2 Şubat 2009 Pazartesi

"Konuşuyor işte!"

En sonunda, başucu kitaplarımdan biri olarak yaklaşık on yıldır defalarca başlanıp bir türlü sonlandırılamayan Alev Alatlı'nın ilk basımı Kasım 1999'da yapılmış Schrödinger'in Kedisi 1.Kitap [Kabus] isimli 'anti-ütopik' ürpertici kitabını bitirdim. Dersaadet'te başladığım [Kabus]'un son sayfalarını Venedik Nalı'nda noktaladım.

"Parmağıma değil, işaret ettiğine bakın!" diyen Alev Alatlı 2020'li yıllardan geriye eski Türkiye'yi (yakın zamanımızın Türkiye'si) büyüteç altına alıyor.

Kitapta anlatılan 'Eski Türkiye' aslında günümüz Türkiye'si, yakın tarihli Türkiye. Romanın ana kahramanı İmre Kadızade'nin yeğeni Devrim Kuran'ın intiharına yardımcı olmakla suçlanarak Koalisyon Mahkemesi tarafından yargılanması boyunca 70, 80 ve 90'lı yılların Türkiye'sini izleriz kitapta. 'Eski Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan yola çıkarak savunmasını hazırlayan İmre Kadızade ülkenin içinden geçtiği gerçeklerle bir kez daha yüzleşir. Dolayısıyla biz de yüzleşiriz, ayırdına varırız bize sunulanların, gösterilenlerin, yetinmemiz için verilenlerin.

"Parmağıma değil, işaret ettiğime bakın!" diyen Alev Alatlı eski Türklerin (bizlerin) afaziye yakalanmış olduğunun altını çiziyor. "Afazi" yani bellek kaybı, büyük bir silinmişlik... Eski Türkler sözcükleri anlamazlar, anlamadıkları için anlam ilişkisi kuramazlar ve de suskun kalırlar. Konuşanları da "konuşuyor işte!" diyerek geçiştirirler. Birbirlerinin ne dediğini anlamayan insan topluluklarına döner eski Türkiye. Durum vahimdir.

Alev Alatlı; "toplumsal afazi ya da celbedilmiş afazinin tıp dünyasına, özellikle de nöropsikologlara önerdiği bir kavram olduğunu" belirtiyor bir röportajında: Afazi, aphasie, eski adıyla heceli kelam melekesi tıpta kanama, zedelenme gibi travmalar nedeniyle beyindeki kortikal lisan alanlarının boşalması sonucunda insanın konuşamıyor, konuşulanı anlamıyor olması durumu. Afazik hastada, konuşma çıkışı hemen hiç yoktur ya da minimal düzeydedir. Duyduğunu, okuduğunu anlama, minimal düzeydedir. Tekrarlama, isimlendirme minimal düzeydedir. Afazi, büyük bir konfüzyonel boşluğu, karmaşayı ifade eder. Çevreden gelen sesli ve yazılı uyaranların kişide hiç bir izlenim uyandırmadığı bir boşluktur, silinmişliktir. Büyük bir şaşkınlık ve amnezidir, bellek kaybıdır." Alatlı'ya göre, "afazi hastası bu karmaşa ve bellek kaybı içinde hiç bir şey yakalayamadığı, her şey uçar gibi cereyan ettiği için hasarın boyutu hakkında bir düşünce de oluşturamaz. Ayrıca duygusal açıdan da kararsızdır." Alev Alatlı Türkiye toplumunun çok büyük bir bölümünün bu durumda olduğunun altını çiziyor. Alatlı'ya göre; "Hepimiz birden beyin travması geçirmedik ama bizim kortikal lisan alanlarımız boşaldı. Bu nedenledir ki, ortak dilimizi kaybettik. Bunun böyle devam etmesinin sonucu, ülkenin ayrışmasıdır."

Schrödinger'in Kedisi 1.Kitap [Kabus]'u 2. Kitap [Rüya] izliyor. Şimdi başucu kitabım [Rüya] olacak. [Rüya] da bitince Alev Alatlı'ya tekrar değineceğim.

Yeri gelmişken, acaba ben de afazik miyim??? Neyim, kimim???