Lise yıllarından beri dostluğumuzun sürdüğü balerin olan iki arkadaşımdan da yakın olarak gözlemlediğim üzere çok ciddi bir disiplin gerektiren sanat dalıdır bale. Resital zamanları ne kadar bunalıma girip uyuyamadıklarını, neredeyse aç dolaştıklarını, zaman zaman nevrotikleştiklerini çok iyi anımsıyorum. Şimdi her iki arkadaşım da kendi bale okullarında öğrenci yetiştirmeye devam ediyorlar hatta kızım da birkaç yıl devam etmişti arkadaşlarımdan birinin bale okuluna. Sonra piyano mu bale mi diye seçim yapmak gerektiğinde piyano eğitimi ağır bastı ve kızım puanta kalkmadan (ucunda azıcık tahta desteği olan özel ayakkabılarla parmakların ucuna kalkmak) bale eğitimini sonlandırdık.Haftasonu Darren Aronofsky’nin Black Swan / Siyah Kuğu filmini izlediğimizi gören kızım “sizin yüzünüzden baleyi bırakmak zorunda kaldım” diye beni ve babasını suçlarken durup düşündüm bir an; çoğunlukla istem dışı olarak ne kadar da çocuklarımızın yaşamlarına hükmediyoruz, tıpkı anne ve babamızın bize yaptığı gibi. Sinir bozucu bir kısır döngü durum bu. Oysa biliyorum ki kızım da farkında başka ideallerimizi gerçekleştirmek için bazılarından vazgeçmemiz gerektiğinden ve dolayısıyla puanta kalkmadan baleyi bırakmasının doğru bir zamanlama olduğundan...
Kızımdan dolayı karmaşık duygularla Black Swan / Siyah Kuğu filmini izlemeye başlarken üstüne üstlük bir de sevgili(m) kocamın “baleden hoşlanmıyorsan tam bir işkence bu film, amma yorucu çekimler bunlar” diye yakınmaları başlayınca, Darren Aronofsky’nin Black Swan / Siyah Kuğu filmini izlemek keyifle karışık bir kabusa dönüştü diyebilirim.
Çok fazla detaya girmeyeceğim filmle ilgili ama hemen söyleyebilirim ki pek çok noktada rahatlıkla tahmin edebiliyorsunuz sonraki sahneyi ve bu açıkçası rahatsız ediyor ya da genelleme yapmayayım ve beni rahatsız etti diye belirteyim. Eski bir balerin olan ve kendisini doğurmak için kariyerini sonlandıran annesi Erica (Barbara Hersey hayli başarılı tahammül edilmesi zor anne rolünde) ile New York’ta yaşayan yetenekli genç balerin Nina (mükemmelliğe odaklanmış balerini canlandıran Natalie Portman tek kelimeyle mükemmel rolünde) için hayat sadece dansetmek demek. Hırslı annesi de Nina’nın hayatında başka bir şey olmasına pek izin vermiyor doğrusu; banyoda küvetin üstündeki iki adet kuğu seramiği (biri sahnede “Beyaz Kuğu”yu canlandıramayan annesi, diğeri de canlandırmak üzere yetiştirilen Nina’yı mı temsil ediyor acaba?), Nina’nın yatağının başucundaki müzik kutusuna hapsolmuş, kurulunca dansetmeye başlayan balerin biblosu, annesinin odasındaki çizimler, her şey hastalıkı bir anne – kız ilişkisinin de göstergesi. Kendisini tamamen baleye adamış olan Nina’nın yeterince zor olan hayatı çalıştığı bale grubundaki çok bilmiş sanat direktörü Thomas Leroy’un (Vincent Cassel oldukça iyi canlandırıyor bu rolü) grubun başbalerinini emekliliğe sevk ederek yeni sezonda sergileyecekleri “Kuğu Gölü” balesinin farklı bir yorumla sergileneceği “Black Swan / Siyah Kuğu” balesi için Nina’yı seçmesiyle tamamen değişiyor. (Gruptaki tüm balerin kızlar gibi Nina da başbalerine kıskançla dolu olarak gıpta etmekte ve gizli gizli odasına girip kişisel eşyalarını çalmaktadır.) Yeni sezondaki gösteride saflığın simgesi kırılgan “Beyaz Kuğu” ile şehvetin simgesi “Siyah Kuğu”yu aynı anda canlandıracak olan Nina kapasitesinin çok üstünde çalışmaya, kusursuz olmaya çalışırken giderek gerginleşmeye, bir de bale grubuna yeni katılan, üstüne üstlük yönetmeni de etkilemeyi başarmış rakibesi Lily ile (baştan çıkarıcı Mila Kunis rakiplerinizi nasıl ezip geçebilirsiniz noktasında gayet vurucu) baş etmeye çalışınca kişilik bölünmeleri doruk noktasına çıkıyor. Bir de rekabet iki balerin arasında tuhaf bir arkadaşlığa dönüşünce hemen başlarda söylediğim noktaya geliyorsunuz ve bir sonraki sahneyi rahatlıkla tahmin etmeye başlıyorsunuz! Filmle ilgili daha fazla derinleşmeden, Nina’nın hangi kuğuya dönüşerek (kırılgan ve zarif “Beyaz Kuğu” olarak mı yoksa paranoyaklığın zirvesindeki şehvetli “Siyah Kuğu” olarak mı?) yoluna devam ettiğine izleyerek ulaşmalarını salık veriyorum “Ay’dan İzlenimler”’in takipçilerine…