15 Kasım 2012 Perşembe

Barbara

Şu ana dek yönettiği bütün filmlerinin senaryosunu da yazmış Alman yönetmen Christian Petzold ve son filmi, 2012 yapımı Barbara ile Berlin Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülü”’nü kazanmış. Türk – Alman toplumunun bir arada yaşamlarını yansıtan belgeselleriyle ün kazanmış Aysun Bademsoy ile evli olan Christian Petzold’un anne babası Doğu Alman kökenli. Dolayısıyla hem Christian Petzold hem de Aysun Bademsoy için rahatlıklıkla iki kültürlü / iki kimlikli olmayı en iyi anlayan yönetmen çift diyebiliriz sanırım. Christian Petzold, tüm gençlik yıllarında akrabalarını ziyaret etmek amacıyla gittikleri Doğu Almanya’da zaman geçirdiğinden, orada insanları hep izlediğinden bahsetmiş bir röportajında. Belki bu sebeple Barbara filminde, daha çok karakterlerinin nasıl hissettiğine, nasıl davrandığına değinmiş. Bu arada, elbette, filmdeki karakterler üzerinden de sistem ne halt ediyor Doğu Almanya’da gayet güzel izliyorsunuz. Bu filmi izlerken hemen aklınıza Alman Demokratik Cumhuriyeti (DDR) ya da daha yaygın bilinen adıyla Doğu Almanya ile ilgili iki film; Goodbye Lenin / Elvada Lenin ve Das Leben der Anderen / Başkalarının Hayatı filmleri geliyor. Christian Petzold, Batı’dan bakan yönetmenlerin çektiği bu filmlerden farklı bir amacı olduğunu ekleyerek, Barbara filmiyle Doğu Alman sokaklarında insanlar arasında yaşanan gerilimi vermek istediğini belirtmiş.
Çok güçlü bir karakter filme adını da veren Barbara. Christian Petzold’un fetiş oyuncusu diyebileceğimiz Nina Hoss canlandırıyor bu karakteri. Batı’ya geçmek üzere vize başvurusunda bulunduğu için Berlin’deki büyük bir hastaneden Baltık kıyılarında küçük bir kentteki hastaneye sürülen Barbara, sürekli Doğu Alman casus örgütü Stasi tarafından izleniyor. Yeni hastanesinde diğer doktorlarla iletişim kurmamak için büyük çaba sarfediyor, sürekli içtiği sigaralarla hayli hüzünlü, sinirli, gerilimli bir kişilik çiziyor. Fakat senaryo gereği, dönmemek üzere Batı’ya kaçmak isteyen, bu yüzden Batılı sevgilisinin ayarladığı kaçış planı için doğru zamanı bekleyen Barbara’nın aklını taşra hastanesindeki Doğulu Doktor Andre (Ronald Zehrfeld pek hoş yorumlamış bu rolü) karıştırıyor.
Daha fazla “spoiler” vermeyeceğim ama söylemeden geçemeyeceğim; hastanenin müdavim hastalarından Stella’yı gördüğüm an Barbara’nın ne yapacağını hemen anladım. Çözüm hiç bir zaman kapitalist Batı’da değil, olmamalı da!