2 Eylül 2013 Pazartesi

Kibô no kuni

Sion Sono filmleriyle ilk tanışmam “Nefret” üçlemesinin ilk filmi olan, 2008 yapımı Ai no mukidashi / Love Exposure / Aşk Patlaması ile olmuştu. “Aradığın herşeyi kadınların bacak arasında bulabilirsin” mottosuyla kadınların bacak aralarını fotoğraf karelerine hapseden Yû'nun öyküsünde saplantıları pek güzel anlatmıştı Sono ama pek benim tarzım olmadığından filmi çok sevememiştim. "Nefret" üçlemesini 2010 yapımı yapımı Tsumetai nettaigyo / Cold Fish / Soğuk Balık ve 2011 yapımı Koi no tsumi / Guilty of Romance / Aşk Suçları filmleri izlemiş. Üçlemenin son iki filmini henüz izlemedim ama dediğim gibi, Ai no mukidashi / Love Exposure / Aşk Patlaması filminden pek hoşlanmadığımdan olsa gerek, üçlemenin diğer filmlerinin de fazla hareketli olduğunu okuduğum için izler miyim pek de bilemiyorum. Elbette bu durumun Sono’nun filmlerini gözardı etmemi gerektirmediğini vurgulayarak, haftasonunda izlediğim 2012 yapımı Kibô no kuni (希望の国) / The Land of Hope / Umut Ülkesi filminin, yönetmenin kalbimi kazanan filmi olduğunu belirtmek istiyorum.

Yönetmen Sion Sono, yazıp yönettiği Kibô no kuni / The Land of Hope / Umut Ülkesi filminde, sürekli depremlerle yaşayan bir ülke olan Japonya'da, deprem sonrası oluşan nükleer santral kazalarının ardından ailelerin birbirinden ayrı yaşamak zorunda bırakılmış olmalarının en üzücü taraf olduğunu söylemiş. “Filmimde koparılmış olan ailesel bağların portresini çizmek istedim.” diye eklemiş. 2011’de meydana gelen Tōhoku Depremi’nin ardından Fukishima’da gerçek mekanlarda da çekilen filmi izlerken zaman zaman gözyaşlarımı durduramadım. 2 atom bombası faciası yaşamış bir ülke olarak Japonya’nın neden halen nükleer santral kullanımında direnmeye devam ediyor oluşunu da, -tamam, bir ada-ülke ve kaynakları kısıtlı kabul ediyorum- bir türlü algılayamadığımı umutsuz bir şekilde söyleyerek noktalıyorum günce notlarımı.