10 Ağustos 2010 Salı

‘’Her katil, katil olmadan önce sıradan bir insandır.’’


Ümit Ünal’ın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı filmi olan 2002 yapımı 9 (Dokuz) filmi Kafka’nın kısa öyküsü Ceza Sömürgesi’den alıntı sözlerle açılıyor: ‘’…ama çıt çıkmıyordu, en küçük bir uğultu bile duyulmuyordu. Makine böylesine sessiz çalıştığı için dikkatinizi çekmiyordu !’’

Sessiz çalışan makine alıntısından İstanbul’un kendi halinde, sessiz bir kenar mahallesine giriş yaparız. Mahalleye nereden geldiği belli olmayan, kendi halinde, mahalledeki sinagogda yatıp kalkan ‘Kirpi’ (Esin Pervane) lakaplı genç bir kız tecavüz edilerek öldürülmüştür. Polis bu cinayet kapsamında mahalleden şüpheli 6 kişiyi sorgulamakta ve filmin tamamı neredeyse yarı karanlık sorgu odasında geçmektedir. Mahallenin fotoğrafçısı Firuz (Ali Poyrazoğlu), kırtasiyecisi eski solcu Salim (Cezmi Baskın), anaç ev kadını Saliha (Serra Yılmaz), mahalle kasabının milliyetçi oğlu Tunç (Fikret Kuşkan), kah İngilizce kah Türkçe konuşan ve mahalle sakinlerince ‘Amerikalı’ diye çağrılan yarı deli bir adam (Rafa Radomisli) ile Saliha’nın serseri oğlu Kaya (Ozan Güven) konuştukça sessiz mahallenin gizli kalmış sırları tek tek açığa çıkacaktır. Sorgulamayı yapan polislerin yüzünü hiçbir zaman görmeyiz. Sorgulanan her bir şüpheli ekrandan izleyiciye doğru konuşmaktadır. Sanki bir aynanın arkasındaymışız ve sorgu odasını canlı olarak izliyormuşum hissine kapıldım film boyunca. Sorgulanan 6 ana şüpheli dışında sorgu odasına giren diğer iki kişi mahallenin manavı ile Kaya’nın sözlüsüdür. Böylelikle 8 kişiye ulaşırız. Dokuzuncu kişi ise vahşice öldürülen ‘Kirpi’ lakaplı genç kızdır. Kız hakkında sorgulananlar sürekli kızın anlamadıkları bir dilde bir şarkı mırıldandığını söylerler. (Eski bir Yidiş şarkısı olan Spozhkelekh’tir bu şarkı.) Bir de sürekli taktığı Davud Yıldızı kolyesinden kızın Yahudi olduğuna kanaat getirilmiştir.

6 şüpheli yani Firuz, Salim, Saliha, Tunç, Amerikalı ve Kaya sürekli birbirlerini suçlar. Saliha öldürülen kız hakkında bu tür olaylarda varılan genel düşünceyi dillendiriverir bir güzel: “ Bir meczup. Bir sokak köpeği kız. Ölmüşse ölmüş. N’apalım yani ?”

Sorgular sonucunda öğreniriz ki sessiz mahallede hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Şüpheliler konuştukça mahallenin sırları açığa çıkar. Muhafazakar Saliha Ana, oğlu Kaya’nın babasının aslında Salim olduğunu söyler en sonunda. Salim ki Saliha’nın adını söylemeyi başaramadığı (bu yüzden Rus pezevenk diyerek geçiştirdiği !!!) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski'nin kitaplarını okuyup bir de oğlu Kaya’ya okutturmaya çalışan komünistin tekidir ve Saliha’ya göre katil de odur büyük olasıkla. Mahallenin bıçkın delikanlısı Tunç’a göre ise katil Amerikalı’dır. Firuz aslında bir eşcinseldir ve Kaya’ya aşıktır. Kaya son iki üç yıldır para karşılığı Firuz'la birlikte olmaktadır. Olayın düğümü yavaş yavaş Firuz, Kaya ve Tunç üçlüsü üzerinde yoğunlaşır. Kirpi’nin öldürüldüğü gecenin öncesinde Firuz, Tunç ve Kaya’nın gerçekleştirdikleri içkili, haplı bir alem olmuş, üstelik bu aleme Kirpi de zorla dahil edilmiş, Firuz’un kamerasına an be an çekilen gecede Tunç Kirpi’ye tacizde bulununca Kaya onu kurtarmaya çalışmış, sonra birden Kirpi kaçıp kurtulmayı başarmış ve akabinde ölü bulunmuştur. Katil Firuz, Tunç ya da Kaya üçlüsünden biri midir ? Polis ağır baskı altında Kaya’nın katil olduğunu itiraf ettiği ifadesini en sonunda imzalatır. Katil gerçekten Kaya mıdır ? Yoksa Kaya’nın katil olduğu polis tarafından kendisine söylendiğinde Firuz'un söyledikleri mi gerçektir ? “Size bu hikayeyi en başından başka türlü anlatayım. Katil ben çıkayım... Nasıl olsa bu hikaye, nereye çekersek oraya gider !” der Firuz. Sorgu odasından çıktığında loş merdivenlerde Kirpi’nin hiç çıkarmadığı Davud Yıldızı kolyeyi bulur. Hemen akabinde Salim sorgu odasından çıktığında kapının numarasının 6 olduğu görürüz, kapı çarpar, numara birden aşağı doğru düşer ve 9 olur ekranda !
Ne demiştir Salim ? ’Her katil, katil olmadan önce sıradan bir insandır.’’
Baştan başlayalım mı hikayeye ?