So Yong Kim’in 2008 yapımı Treeless Mountain / 수목 마운틴 / Ağaçsız Dağ filmi yeni yılda ilk izlediğim film oldu. Yönetmenin hem yazıp hem de yönettiği film bir bakıma kendi çocukluğundan izler taşıyormuş. (So Yong Kim’in anne ve babası ayrılınca daha iyi bir hayat kurabilmek için Amerika’ya göç eden annesi kendisini büyükanne ve büyükbabasının pirinç çiftliğinde bırakmış. Annesi kendisini yanına aldırıncaya dek büyükanne ve büyükbabasının yanında yaşayan yönetmen 12 yaşındaymış.) Yönetmen çocukluğundan izler taşıyan filminde anneleri tarafından terk edilen Güney Koreli iki kızkardeş olan 6 yaşındaki Jin ve 4 yaşındaki Bin ile tanıştırıyor izleyiciyi. Seul’da küçük bir apartman dairesinde anneleriyle birlikte yaşayan iki küçük kızkardeş mükemmel oynamışlar rollerini. Bakamadığı için kendilerini terk eden anneleri önce kızlarını Seul’un yakınındaki kenar mahallede yaşayan alkolik halalarının evine götürüyor.Anne, plastikten domuz şeklindeki kumbarayı kızlarına bırakırken “bu kumbarayı doldurduğunuzda dönmüş olacağım” diyor. Kızlar bir yandan kumabarayı doldurabilmek için para kazanmaya çalışırken, halanın evine yakın tümseğin üzerinde annelerinin yolunu gözlüyorlar.Kumbara dolmasına doluyor en sonunda ama anneleri ortalarda görünmüyor. Çocukların sorumluluklarını daha fazla taşıyamayan sorumsuz hala, iki kızkardeşi köydeki büyükanne ve büyükbabalarının çiftliğine götürüp bırakıyor annelerinden gelen bir mektubun ardından.
Terkedilmek öyle kolay kolay özümsenecek bir durum değil! Üstelik terkeden anneniz olunca altından kalkması hayli ağır bir durum ortaya çıkıyor. Dokunaklı bir film Treeless Mountain / 수목 마운틴 / Ağaçsız Dağ. 6 yaşındaki Jin’in gözünden izlediğimiz filmde, yönetmen çocukların hayatlarındaki dönüm noktalarını, kendi küçük evlerinden başka başka akraba evlerine savrulmalarını gökyüzünün renkten renge girmesiyle de anlatmaya çalışmış. (Bu arada küçük bir not düşeyim hemen, yönetmenin 2007 doğumlu kızının ismi “Sky” yani Gökyüzü) İki kızkardeşin büyükanne ve büyükbabalarının köydeki evlerine gidene dek çoğunlukla bulutlu, karanlık olan gökyüzü sonlara doğru nihayet aydınlanıyor filmde. Jin ve Bin’in birlikte söyledikleri şarkıyla son kareler akarken hayatın acımasızlığıyla çok erken yüzleşen kızkardeşlerin öyle ya da böyle herşeyin üstesinden gelebileceklerini algılıyorum. 6 yaşındaki Jin hayli olgunlaşmış olarak noktalıyor filmi öyle ki hazmedemediği terkedilmişliğin üstesinden bir bakıma büyükannesinde bulduğu sevgiyle ve küçük kızkardeşine yoğunlaştırdığı kendi sevgisiyle geliyor.