14 Ocak 2013 Pazartesi

Gánh Xiếc Rong

Vietnamlı kadın yönetmen Việt Linh’in sinemasıyla, Güneydoğu Asya filmlerine merak sardığımızdan beri tesadüfen tanıştım ancak iyi ki tanışmışım diyerek diğer filmlerinin peşine düştüğümü hemen belirteyim. Moskova Film Okulu’ndan 1985 yılında mezun olan Việt Linh, o tarihten beri Vietnam'ın Ho Şi Min kentinde, devlete ait olan Giai Phong Film Stüdyoları’nda birbirinden ilginç filmlere imza atmış ve izlediğimiz 1988 yapımı, gerçekçi filmi Gánh Xiếc Rong / The Travelling Circus / Gezici Sirk Topluluğu, Vietnam Sineması’nın klasiklerinden biri sayılıyormuş.
Viet Linh, Gánh Xiếc Rong, filminde, Hanoi’den gelen gezici bir sirk topluluğunun, yiyecek bir lokma ekmeklerini ancak çok uzaklardaki tarlalara gidip çalışarak elde edebilen, hayli fakir bir köyde kamp kurup, köylüleri sonuna kadar sömürmelerini küçük bir köylü çocuğun gözünden anlatmış.
Aç gözlü sirk sahibi, köylülere dağlara gidip altın parçaları bulurlarsa gösteriyi izleyebileceklerini söyledikçe, sirk üyelerinin ilüzyon gösterilerine kanan köylüler tarlalarda çalışmayı bırakıyorlar ve sabahtan akşama dek altın bulmak için dağlara çıkıyorlar.Sirk sahibinin göz aldatmasıyla bir parça pirinçten bir kazan pirinç yaratılıyormuş gibi göstermesi ve aç köylülere pirinci dağıttırması, küçük köylü çocuğun bu aldatıcı ilüzyona kendisini inandırmasını ve mucize sanmasına yol açıyor. Filmi izlerken küçük çocuğun naifliği kalbinizi derinden yaralıyor. Kendi halkına gözünü altın bürümüş bir Vietnamlı’nın neler yapabileceğini izleyince, sömürgeci ülkeler ne yapmaz diye düşünmeden edemiyorsunuz. (Vietnam Savaşı'nın acımasız izleri halen belleklerde...)
Việt Linh, Vietnam’da sansürlenmiş olmasına şaşırmadığım Gánh Xiếc Rong filmiyle yurtdışında da çok fazla bir seyirciye ulaşamamış ama pek çok uluslararası festivalden ödüllerle dönmüş. Dünya'nın başka başka yerlerinde yaşayanların sorunlarına ne kadar duyarlıyızın yanıtlarını sorgulatan bir film Gánh Xiếc Rong ve merkezi otorite olan köy şefinin dediği gibi “Eğer yiyecek bir lokma yemek istiyorsanız elleriniz çalışmalı. Güneşi ve yağmuru teniniz hissetmeli. Mucize falan yok, boşa vakit harcamamalı.”
Son sözüm bu filmi çok beğenen, hakkını veren kızıma: Mucizeler yok gerçekten, bize sunulan hayatımız tek gerçek mucize!