25 Aralık 2013 Çarşamba

Smukke mennesker

Danimarkalı yönetmen Mikkel Munch-Fals’un yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı çalışması olan 2010 yapımı Smukke mennesker / Nothing’s All Bad / Hiçbir Şey Tam Olarak Kötü Değildir filmini çok fazla beklentim olmadan izlemeye başlayıp, ters köşeye düşünce gülümsemeden duramadım ve son iki haftadır birbiri ardına ters köşeye düşüren filmler izleyip durduğumdan hemen “Ters Köşeye Düşüren Filmler” kategorisi oluşturdum. “Smukke mennesker” sözcüğünün Türkçe’deki tam karşılığı “Güzel İnsanlar”. Film uluslararası olarak “Nothing’s All Bad” adıyla tanındığından Türkçemize de bunun üzerinden çevrilmiş. Bir anne - kız ile bir baba - oğulun birbirleriyle keşisen hayatlarını anlatıyor Munch-Fals. Eşi öldükten sonra yalnız kalan yaşlı kadın, o kadının tek göğsü alındığından kimsenin kendisiyle birlikte olacağını düşünmeyen ve bu yüzden bunalıma giren kızı, cinsel güdülerinin sapıklığa varan boyutlara erişmesiyle psikolojik tedavi gören bir adam ve o adamın kadın-erken-genç-yaşlı ayırt etmeksizin para karşılığı insanlarla seks için birlikte olan oğlu önce ayrı ayrı birbirleriyle kesişiyorlar ve bir Noel akşamı yemeğinde de kaderin garip bir oyunuyla bir araya geliveriyorlar.

Kendimi zorlayarak daha fazla filmin içeriğinden bahsetmeyeceğim. Her zaman Dünya’nın iki eksen üzerinde döndüğüne inanmışımdır. Bu eksenlerden birisi din, diğeriyse seks. Smukke mennesker / Nothing’s All Bad / Hiçbir Şey Tam Olarak Kötü Değildir filminin, seks üzerinden tüm derdini çok yalın bir dille anlattığını söyleyebilirim. İnsanların giderek yalnızlaştığı bir ortamda, işin içine cinsel dürtüler girince maskelerin daha bir kolaylıkla takıldığını ve hesaplaşma gereken durumlarda dahi herkesin en kolayını seçerek kaçtığını, maalesef yozlaşmanın her bir tarafı sardığını çok güzel doğrulayan bir film olmuş Smukke mennesker / Nothing’s All Bad / Hiçbir Şey Tam Olarak Kötü Değildir.