29 Eylül 2011 Perşembe

Flickan

İsveç filmlerine ya da aslında rahatlıkla genelleyebilirim tüm İskandinav sinemasına hükmeden bir yalnızlık olgusu var. Kastettiğim etrafınız doluyken bile hep hissedilen, gözlerinizden akan, hep çalan, kulaklarınızda fısıldayıp duran bir yalnızlık ezgisi. Bunu oluşturan sanırım bireylerin yetiştiriliş, yaşayış, anlayış tarzları, ortamları. Bireylerin üzerine adeta ikinci bir ten gibi yapışmış olan yalnızlık, bir ilk film olan Fredrik Edfeldt’in 2009 yapımı Flickan / The Girl / Kız Çocuğu filminde, dokuzbuçuk yaşındaki ana karakterin gözlerinden o kadar belirgin yansıtılmış ki film bittiğinde dahi etkisinden kurtulamadım.Kız ÇocuğuBilerek, bilmeyerek çocukların omuzlarına üstesinden gelemeyecekleri sorumluluklar yüklenilebiliniyor zaman zaman. Filmde ismine hiç değinilmeyen dokuzbuçuk yaşındaki kız çocuğunun ailesi (anne, baba ve ağabey) bir yardım kuruluşu kanalıyla Afrika’ya gitmeye karar veriyor. Başta herşeyi kızlarını da götürecekleri şekilde ayarlıyor aile ama son dakikada yaşı küçük olduğu için kız çocukları kabul edilmeyince doğal olarak yapılması beklenen bu programlarını iptal etmeleriyken hiç de öyle olmuyor. Yarı bohem halayı çağırıp, kız çocuklarını bıraktıkları gibi Afrika’nın yolunu tutuyor yaşı tutan çocukları küçük kızın ağabeyi ile birlikte aile… Kendine ait hoş bir hayal dünyası olan küçük kız, sorumsuz halası, sevgilisiyle tekne seyahatine çıkınca bir başına kalıyor kasabanın dışındaki kocaman evlerinde… Aslında halasının sevgilisine, halasının ağzından mektup yazıp, bu seyahati gizlice ayarlayan kendisi "Flickan"´ın... Sürdürmesi gereken yüzme dersleri,bir erkek arkadaşa karşı ilk farklı hisler, evde tek başına kaldığını öğrenmemesi gereken komşular, meraklı ve acımasız arkadaşlarla geçirilen yeknesak yaz günleri, parasızlık, düzensiz beslenme, hatta "beslenememe", küçük kızın, ailesiyle birlikte yaşarken steril olan hayatını, yavaş yavaş bir keşmekeşe çeviriyor. Afrika’dan ailesi tarafından postalanan bir kartpostaldaki yerliyi görmesinin ardından, artık dayanamayıp yüzünü çamurla sıvaması, içsel patlamalarını ilk kez dışa vurması oluyor küçük kızın.Flickan
FlickanMerakla beklerken bundan sonra ne olacak diye bahçelerine zorunlu iniş yapan balonlu adam filmin sürprizi oluyor. Gökyüzünde uçarken küçük kızın gözlerinde nihayet yalnızlık hissetmiyorsunuz, hissedilen sadece dinginlik belki artık terkedilmişliğini kabulleniş ve içinde kaldığı bu durumla başetme kararı.Flickan
Küçük kız çocuğunun tek başına geçirdiği 1981 yazı bence ilerideki ruhsal hayatını fazlasıyla etkileyecek bir dönüm noktası. Tüm bu durumu çok konuşma kullanmadan, görüntülerle gayet güzel aktarmış Fredrik Edfeldt ve bu sebepten farklı bir film olmuş Flickan / The Girl / Kız Çocuğu . Yönetmenin yeni filmlerinin, merakla peşinde olacağım bundan sonra.