Güz (sonbahar) benim için Ekim ayında başlar. Eylül ayına bir türlü Güz diyemem, geçiş ayıdır Eylül. Ingmar Bergman'ın 1978 yapımı Höstsonaten / Autumn Sonata / Güz Sonatı filmini aslında izleyeli çok oldu ama günceme taşımak için özellikle Ekim ayını, Güzü bekledim.
İsveçli sinema ve tiyatro oyuncusu Ingrid Bergman 1978 yılında ülkesine döndüğünde sadece soyadlarının aynı olmasından başka bir ilgileri olmayan Ingmar Bergman ile ilk kez film çekme şansını da gerçekleştirmiş. Güz Sonatı oyuncunun aynı zamanda son sinema filmi olma özelliğini de taşıyor.
Filmde hayli ışıltılı ama bencil bir hayat geçirmiş ve artık hayatının sonbaharındaki bir konser piyanisti olan Charlotte Andergast'i canlandırıyor Ingrid Bergman. Müzik kariyeri için kocasını ve biri zihinsel engelli iki kızını ihmal etmiş, konserleri için evinden hep uzaklarda olmuş. Charlotte'un büyük kızı Eva (Liv Ullmann) belki bir iyileşme olur diye senelerdir görmediği annesini papaz olan eşi Victor ve zihinsel engelli kızkardeşi Helena ile yaşadığı evlerine davet ediyor. Başlangıçta herşey normalmiş gibi gözükürken, herkes yattıktan sonra başbaşa kalan anne - kız (Charlotte ve Eva) arasındaki hesaplaşma, gerginlik, huzursuzluk, hüzün, ruhsal patlamalar iki oyuncunun olağanüstü performanslarıyla sizi gerçekten sarıp sarmalıyor. Buz gibi hissediyorsunuz her anlamda !