20 Ağustos 2009 Perşembe

Sinema Bir Şenliktir

SunflowerFilm arşivi oluşturmaya başladığımızdan beri, sinema salonlarına az gider olduk. Elbette sinema salonlarının keyfi değişilmez ama evde dilediğimiz zaman durdurup izleme, üzerinde anında tartışma, konuşma lüksüyle film izlemek de bir başka. Dün akşam Fransız "Yeni Dalga" yönetmenlerinden Claude Chabrol'un 1999 yapımı Au coeur du mensonge / The Color of Lies / filmini izlemeye karar verdiğimizde, biraz da televizyondaki Okan Bayülgen'in sunduğu "Senin Hikayen" programında izlediğimiz Metin Akpınar'ın etkisiyle olsa gerek, eski sinema salonlarından söz açıldı. Nişantaşı'ndaki Konak Sineması ve Harbiye'deki As Sineması yok artık; maalesef Elmadağ'daki Şan Tiyatrosu da... Konak ve As sinemalarında izlemiş olduğum iki film (nedense izlemiş olduğum başka filmler değil, salt bu iki film) aklımın bir köşesine yerleşmişler sımsıkı. Filmlerden Konak Sineması'nda izlemiş olduğum Vittorio De Sica'nın 1970 yapımı I girasoli / Sunflower isimli filmi. Güneş Çiçekleri diye oynatılmış film ülkemizde. As Sineması'nda izlemiş olduğum filmse, başrolünde Yul Brynner'ın oynadığı, Henri Verneuil'in 1973 yapımı Le Serpent/ Nightflight from Moscow / Yılan isimli filmi. Filmlerle ilgili çok ayrıntı kalmamış aklımda... Ancak Konak ve As Sinemaları'nı anımsatmaları bile yeterli benim için. Sevgili(m) kocam da özellikle doğma büyüme Nişantaşı Dükalığı vatandaşı olduğu için, en çok Konak Sineması'na gitmiş gençliğinde. Daha sonraysa As ve Kent ile Site sinemalarına... Bir de çok daha küçükken şimdiki "Mıstık Parkı" yerinde bir açık hava sineması varmış... İlkyaz başları ve sonbahar öncesi birkaç kez ailesi ile gittiğini / götürüldüğünü anımsıyormuş sevgili(m) kocam. Benim anımsadığım yazlık sinema ise Kadıköy'deydi sanırım. Çocuktum, yaz tatilinde İstanbul'a gelmiştik ve açık hava sinemasına dayım götürmüştü bizi. İzlediğimiz film Fatma Girik ve Tugay Toksöz'ün başrolleri paylaştığı Orhan Elmas'ın 1969 yapımı Boş Beşik filmiydi. Her zaman yinelediğim gibi; "olmadık imgeler, olmadık imgelere çağrışım yapabiliyor!"

Netice-i kelam, nostalji işte budur!