Cemal Şan’ın kalp, ruh ve akıl üçlemesinin son filmi olan 2009 yapımı Ali’nin Sekiz Günü / Ali’s Eight Days üçlemenin akıl halkasını temsil ediyor.Üçlemedeki adlar iyice birbirine karışıyor. İlk filmdeki ana kahramanlar Zeynep ve Ali’nin adları bu filmin ana karakterlerinin de adı. Ama ilk filmde Zeynep Ali’ye aşıktı, bu filmde Ali Zeynep’e aşık. Zeynep’in filminde hayatı monoton olan Zeynep’ti, Ali’nin filminde de Ali. Dilber’in filminde Mehmet adı müşfik bir karaktere verilmişken, Ali’nin filminde Mehmet kadın döven bir tip olarak karşımızda. Tek fark Dilber’de. Dilber adı oldukça nev-i şahsına münhasır olarak salt ikinci filmde karşımıza çıkıyor.
Üçlemede bir diğer fark kahvaltılarda. Zeynep her sabah iki yumurta kırıyor, bir bardak su, ekmek ve tavada iki yumurtadan oluşan kahvaltısını yapıyordu. Dilber’de Mehmet çok hoş bir kahvaltı sofrası bırakıyordu, pide, peynir, domates ve yeni demlenmiş çaydan oluşan. Hayatı Balat’taki evi ve bakkal dükkanı arasında monoton bir şekilde geçen Ali ise dükkana gelir gelmez yarım ekmek arasına kestiği taze kaşar ve 1 şişe koladan oluşan kahvaltısını yapıyordu yeknesak bir şekilde.
Hayatı monoton, kendi monoton Ali çevresindekilere karşı da oldukça ilgisiz. Belalı kiracısı Kemal (Ufuk Bayraktar harikalar yaratmış belalı, küfürbaz, küçük adam Kemal rolünde) kiraları ödemediği gibi borç aldığı paraları da iade etmemekte, bu durum karşısında hiçbir şey yapmamaktadır Ali. Dükkanına gelerek kendisine özür dileyerek dert yanan bir adamın sözlerine tepkisiz kalmaktadır. Sokakta üç serserinin tecavüzüne uğrayan kadına yardım etmeyi bırakın polisi arayıp hiç ses çıkarmadan telefonu da kapatabilmektedir. Bu kadar ilgisiz, duyarsız, ruhsuz bir adam Ali. Ama birden nasıl Zeynep’in filminde Zeynep’in hayatını renklendiren Ali giriyordu filme, Ali’nin filminde de Zeynep Balat’taki mahalleye taşınarak Ali’nin hayatını renklendiriyor. Zeynep’in dükkanından aldığı sigaralarla başlayan küçük muhabbetler, Ali’nin Zeynep’i sürekli takip etmesine neden oluyor ve bir gece Zeynep’in evinde bir erkeğin (Mehmet’tir bu erkek) Zeynep’i dövdüğünü görüyor Ali. Müdahale etmiyor Zeynep’in kapısının dışına taşan bu nahoş olaya Ali, sadece bakakalıyor boş gözlerle ve Zeynep’in kendisini fark edip “ne bakıyorsun lan !” bağırtısıyla kendine geliyor. Ertesi gece kaba davrandığının ayırdında olan Zeynep Ali’nin evine ziyarete geliyor ve oldukça uzun bir sahnede dakikalarca Ali’ye kendisine kötü davranıyor olsa bile sevmekten vazgeçemedği Mehmet’i anlatıyor ve Mehmet’ten kurtulabilmek için bu semte taşındığını. Bir tuhaf aşk öyküsü bu. Sana iyi gelmeyeceğini bilirsin ama yine de seversin. Mantığın bittiği yerde boşuna aşk başlamıyor. :-) Bu kadar “spoiler” yeter diyeceğim ama diğer filmlerden farklı olarak bizi çok süren sürecek sekizinci geceye götürüyor Ali’nin Sekiz Günü / Ali’s Eight Days. Zeynep’e iyiden iyiye tutulan Ali biraz umutlanarak Zeynep’in Mehmet’i hayatından çıkaracağını beklerken o da ne sekizinci gecede Zeynep’in evinden çıkarken görüyor ikisini ! Eski solcu yeni Türkü Bar sahibi Mehmet (!) ve de Mehmet’e delidivane aşık Zeynep’i izliyor Ali.. Onların ardından Türkü Bar’a giriyor. Bar çıkışı Mehmet ve Zeynep’i kavga ederken görünce hayatında belki ilk defa tepki gösteriyor Ali. Zeynep’i, tutulduğu Zeynep’i Mehmet’in dayağından koruyabilmek için ilk kez başkaldırıyor. Kıyasıya mücadeleye girişiyor. Karşı geliyor. Sevdiğini koruyabilmek için herşeyi göze alıyor... ! Sonuç: Sözleri Mehmet Teoman, müziği Vedat Sakman’a ait olan Zuhal Olcay’ın yorumladığı “Yalnızlığım” şarkısı !