Bugün, 556. yıldönümünü kutladığımız Fethin ertesi günü!
Konuyu matematikseverlere bırakıyorum. :-)
Sinema ve kültür-sanat ağırlıklı, hayata dair kişisel izler.
"Dearest father,
I had always believed that it is better to know the truth than to live in ignorance. Now I shall find out if I was right. I can no longer deny that I am part of the world around me, nor can I deny, despite our differences, that I remain your son. And so I hope only that these late, perhaps insignificant, realizations might reassure us both a little and make our living and our dying easier. "
"Sevgili Baba,
Her zaman bilgisizlik içinde yaşamaktansa gerçeği bilmenin daha iyi olacağına inandım. Artık haklı olup olmadığımı anlayacağım. Daha önce böyle düşünmesem de, ben de dünyanın bir parçasıymışım. Aramızdaki farklara rağmen daha fazla inkar edemem; senin oğlun olarak kalacağım. Ve umuyorum ki fark ettiğim bu geç belki de anlamsız gerçekler aramızı biraz olsun yatıştırır. Yaşamımızı ve ölümümüzü kolaylaştırır."
Kafka / Brief an Oskar Pollak, 27 Januar 1904
"Ich glaube, man sollte überhaupt nur solche Bücher lesen, die einen beißen und stechen. Wenn das Buch, das wir lesen, uns nicht mit einem Faustschlag auf den Schädel weckt, wozu lesen wir dann das Buch? Damit es uns glücklich macht, wie Du schreibst? Mein Gott, glücklich wären wir eben auch, wenn wir keine Bücher hätten, und solche Bücher, die uns glücklich machen, könnten wir zur Not selber schreiben. Wir brauchen aber die Bücher, die auf uns wirken wie ein Unglück, das uns sehr schmerzt, wie der Tod eines, den wir lieber hatten als uns, wie wenn wir in Wälder verstoßen würden, von allen Menschen weg, wie ein Selbstmord, ein Buch muß die Axt sein für das gefrorene Meer in uns. Das glaube ich."
Kafka / Letter to Oskar Pollak, 27 January 1904
"I think we ought to read only the kind of books that wound and stab us. If the book we are reading doesn't wake us up with a blow on the head, what are we reading it for? ...We need the books that affect us like a disaster, that grieve us deeply, like the death of someone we loved more than ourselves, like being banished into forests far from everyone, like a suicide. A book must be the axe for the frozen sea inside us.
Kafka /Oskar Pollak'a Mektup, 27 Ocak 1904
"Bizi ısıran ve bizi zehirleyen kitapları okumalıyız. Okuduğumuz kitap kafamıza balyoz indirilmiş gibi bizi uyandırmıyor ise, neden okuma zahmetine girelim ki? Senin dediğin gibi, bizi mutlu kılsın diye mi? Aman Tanrım, hiç kitap olmasaydı da o denli mutlu olurduk. Kendimizi azıcık sıkarsak bizi mutlu edecek kitapları biz de yazabiliriz. Bize gerekli olan, en acı verecek talihsizlik gibi bize vuran kitaplar. Kendimizden çok sevdiğimiz birinin ölümü gibi vuran, insanlardan uzaklara, ormanlara sürgün edilmişiz duygusu veren, intihar gibi kitaplar. Kitap, içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı. Ben buna inanıyorum." *
While My Guitar Gently Weeps / Gitarım Usulca Ağlarken
I look at you all see the love there that's sleeping /
Sizlere bakıyorum da oralarda bir yerde aşkı uykuda görüyorum
While my guitar gently weeps / Gitarım usulca ağlarken
I look at the floor and I see it needs sweeping
Yere bakıyorum ve görüyorum ki süpürülmesi gerek
Still my guitar gently weeps / Gitarım hâlâ usulca ağlarken
I don't know why nobody told you how to unfold your love /
Bilmiyorum neden kimse söylememiş sana aşkını nasıl göstereceğini
I don't know how someone controlled you /
Bilmiyorum nasıl olmuş da biri seni kontrol etmiş
They bought and sold you / Seni almışlar ve satmışlar
I look at the world and I notice it's turning /
Dünyaya bakıyorum ve farkındayım dönüyor
While my guitar gently weeps / Gitarım usulca ağlarken
With every mistake we must surely be learning /
Her hatamız ile öğreniyor olmalıyız aslında
Still my guitar gently weeps / Gitarım hâlâ usulca ağlarken
I don't know how you were diverted /
Bilmiyorum nasıl olmuş da oyalamışlar seni
You were perverted too / Yoldan da çıkarmışlar
I don't know how you were inverted /
Bilmiyorum nasıl olmuş da ters çevirmişler
No one alerted you / Hiç kimse de uyarmamış seni
I look at you all see the love there that's sleeping /
Sizlere bakıyorum da oralarda bir yerde uykuda aşkı görüyorum
While my guitar gently weeps / Gitarım usulca ağlarken
Look at you all / Bir bakın kendinize
Still my guitar gently weeps / Gitarım hâlâ usulca ağlarken
George Harrison / 1968
Albay Grau: Burada üç generalin adı yazıyor.Haklarında her şeyi bilmek istiyorum.
Fransız müfettiş: Her şey biraz fazla olabilir. Tam olarak ne arıyorsunuz?
Albay Grau: İçlerinden biri...bir katil.
Fransız müfettiş: Sadece biri mi? Cinayet generallerin mesleğidir.
Albay Grau: Büyük ölçekte takdir hak eden bir şey küçük ölçekte canice olur diyelim. Toplu katliamcılara madalya vermek zorunda olduğumuz için küçük girişimciyi adalet önüne çıkarmaya çalışalım !
"Véronique: Tuhaf bir duygu içerisindeyim. Yalnız olmadığımı hissediyorum.Bence bu diyalogta babasının söylemek istediği kendisinin olduğu ve Véronique'in yalnız olmadığı, Véronique'in hissettiği ise çifti olan Weronika'nın varlığı ve O'nun ölümüyle içsel bir yolculuğa doğru yola çıktığı.
Baba: Yalnız olmadığını mı, nasıl?
Véronique: Bu dünyada yalnız olmadığımı.
Baba: Yalnız değilsin.
Véronique: Bilmiyorum."