16 Şubat 2009 Pazartesi
“Televizyon ekranı zihin gözümüzün retinası haline gelmiştir” der psikolog...
Sinema dünyasının birbirinden ilginç filmleri ile hep gündemde olan üç David'i var;
David Cronenberg
David Lynch
David Fincher
Lynch'in neredeyse tüm, Cronenberg ve Fincher'in ise bazı filmleri arşivimizde mevcut. Cumartesi akşamı henüz kızımızın izlememiş olduğu David Cronenberg'in 1983 yapımı Videodrome filmini izledik. Bu filmi ilk izlediğimde televizyon kanallarında "rating" arttırabilmek için daha neler yapılabileceğinin 1983 yılında bu denli acımasız bir yolla gözümüze sokuluşundan çok etkilenmiştim. Kızım çok hoşlanmadı bu filmden. Belki henüz tam olarak soyutlama yapamadığından olsa gerek yerine oturtamıyor pek çok şeyi. Ama öğreniyor yavaş yavaş.
Seyrederken rahatsız olduğunuz bir şeyi seyretmeye devam eder misiniz? Herşeyin başı merak sonuçta ve doğrusu Videodrome filmini rahatsız olduğunuz halde izlemeye devam ediyorsunuz.
Videodrome ile "rating" arttırabilmek için yeni program arayışında olan bir televizyon (TV) kanalı yöneticisi Max Renn (oldukça başarılı James Wood bu rolde) vasıtası ile tanışıyoruz. Cinsel sapkınlıkların şifreli uydu TV aracılığıyla yayınlandığı bir kanala tesadüfen (?) rast gelen Max elbette reytingleri arttırmak için nereden geldiği belli olmayan bu korsan frekansın peşine düşer. Söz konusu Videodrome isimli yayın işkence, cinayet, yaralama, sado-mazoşizm ve cinsellik içerikli ve salt TV yayınınından öte bir sarmaldır, "snuff" tarzı yayınların olduğu bir sarmal.Videodrome'nun yaratıcılarının amacı televizyon yayınlarını kullanarak izleyicilerinin beyinlerini ele geçirip, onları kontrol altına alan bir çeşit deneyin kobayları olarak kullanmaktır. Videodrome kurbanlarının düşünce güçlerini ellerinden alarak onları mekanik ve kontrol edilmesi mümkün robotlar haline dönüştürmektedir. Herşeyin başı merak demiştim ya, Max de Videodrome'un tuzağına düşerek sanrılar görmeye başlar ve gerçek mi hayal mi olduğunu anlamakta zorlandığımız bir dolu karmaşık olayın içine düşer. Videodrome'un oyuncağı haline gelen Max'deki dönüşüm başlar. O artık yeni ettir (bedendir) yani New Flesh! Gerçeküstü görüntüler eşliğinde bu dönüşümü izlerken Cronenberg'in tarzına, özgünlüğüne hayran kalmamak elde değil. Max'in karnında oluşan yarık, o yarığa silah saklaması ve yine o yarıktan çıkardığı silahın altıncı parmağa dönüşmesi hoş gerçeküstü sahneler.
Teknolojik aletler ile bütünleşmeyin sakın... Ekranlar (TV ya da bilgisayar) sizi yönetmesin :-) Kendinizi köleleştirmeyin !
İzdüşüm(ler)
GERÇEKÜSTÜCÜLÜK,
SİNEMA