4 Kasım 2011 Cuma

Stéphane'ın Yolculuğu

Gadjo DiloTony Gatlif’in 1997 yapımı Gadjo Dilo / Crazy Stranger / Çılgın Yabancı adlı filmi “Çingene Kültürü” üzerine gerçekleştirdiği üçlemenin son filmidir. (İlk iki film 1983 yapımı Les Princes ile Çingenelerin Hindistan’dan başlayan göç yolları üzerinden Mısır, Türkiye, Romanya, Fransa ve İspanya’ya dek uzanan her bir ülkedeki hayatlarından kesitler sunduğu 1993 yapımı Latcho Drom filmleridir.)

Film çok hoş bir sahneyle açılıyor. Ölmeden önce babasının sürekli dinlediği kasetteki “Nora Luca” adındaki Çingene şarkıcıyı bulmak için Romanya’ya gelen Stéphane adında bir Fransız karlı bir yolda yürüyor. Ayakları donmuş durumda yürümekten bıkmış durumdayken birden duruyor, “hayır, artık yürümeyeceğim” deyip bir Mevlana Dervişi gibi yolda kar üstünde dönmeye başlıyor !StéphaneŞarkıcı Nora Luca’nın izinde yollarda düşmüş olan Stéphane aralarında anlaşabilecekleri ortak bir dil olmayan Çingene Izidor ile karşılaşıyor. Oğlu hırsızlık şüphesiyle haksız yere hapse giren tatlı ihtiyar Izidor bırakmıyor Stéphane ‘ı, sanki oğlunun yerine koyuyor ve “sen benim şansımsın” diyor, evini açıyor Stéphane’a, her ne kadar dilini, derdini anlamasa da...Izidor ve StéphaneDilini bilmediği, derdini anlatamadığı Çingenelerin mahallesinde onlarla birlikte onlar gibi yaşamaya başlıyor Stéphane. Er ya da geç Izidor’un kendisini Nora Luca’ya götüreceğine inanıyor. Ama az biraz Fransızca konuşan güzeller güzeli Sabina ile nihayet iletişim kurabildiğinde aslında en başından beri ne sebeple orada bulunduğunu hiç anlamadığını anlıyor Izidor’un. Çingene mahallesi O’na “gadjo dilo” adını takıyor yani kendilerinden olmayan çılgın dışarlıklı, "yabancı deli". Stéphane müziklerinde, kültürlerinde, yaşayışlarında kaybolurken Çingenelerin, bir yandan da sürekli kayda alıyor sesleri, şarkıları… Seneler önce tıpkı babasının yaptığı gibi O’nun da kasetleri oluşuyor.
StéphaneSabinaIzidor’un oğlu, altı ay sonra hapisten çıktığında kendisine bunu yapanlara hesap sormaya kalkışıyor ama kendisi ırkçı köylüler tarafından öldürülüyor; tüm Çingeneler de mahallelerinin yakılıp yıkılmasıyla ödüyorlar hesap sormaya çalışmanın bedelini.

Stéphane’ın Romen yollarında, Nora Luca’nın peşindeki serüveni kendisinin bile ummadığı noktalara taşıyor kendisini. Bilirsiniz, aşkın başınıza ne zaman, nasıl ve nerede geleceği hiç belli olmaz. Stéphane bir sesin peşinde hayatının sesini bulurken oluşturduğu tüm kayıtları kendi belleğinde saklamaya karar vermesi ise filmin en hüzünlü, en vurucu sahneleriydi diyebilirim. Çingeneleri umursamayanlar müziklerini duymaya da layık değiller der gibiydi Stéphane kayıt yaptığı kasetleri kırarken !Gadjo Dilo
Filmdeki en inanılmaz, müthiş sahnelerden birinde Tutti Frutti şarkısı çalıyor. Izidor yakın arkadaşı olan bir müzisyenin öldüğünü öğrendiğinde, arkadaşının oğlu ağlayarak sarılıyor Izidor'a… Perişan haldeki Izidor arkadaşının mezarına içki serperek O'nun oğlunun çaldığı Tutti Frutti şarkısı eşliğinde kah dansediyor kah ağlıyor (-Bu Tutti Furitti meşhur 1950'lerden kalan Little Richard'ın "Rock'n'Roll" Tutti Frutti şarkısı değil, daha başkası -). Hüzünlü ama en samimi sahnelerden birisiydi bu sahne…Tutti Frutti