Dekalog Sekiz: "Yalancı şahitlik yapmayacaksın !" diye buyurur sekizinci emir.
Zofia Varşova'da toplu konut bloklarındaki bir dairede yalnız yaşayan yaşlı bir kadındır. Üniversitede ahlak dersleri vermektedir. Bir gün dersine savaş zamanında hayatta kalabilmiş Yahudilerin kaderini araştırmak üzere New York'tan Varşova'ya gelen Elzbieta adında genç bir Yahudi kadın katılır.
Zofia'nın dersinde öğrenciler Dekalog İki'de geçen olayı tartışmaktadırlar. Hasta olan bir adamın karısı başka birinden hamiledir. Böyle bir durumda kadın ne yapmalıdır; çocuğu doğurmalı mıdır ? Elzbieta, Zofia'dan bu olayı tartışırken söylemiş olduğu "bir çocuğun hayatı her şeye değer" yargısını sorgulamasını ister ve Zofia'nın yıllarca vicdan azabı çekmesine neden olay ile tekrar yüzleşmesini sağlar.
Altı yaşındaki Elzbieta savaş zamanı Polonya'sında Gestapo'nun elinden kaçabilmek için genç bir Katolik çiftin evine getirilir. Bu çift, Zofia ile eşidir. Çift küçük kızı evlat edinmek için Katolik dini uyarınca vaftiz edilmesini şart koymuştur. Ama aynı zamanda yeraltı hareketinde çalışan çift, çocuğu evlat edinmekle ciddi bir tehlikeye girerek hem kendilerinin hem de yeraltı hareketindeki diğer arkadaşlarının Gestapo'nun eline düşebilecekleri kaygısıyla son anda çocuğu yanlarına almayı reddetmişlerdir. Papaza söyledikleri gerekçe ise On Emir'den biridir: Yalancı şahitlik yapmamak.
Zofia yıllar boyu reddettiği küçük kız ile ilgili vicdan azabı çekmiş ve O'na ne olduğunu merak etmiştir. Yeraltı hareketindeki arkadaşlarını kurtarmak için reddettikleri küçük kız hayatta kalmıştır ve karşısındadır.
Düşünün bakalım, o koşullarda siz birisini ölüme terkedebilir miydiniz ?