25 Mayıs 2009 Pazartesi

"Gazanfer Bilge Otobüsünü Göreceksin!"

Orhan Veli Kanık'ın en içime işlemiş şiirlerinden biri Professione: Reporter / The Passenger / Yolcu filminde "Gazanfer Bilge" otobüsünü gördüğüm karede usuma düşüyor:
" Gemliğe doğru
denizi göreceksin;
sakın şaşırma. "

GAZANFER BiLGE'Yi GÖR, BİLGE OL..!
Bu şiirden öykünerek:
" Professione: Reporter filminde Barcelona'da,
birdenbire Gazanfer Bilge otobüsünü göreceksin;
sakın şaşırma! "
diye mırıldandım kendi kendime... Hakikaten 1975 senesinin bu nispeten akış olarak daha anlaşılır ama içerik olarak yine anlaşılmaz Michelangelo Antonioni filminde, birdenbire "Gazanfer Bilge" otobüsünü görmek şaşırtıyor bir Türk izleyicisi olarak beni.
ÇöldeProfessione: Reporter filmi ana karakterin yeni bir kimlik bulma/kaçış öyküsü aslında. Ana karakter David Locke (Jack Nicholson canlandırıyor) bir gazeteci. Gerillalarla röportaj yapmak üzere Afrika çöllerinde gördüğümüz ana karakterimiz çölde cipi bozulunca oteline yürüyerek dönmek zorunda kalıyor ve otelde tanışmış olduğu Robertson isimli kişiyi odasında ölü olarak buluyor. Bir yandan Robertson'la olan konuşmalarını anımsarken diğer yandan da pasaportundaki fotoğrafı çıkararak Robertson'ın fotoğrafı ile değiştiriyor.Başkası olmak istiyorum!David Locke bir anda tüm geçmişinden kurtuluyor böylelikle. David Locke olarak ölüdür artık ve yaşamın kalanına Robertson olarak devam edecektir.David Locke'un ölüm haberiDavid Locke büründüğü yeni kimlikle ve Robertson'ın eşyaları arasından seçmiş olduklarıyla yeni hayatına başlıyor. Aldığı eşyalardan biri Robertson'ın randevu defteri. (Şimdi burada gayet düz bir mantıkla hemen teşhis koyabiliriz; Afrika çöllerinde farklı renkte biri olarak gazeteci değilseniz ya silah ya da elmas tüccarısınızdır. Robertson ilki yani gerillalara silah satıyor.)Randevu defteriDavid Locke ya da yeni kimliğiyle Robertson randevu defterinin doğrultusunda önce Münih'e gidiyor ve fırsattan yararlanarak eski kimliğini öldürüp yerine geçtiği kişinin silah tüccarı olduğunu anlıyor. Robertson'ın "hak" etmiş olduğu parayı adamlardan alarak bir sonraki randevu yeri olan Barcelona'ya doğru yola koyuluyor.
Bu arada David Locke'un karısı ise kocasını son kez gören Robertson ile görüşüp konuşma niyetinde O'nu bulabileceği her kaynaktan araştırmaktadır. David Locke Barcelona'da ismi filmde hiç geçmeyen genç bir kızla (Maria Schneider) tanışıyor. Mimarlık öğrencisi olduğunu öğrendiğimiz genç kız David Locke'a karısının gönderdiği adamdan kaçabilmesi için yardım ediyor ve arabada giderlerken kız "neden kaçıyorsun?" diye sorduğunda sadece "arkana bak" diyor David... Kaçtığı geride kalan hayatıdır David'in, geride kalan herşeydir. Fırsatını bulmuş ve yaşıyorken kimliğini ölü biriyle değiştirerek bunu başarmıştır. Artık ne isterse o olabilecektir, nereye isterse gidebilecektir. Sorumlulukları yok olmuştur.David Locke/Robertson ve genç kızKafası karışık David Locke başka bir kimlikle sonu belirsiz bir yolculuktadır. Peşinde karısı ile Robertson'ın temasta olduğu adamlarla gerilimli bir kaçışa dönüşür bu yolculuk.Neler olup bitiyor?Filmin sonunda sabrınızı son noktaya kadar test eder Antonioni. Yaklaşık 10 dakika süren bu son sahnede otelin avlusunda neler olup bittiğini penceredeki demir parmaklık arkasından izleriz. Kimliğini değiştiren David Locke'un yolculuğunun "hiçbiryerde" sona ermesi adlandıramadığım duygular eşliğinde iz bırakır belleğimde, Michelangelo Antonioni'nin filmlerini neden sevdiğim pekişir bir kez daha!