1 Ağustos 2014 Cuma

The Zero Theorem

Sevdiğim yönetmenlerden Terry Gilliam’ın distopya üçlemesi olan 1985 yapımı Brazil, 1995 yapımı Twelve Monkeys / Oniki Maymun ve son olarak 2013 yapımı The Zero Theorem / Sıfır Teorisi filmlerinin yapım yıllarının, kendi hayatımla ilgili önemli dönüm noktalarına denk geldiğinin ayırdına vardım aniden. Olmadık imgeler olmadık imgelere yol açar, tesadüfler hayatımızın akışını değiştiren olgulardır ve mutluluk anlıktır gibi bir dolu cümle geçip gitti aklımdan dün akşam izlerken; hak ettiği kadar ilgiyi bulamamış, az anlaşılır The Zero Theorem / Sıfır Teorisi'ni. Brazil üniversiteye başladığım yıla, Twelve Monkeys / Oniki Maymun kızımın doğduğu yıla ve The Zero Theorem / Sıfır Teorisi sevgili ağabeyimi sonsuzluğa uğurladığımız yıla denk geliyor… Bir başlangıç, bir doğum ve bir ölüm… Nafile hayatların özeti gibi !

Brazil’de, o tarihte Dünya'dan ne anlıyorsam onun resmini çizmeye çalışmıştım. The Zero Theorem / Sıfır Teorisi ’nde de, şu anda Dünya'dan ne anlıyorsam onu resmetmeye çalıştım.” demiş Terry Gilliam… İnsanlarla iletişim kurmaktan çekinen, varoluşuna tahammül edemeyen ve bu yüzden sürekli acı çeken, “ben neden varım” dan başlayarak hayatın anlamını çözmeye çalışan ayrıksı bir bilgisayar dahisi var The Zero Theorem / Sıfır Teorisi’de. Qohen Leth’in öyküsü aslında biraz da her sabah neden bugünü yaşıyorum diyen, kapitalist sistemin çarklarında kaybolan insanların da öyküsü. Mancom adında herşeyin kontrol altında tutulduğu bir şirkette çalışan Qohen Leth, her şeyin, aslında hiç bir şeye eşit olduğunun ispatlanmaya çalışıldığı projeye karışınca, varlıkla hiçlik arasında gidip gelmeler de başlar. 0'ın, %100'e veya 1'e eşitlenmesine çalışılmakta ve bu eşitliğin, evrenin oluş-yok oluş sürecine ışık tutacağı düşünülmektedir..

Terry Gilliam’ın 1998 yapımı Fear and Loathing in Las Vegas / Las Vegas’ta Korku ve Nefret filminden öykünerek The Zero Theorem / Sıfır Teorisi için “Matrix’te Korku ve Nefret” yakıştırması da yapılabilir rahatlıkla… Las Vegas’ta Korku ve Nefret’te uyuşturucuların ‘psychedelic’ etkileri altındaki karakterlerden, Sıfır Teorisi’nde sanal gerçekliğin ‘psychedelic’ etkilerine geçiyoruz. Herşeyin denetim altında olduğu bir Dünya’ya ne kadar dayanabilirsiniz? Dayanabilir misiniz sahiden? Mancom'da, adeta Big Brother göndermesi yapıldığı dikkat çekiyor. Sanal gerçeklikler, sanal boğuntulara dönüşmeden kendinizi kurtarabilir misiniz? Dünyamız giderek çarpıklaşıyor, çürüyor ve filmin tema müziğine dönüşmüş muhteşem “Creep” şarkısının vurucu sözleri Sıfır Teorisi kapanırken düşündürtüyor: “What the hell am I doing here? I don't belong here. // Ne bok yemeye buradayım? Ben buraya ait değilim.”