Dekalog Dört: "Babana ve annene hürmet et !" der dördüncü emir.
Elektra kompleksi ile karşı karşıya bırakıyor Dekalog Dört. Güç bir bölüm. 20 yaşındaki oyunculuk okulu öğrencisi Anka'nın annesi çok küçükken ölmüştür. Anka kendisini büyüten babasına tutkuyla bağlıdır. Baba yani Michal seyahate çıkarken Anka üzerinde "Kızım Anka'ya ölümümden sonra açılmak üzere" yazılı annesi tarafından bırakılmış sarı bir zarf bulur. Anka'nın elinin zarfa gidip geldiğini ve sonunda da alıp çantasına koyduğunu görürüz, bir de nehir kıyısında otururken zarfı tuttuğunu. Zarfı açıp açmadığı ile ilgili ipucu vermez film. Anka seyahat dönüşünde babasını karşılamaya gider ve mektubu bulduğunu ve annesinin gerçek babasının kendisi olmadığını yazdığını söyler. Baba ise eşinin isteği doğrultusunda mektubu okumadığını söyler Anka'ya. Bundan sonra baba ve kız arasında ilişkilerinin boyutu sorgulanmaya başlar. Büyüttüğü çocuğa farklı hisleri olabildiğini itiraf eden bir baba ile babasına duyduğu tutkuyu aşkla karıştıran bir kız çocuğu...İlişkileri nerede sınırlanmalıdır ? En güvenlisi yine baba ve kız olarak mı ilişkilerine devam etmeleri mi olmalıdır ? Bu keskin sorunun yanıtı filmin sonunda Anka'nın Michal'e "baba, babacığım" diye seslenişi ile noktalanır. Anka babasına mektubu okumadığını itiraf eder. Beraber annesinin bıraktığı mektubu okumadan yakarlar. Böylelikle mektupta her ne yazılı ise sır olarak kalır.
Acaba ben hayatta çözmeyi istemeyeceğim bir sır kalsın ister miyim ?