14 Ocak 2015 Çarşamba

WR: Misterije organizma

Henüz Yugoslavya Yugoslavya iken ve kendisinden yedi ülke (Sırbistan, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Slovenya, Makedonya, Karadağ ve Kosova) birden çıkartmamışken, korkusuz ve özgürlükçü yaklaşımıyla Yugoslav sinemasının en önde gelen figürü olan yönetmen Dušan Makavejev'in filmleriyle çok yeni tanıştım.
1968 - 1971 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Yugoslavya'da çekilen, 1971 Cannes Film Festivali'nde Luis Buñuel Ödülü alan WR: Misterije organizma / WR: Mysteries of the Organism / WR-Organizmanın Sırları filmi, "Bu film, bir bakıma Dr. Wilhelm Reich'ın öğretilerine ve yaşamına ilişkin kişisel bir tepkidir." cümlesiyle açılır ve şöyle devam eder: "Sigmund Freud'un baş asistanı olarak orgazm refleksi üzerine çalışan Reich, çağdaş insanda aşk korkusu, gerçeklik korkusu ve özgürlük korkusunun derin köklerini ortaya çıkararak yaşam enerjisini keşfetti. Hayatı boyunca Reich, seks ve politikadaki pornografiyle mücadele etti. Aşk ve iş serbestliğine dayanan demokrasinin işleyişine ve organik topluma inandı." Ardından da hemen vurucu sorularını sıralamaya başlar: "Bizi koruyanlardan bizi kim koruyacak? Polisimizi kim yargılayacak? Yönetmenlerimizi kim yönlendirecek ve kurtuluşumuzu kim kurtaracak? Yargıçlarımızın güvenliğini kim sağlayacak ve mirasımıza kim sahip çıkacak? Köleliğini seçen kişi yine de bir köle midir?" Sorularını belleklerimize kazınacak tespitler izler: "İnsan kendi dünyasını paradokslardan yaratır. Çoraplarını temizleyemezken kalkmış 'Dünya kirlendi.' der. Biz sadece zamparayız. Ölülerin evinde çok az şiir yazılır. Çok daha az okunur."
Cesur ve özgürlükçü Sırp yönetmen Dušan Makavejev, yazıp yönettiği WR: Misterije organizma / WR: Mysteries of the Organism / WR-Organizmanın Sırları filminde, Wilhelm Reich'ın (evet filmin adındaki WR Wilhelm Reich'tır ama aynı zamanda "we are" yani "biz" de demektir) hayatından ve fikirlerinden yola çıkarak, yarattığı Milena karakteri üzerinden sadece kendi sosyalist toplumunun tabularını eleştireceğini gözümüze sokmaz film başlar başlamaz, ayrıca her türlü politik rejimi de usul usul topa tutacağını keskin bir biçimde gösterir. Film, sadece hem yönetmenin kendi ülkesinde hem de pek çok ülkede sansüre uğramakla kalmaz, kendisinin de rahat çalışma koşullarını bulamaması nedeniyle tam 17 yıl boyunca sürgünde kalmasına sebep olur. 1971 yılında "Hasta toplumumuzda herkes hasta" demektedir kendi ülkesi için Dušan Makavejev. Yıllar sonra, sözümona beklenen özgürlük yönetmenin ülkesine geldiğinde, daha çok hasta olunabileceğini de hep birlikte görmüş olduk komşunun komşusunu öldürdüğü Avrupa'nın ortasındaki vahşi bir savaşta diyerek, filmden son bir vurucu cümleyle noktalıyorum notlarımı: "Devrim evliliği yok etmeli. Burjuva evliliği ruhsatlı fahişelikten başka bir şey değil!"