18 Haziran 2008 Çarşamba

Dekalog On: "Komşunun ne karısına, ne kölesine, ne cariyesine, ne öküzüne, ne eşeğine, ne de herhangi bir şeyine yan gözle bakmayacaksın !" der onuncu emir.

Arthur ve JerzyKarısı ve oğluyla sakin bir hayat süren Jerzy ile punk-rock şarkıcısı olan Arthur isimli iki kardeş var bu bölümde. Arthur'un söylediği On Emir'in öğütlediği her şeyin tam tersini vurgulayan ironik bir şarkıyla açılıyor bölüm. Jerzy ve Arthur'a çok da iyi anlaşamadıkları babalarının ölümüyle birlikte çok değerli bir pul koleksiyonu miras kalıyor.

İki kardeş pul koleksiyonunun değerini anladıkça kendilerini pul biriktirme tutkusunun içinde buluveriyorlar. Bir yandan babalarının neden kendilerini ihmal ederek pul tutkusuna bağlandığını algılarken bir yandan da tıpkı babaları gibi pul biriktirmenin kendilerini de sarıp sarmaladığını ve saplantı haline geldiğini görüyorlar.

Kişisel müzemi ve biriktirdiklerimi düşündürttü Dekalog On. Engelleyemediğiniz bir duygudur birirktirdiklerinize bağlanmak !

*************
Dekalog Dokuz: "Komşunun evine tamah etmeyeceksin !" der dokuzuncu emir.

Bu bölümde iktidarsız bir koca (Roman) ile O'nu aldatan karısınının (Hanka) öyküsü, "içinde cinsellik olmayan aşk nereye kadar aşktır ?" sorusuna yanıt arayarak sorgulanıyor.

Roman test sonuçlarını Hanka'ya açıkladığında "Elimizde olanların kıymetini bilelim, olmayanların değil" der Hanka. Roman ise bir sevgili bulabileceğini söyler karısına...Bunun kendini rahatsız etmeyeceğini düşünür başlarda ama karısını da takibe alır. Hanka'nın genç bir sevgilisi vardır. Sevgilisiyle buluştukları yerde artık ondan ayrılması gerektiğini söyleyen Hanka kocasının da kendilerini izlediğini farkeder. Roman, Hanka'ya başkasını bulabileceği konusunda izin vermişken neden O'nu gözlemektedir ? Roman karısının kendisine olan sadakatini mi sınamaktadır ya da kendi güçsüzlüğünü mü ?

Hanka ve RomanSadakatın öncelikle insanın kendisiyle ilgili bir olgu olduğunu düşünürüm. Önce kendinize sadık olmalısınız ki başkalarına sadık olabilin !