Tom Waits'in şarkılarını çevirmeye kalkışınca, sözler göründüklerinden farklı olarak pek çok anlam, gönderme içerdiğinden ciddi bir çuvallama riskiyle karşı karşıyasınızdır. Bu riskin ayırdında olarak ("Koyu Mavi" arkadaşıma önerileri ve yardımları için sonsuz teşekkürlerimle) pek sevdiğim, içinden İstanbul geçen en güzel şarkılardan biri olan "Telephone Call From İstanbul / İstanbul'dan Telefon Var" şarkısını çevirmeye (ya da biraz yorumlamaya mı desem?) çalıştım hasbelkader. Şarkı sözlerinde geçen "Never trust a man in a blue trench coat / Mavi trençkot giymiş bir adama sakın güvenme" sözünün Leonard Cohen'in ünlü "Famous Blue Coat" şarkısına bir gönderme olduğu söylenir ama Tom Waits "öyle değil" demiş "bunlar sadece öylesine sözler, derin anlam aramayın !" Size kalmış elbette, isterseniz arayın. :-) Telephone Call From Istanbul
All night long on the broken glass Livin' in a medicine chest Mediteromanian hotel back Sprawled across a roll top desk
The monkey rode the blade on an overhead fan They paint the donkey blue if you pay I got a telephone call from Istanbul My baby's comin' home today
Will you sell me one of those if I shave my head? Get me out of town, is what Fireball said Never trust a man in a blue trench coat Never drive a car when you're dead
Saturday's a festival, Friday's a gem Dye your hair yellow and raise your hem Follow me to Beulah's* on Dry Creek Road I got to wear the hat that my baby done sewed, whoo!
Well, take me down to buy a tux on Red Rose Bear I got to cut a hole in the day I got a telephone call from Istanbul My baby's comin' home today
Tüm gece boyunca elimde kırık bardak dostum İlaç kutusunda yaşıyorum Mediteromanian Oteli'nin arkasında Çalışma masasının karşısında dağılmışım
Maymun (Şeytan) tavandaki pervane kanatlarında asılı kalmış dönüyor Parasını ödediğin sürece her türlü çılgınlığı yapabilirsin İstanbul'dan telefon var Sevgilim eve dönüyor bugün
Eğer saçımı kazıtsam bana bunlardan satar mısın? "Bırak gideyim bu şehirden" diyor "Ateştopu" Mavi trençkot giymiş bir adama sakın güvenme Bu kadar sarhoşken asla araba sürme
Cumartesileri festival, Cumaları çok değerli bir mücehver Boya saçını sarıya ve kısalt eteklerini Dry Creek Yolu’nda beni Beulah*’a dek izle Sevgilimin bana diktiği şapkayı takmalıyım.
Red Rose Bear’dan smokin almam için şehre götür beni Mola vermeliyim güne artık İstanbul'dan telefon var Sevgilim eve dönüyor bugün
(*) a) Eski Ahit'te "sözde" vaadedilmiş İsrail toprakları b) John Bunyan’ın Pilgrim’s Progress / Çarmıh Yolcusu kitabında tarif edilen cennet