Nobody: "Did you kill the white man who killed you?"
William Blake: "I'm not dead. Am I ?"
Jim Jarmusch'un 1995 yapımı Dead Man filmi, 1800'lerin sonlarında geçer. Şiirsel bir yapıt bence. Yer yer ince bir kara gülmece havası sezilse bile, aslında tür olarak "dram" sıfatıyla nitelendirmek daha akılcı bu filmi! Ana karakterimiz ünlü İngiliz ressam, filozof ve şair William Blake ile aynı adı taşımakta. Ebeveynleri ölünce, cenaze işlemlerinden sonra cebinde kalan son parasıyla daha önce mektupla iş başvurusunda bulunduğu ve başvurusunun kabul edildiği ücra bir yerdeki madencilik şirketine doğru, muhasebeci olarak çalışmak üzere tren ile yola çıkar Cleveland'dan W.Blake... Yolculuk sırasında Vahşi Batı'dan izler görürüz. Leş gibi ve her tarafta görülebilen hayvan kemikleriyle dolu kasabaya ulaşır; şirketin "çatlak" patronunca işe alınmaz ve morali bozulunca son meteliğiyle bir barda içki içer. Bu esnada, kağıttan yaptığı çiçekleri satmaya çalışan bir kızın tacize uğradığını görür ve kıza yardım eder. Kızın evine giderler ve akabinde kızın eski nişanlısı onları basarak kızı öldürür, W.Blake'i yaralar; W.Blake de kızın eski nişanlısını, kızın silahı ile vurarak öldürür. Adamın benekli atı ve kızın silahıyla, yaralı olarak kasaba dışına kaçar. Sonrasında tuhaf bir Kızılderili onu bulur; kısmen tedavi eder vb.! Kızılderili'nin adı 'Nobody' yani Hiçkimse'dir! "Eski nişanlı" ise aslında madencilik şirketinin patronunun oğludur ve benekli atsa en sevdiği atıdır patronun. Adamın ofisindeki doldurulmuş ve ayağa dikilmiş pozisyondaki mağara ayısı ile kendi portresi dikkat çekici! Patron, birbirinden cani ve "tuhaf" üç katili W.Blake'i bulmaları için kiralar. Olaylar gelişir...
Bu kadar "spoiler" yeter. Gerisini merak edenler için filmi izlemelerini öneririm. Filmin müzikleri (müziği / değişen tınılarla bir tek müzik) Neil Young'ın. Sinir bozucu bir müzik. Ruhu okşadığı yok. Yer yer gerilim yaratmakta. Filme uygun olmuş ancak. Zira N.Young, müziğini filmi kare kare izleyerek oluşturmuş/bestelemiş. Film ile birlikte kabullenilebilir bir müzik; tek başına dinlenirse bir anlam ifade edeceğinden kuşkuluyum.
"You're a dead man William Blake!" vurucu bir tümce filmden; çokça mevcut böylesi vurucu tümceler. Bir yolculuk, kabullenme ve iç yolculuk öyküsü filmi! Siyah-beyaz çekilmesi şiirselliğini artırmış ve yer yer ışık parlamaları ve eskitilmiş izlenimi veren fakat rahatsız edici olmayan, o dönem ve mekanda sizi "bulundurup" fazla da yabancılaştırmayan bir yapıt Dead Man. Sizi oralarda ve o zamanda "bulunduruyor" fakat her nasılsa bunu yaparken zaman duygusundan arıtılmış, adeta "geniş zaman" kipi üzerinde akıyor film. "Psychedelic" formlar algılanabilmekte... İlgisiz olabilir ama Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Huzur" romanındaki "melâl" duyumsanabiliyor bu filmde! Neye hüzünlendiğimizi anlamakta veya tanımlamakta bazen güçlük çekebiliyoruz. Vahşi Batı'da geçtiği için bir "Western" filmi sanılmamalı. Elbette klasik Western ile ilintili sayılan bir çok sahne bulunabilir filmde. Oysa bağımsız yönetmen J.Jarmusch'un özgün anlatımıyla film, Western'den ziyade, kara mizahı (kara gülmece demeyi yeğlerim) da içinde barındıran psikolojik ve sorgulayıcı bir yolculuk draması kanımca. "Yaşam" ve "Ölüm" kavramlarını sorgulayıcı... Johnny Depp, Iggy Pop hatta Robert Mitchum hayranları da bu filmi izlemeli.
Ayrıca baknız: Yeniden "Dead Man"