Mona Achache’ın Muriel Barbery ‘in “L'elégance du Hérisson" isimli romanından uyarladığı 2009 yapımı Le Hérisson / The Hedgehog / Kirpi “içinden filmler geçen filmler” listeme eklenerek Ay’dan İzlenimler’e konuk oluyor. Bu filmin içinden geçen filmin karelerinde iyice meraklanıyorum doğrusu çünkü bu film henüz izlemediğim ve arşivimizde de bulunmayan bir Yasujirô Ozu filmi; 1950 yapımı Munekata kyoudai / The Munekata Sisters . Edinmek üzere usuma yerleşiyor bu film.
Le Hérisson / The Hedgehog / Kirpi filminin içinden sadece başka bir film geçmiyor, kediler ve kitaplar da geçiyor. Lev Nikolayeviç Tolstoy’un Anna Karenina romanında yer alan cümleler filmin ana karakterlerinden kapıcı Renée Michel ile görmüş geçirmiş, varlıklı, bilgili Japon kiracı Kakuro Ozu arasında ilk karşılaşmalarında adeta dönüm noktası oluyor. Kapıcı Renée’nin apartmanda oturan diğer sakinleri kasteden ve gayriihtiyari Anna Karenina romanından alıntıladığı "Bütün mutlu aileler birbirinin aynısı.” cümlesi bilge Ozu’nun dikkatinden kaçmıyor ve "Ama her mutsuz aile birbirinden farklı." cümlesiyle yanıtlıyor Renée’yi… Asık suratlı, işini aksatmadan yapan, kurallara harfi harfine uyan Renée gerçek bir kitapkurdu ve küçük dairesinde kitaplardan bir dünya kurmuş kendisine. Statü olarak birbirinden çok farklı olan bu iki kişi Tolstoy’un kitabından yola çıkarak hoş bir dostluk geliştiriyorlar. Bir de elindeki kamerayla sürekli çekim yapan ve 12. Yaşgününde intihar etmeye karar vermiş olan Paloma karakteri var filmde. Zenginlerin yaşadığı apartmanda, zengin bir aileye mensup Paloma uzun zamandır içinde olduğu hayatın bir akvaryum olduğunun farkında. Çıkmak istese çıkamıyor, sürekli cama çarpıp geri dönüyor. İşte bu yüzden 12. Yaşgününe 165 gün kala yaşadıklarını ve çevresini filme almayı kararlaştırarak, hergün duvarına o günle ilgili bir resim çizerek adım adım intihar edeceği güne hazırlanıyor. Zeki ve her şeyi sorgulayan bu küçük kızı büyümüş de küçülmüş tavırlarıyla biraz rahatsız edici bulduğumu söylemeliyim. Burjuva hayatını didikleyen tavrını da çok inandırıcı bulamadım zaman zaman. Paloma’nın Ozu’ya Renée hakkında konuşurken sarfettiği sözler sadece filmin adının neden “Kirpi” olduğunu göstermiyor filmin ana karakterinin gerçek kişiliğini de gözler önüne seriyor: “Bayan Michel'i bir kirpiye benzetiyorum. Dıştan bakınca, dikenli, bir kale gibi korunaklı... Ama bana öyle geliyor ki, içini görebilsek, aslında hiç de uyuşuk olmayan, nev'i şahsına münhasır, sadece göze batmaktan sakınan, son derece zarif o yaratıklar gibi sanki. “ diyor Paloma. Hayatını sonlandırmak üzere kararını vermiş olan Paloma gerçeğe dönmesi için gereken şeyin hemen yanıbaşında olduğunu fark ediyor elbette ama bunun için de kurban olarak Renée’nin seçilmesini oldukça adaletsiz bulduğumu belirtmeden duramayacağım !Filmle ilgili daha fazla ayrıntıya girmeden filmin kedilerine değinmek istiyorum. Kitapkurdu Renée’nin kedisinin adı Leo ve elbette Tolstoy’un adından kaynaklanıyor bu ada sahip olması. Ozu’nun güzeller güzeli iki zarif kedisinin adları Kitty ve Levin. Yani sahipleri Kakuro Ozu iki zarif kedisine adlarını Anna Karenina romanındaki karakterlerden seçmiş. Paloma’nın kedilerinin adı ise Anayasa ve Meclis ! Demokrasinin olmazsa olmazları !
Ozu adını duyar duymaz aklınıza elbette yönetmen Yasujirô Ozu geliyor ancak Kakuro Ozu’nun yönetmen Ozu’yla bir yakınlığı yok salt soyadı benzerliği. Ama Renée'nin bir yakınlığı olup olmadığını Kakuro'ya sorması ve Ozu'nun evinde gördüğü tablodaki Kyoto Dağları'nın Adzuki Fasulyesi'nin mor rengi Yasujirô Ozu'nun 1950 yapımı Munekata kyoudai / The Munekata Sisters filmiyle de tanışmamızı sağlıyor.
24 Ağustos 2010 Salı
Le Hérisson
İzdüşüm(ler)
İÇİNDEN FİLMLER GEÇEN FİLMLER,
İÇİNDEN KEDİ/LER GEÇEN FİLMLER,
KEDİLER,
KİTAPLAR,
SİNEMA