gelip giden Çingeneler'i tanıyan (aynı zamanda köyün veterineri de olan) Belediye Başkanı Théodore Rosier ile belediyede çalışan ve köy okulunda öğretmenlik yapan Matmazel Lundi (film ilerledikçe aslında direniş örgütünün sıkı bir destekçisi olduğunu gözlemliyoruz Lundi’nin), Çingeneler'e yardım eli uzatan yegane köy sakinleri oluyor. Huysuz ve hasta bir at tarafından ısırılan Théodore’un kolunu, kendi yöntemleriyle (çiğ yumurta ve üstüne taze inek dışkısı sıvayıp-sürerek) iyileştiren Çingeneler'e ne çeşit bir ilaç sürdükleri sorulduğunda verilen yanıt “Tanrı isterse, bir süpürgeye bile ateş ettirebilir!” oluyor.Dikenli tellerDikenli tellerden dört duvaraGüvenlik görevlileri, Nazilerle birlikte gelip, Çingeneler'i toplama kampına götürdüklerinde, yasadaki bir boşluğu yakalayan ( - Tapulu bir evleri olursa, göçerler göçer sayılamayacaktır. - ) Théodore, 10 Frank gibi göstermelik bir rakam karşılığında, dedesinin artık kullanılmayan, köyün ilk inşa edilmiş evini, Çingeneler'e satıp, onları kurtarıp, eve yerleştirir. Ancak özgürlüğüne düşkün, yerleşik yaşam kurallarına boyun eğmeyen Çingeneler'i bir ev de olsa söz konusu olan, dört duvar arasına sokamıyor! Nitekim, Taloş ağlayarak “Neden birden gacolar (gaco => gacolar / gadjolar yani Çingeneler'e göre Çingene olmayanlar) gibi dört duvar arasına sıkıştık, yoksa artık gaco mu olduk?" derken, çaresizliklerini hüzünlü bir şekilde dile getirmektedir.

Matmazel Lundi, direnişçilere yardımdan Théodore Rosier ile birlikte sorguya götürülünce, fırsat yakalayan Çingeneler evden hızla kaçarlar. Claude da tercihini yapacak, kendisine "kardeşim" diyen Taloş’la birlikte gitmeyi yeğleyecektir.Taloş ve ClaudeGüvenlik güçleri tarafından tekrar durdurulduklarındaysa, yapılacak pek fazla bir şey yoktur onlar için ! Boş kalan arabaları ve çadırlarının üzerinden, Tony Gatlif’in sözlerini yazdığı ve “kalanlara bol şans” sözüyle başlayan, Catherine Ringer’in söylediği Les Bohémiens şarkısı girer. II. Dünya Savaşı’ndaki Çingene soykırımı üzerine yapılmış ilk film olarak sinema tarihine geçen Korkoro / Liberté / Freedom / Özgürlük salt adıyla bile fazlasını anlatmaktadır ! (Elbette daha eski başka filmlerde de bu konu işlenmiştir fakat tek başına değil, hep başka konuların içine eklemlenerek...)
Filmde, birbirinden etkileyici karakterler var; Çingeneler'e yardım eden köyün Fransız kahramanları Théodore Rosier ve Matmazel Lundi’den, kendisine yeni bir aile arayan minik Claude’a, topluluğun her bir Çingene bireyine dek, tek tek tüm oyuncular rollerinin hakkını vermişler. Lakin, sanırım ben en çok “Suyu özgür bırakmak gerek!” diyen, resmi kimliğinin arasında çiçekler kurutan Taloş karakterinden etkilendim.TaloşSuyu özgür bırakan Taloş
Tony Gatlif’in tüm filmlerinde müziğin, bir "üst karakter" olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim. Kemanların yaylanan sesleri,gitarın tıngırtısı, şarkı sözlerinin içe işleyen ağırlığı olmadan, Gatlif’in filmleri de dört dörtlük olamazdı; eksik kalırdı kanımca..!